10 Mayıs 2014 - 04:14
İkinci Dünya savaşının sonuçlarından henüz ders alınmadı

Silahlı anlaşmazlıklar, yerel savaşlar, terörist saldırılar ve soykırımlar. Dünya haritasında eskisi gibi çok sayda “sıcak nokta” kalıyor. Her gün askeri çatışmalarda binlerce kişi hayatını kaybediyor. XX yüzyılda en kanlı savaşı yaşamış olan dünya neden bundan henüz ders almamış bulunuyor?

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- İkinci Dünya savaşının sona ermesinden sonra onun ne kadar müthiş olması hakkında tüm halkların bilgi elde ettiklerini sanmak olasıydı. Fakat 69 yıl sonra bugün bile silahlı anlaşmazlıklar dinmiyor. XXI yüzyılda savaş eskisi gibi anlaşmazlıkların başlıca çözüm yolu kalıyor. Tarih Perspektifi Fonunun önde gelen uzmanı Pavel Svyatenkov anlatıyor:

"Bölge savaşlarının mevcut olma faktörü bile, barış sağlamak için efektif uluslararası sistemin olmadığını ifade ediyor. 1945-1991 dönemi Avrupa durumuna bakarsak, asıl bu dönemde Avrupa’da savaş olmadığını göreceğiz. Bunun nedeni ise, herhangi savaşlara yer vermeyen büyük devletlerin sorumluluk bölgesi gibi net bir sistem mevcuttu. Askeri anlaşmazlıkların olasılığı, böyle bir sistem olmadığını sergiliyor."

Aslına bakılırsa, İkinci Dünya savaşından sonra barışın korunmasına BM teşkilatı özen gösterecekti. Fakat XXI yüzyılın başlarında bu teşkilat, fiyatta efektif olmayan bürokrat cihaza sahip global insani örgüte dönüşmüştü. 4 yıl süren Irak savaşı, Filistin-İsrail anlaşmazlığı, Yugoslavya ve Libya’nın bombalanması, Suriye’deki iç savaş, BM teşkilatının askeri anlaşmazlıkları çözmek yeteneğinde olmadığını, yani kuruluşu sırasında yüklendiği fonksiyonları yerine getirmeye yeteneksiz olduğunu tüm dünyaya göstermiş oldu.

İkinci Dünya savaşından sonra kurulan dünya düzeni artık yok. “Tarihsel Hafıza” fonunun müdürü Aleksandr Dükov anlatıyor:

"Siyasi durum değişti. ABD, savaş açmaya hakkı olduğunu sanıyor. Bunun nedeni, dünyada kimsenin bunu önlemek yeteneğinde olmaması. Uluslararası ilişkiler sistemi bozulmuşken İkinci Dünya savaşından ne gibi dersler çıkarılabilecek? BM Güvenlik Konseyinin yasaklarına rağmen, savaşların açılabildiği, başka ülkelerin bombalanabildiği, devlet kuruluşu hakkında başkalarına kendi fikirlerin dayatılabildiği bir ortamda."

Devletlerarasındaki çelişkiler daima olmuş, her halde bundan sonra da olacak. Mesele şu ki, onlar nasıl bir biçimde çözülüyor. Bu somut ülkelerden başka, büyük bir derecede uluslararası ilişkiler sistemine bağlı. Rusya Bilimler Akademisi muhabir üyesi Vilen İvanov anlatıyor:

"Elbette ki anlaşmazlıkların gelişmesi farklı oluyor. Onların sözüm ona “yanan karakter” kazanması hiç te zorunlu değil. Anlaşmazlıkların diplomatik veya ekonomik çatışma niteliğinde olması olasıdır. Her anlaşmazlığın tehditlere gebe olması doğal bir şeydir. İster Kuzey ve Güney Kore devletleri, isterse adalara ilişkin iddialar yüzünden Japonya ve Çin arasındaki çelişkiler olsun. Sözü edilen potansiyel gerginlik ocakları ise ideal bir şekilde yalnız diplomatik yolla çözüme bağlanmalı."

Yani, dünya genelinde şu veya bu derecede aynı “oyun kurallarına uyulduğu takdirde, önde gelen devletlerin cepheleşme ve çift standartlar yolundan yürümedikleri halde, büyük savaş anlaşmazlıklarından kaçınmak olası. Küçüklerini ise çabuk şekilde siyasi çözüm yoluna çevirmek. Aksi halde, gezegen sürekli büyük savaş eşiğinde sallanıyor, küçük anlaşmazlıklar düzenli olarak meydana geliyor ve yıllarca devam ediyor. Bu, gerek İkinci Dünya savaşının, gerekse savaştan sonra geçen 70 yılın başlıca dersidir.

r.sesi

Ekler