10 Haziran 2014 - 09:56
Pakistan’da Şii Müslümanlara yönelik cinayetlerin devam etmesi

Pakistan'ın Taftan sınır kentinde Pakistanlı Şii Müslümanlara yönelik düzenlenen hain saldırıda çok sayıda masum insanın hayatını kaybetmesinin ardından Pakistan Müslümanların vahdeti meclisi, Şii âlimler ve diğer bazı Şii partiler üç gün genel yas ilan etti.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Müslümanlar vahdeti meclisi ve Şii âlimler konseyi liderleri Pakistan'ın Taftan kentinde Şii ziyaretçilere yönelik düzenlenen hain saldırıyı kınadı ve bu saldırının esas failleri ve azmettiricilerinin bulunmasını istedi.

Pakistanlı Şii âlimler, İslamabad yönetimi bir an önce teröristlere karşı gereken tepkiyi vermediği takdirde Şii Müslümanların daha sonraki kararlarını açıklayacakları uyarısında bulundu.

Pazar günü akşam saatlerinde Taftan sınır kentinde Şii ziyaretçilere düzenlenen hain saldırıda 30 kişi hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden ziyaretçilerin arasında kadınların ve çocukların da bulunduğu belirtiliyor. Söz konusu hain terör saldırısının sorumluluğunu ise Ceyşul İslam terör örgütü üstlendi.

Pakistan'da Şii ziyaretçilerin kafileleri Pakistan'la İran arasındaki ortak sınır bölgesinde yer alan Kuveyte yolunda sürekli teröristlerin saldırısına uğruyor. Bu yüzden İslamabad yönetimi şimdiye kadar birçok kez bu yolun güvenliğini temin etme sözü verdi. Bu arada son terör saldırısından sonra Pakistan'ın Belucistan eyaleti yerel yönetimi bundan böyle ziyaretçilerin İran ile sınır bölgesinden havayolu ile İran'a götürüleceklerini açıkladı. Fakat teröristlerin saldırılarının devam etmesi hem federal yönetim ve hem yerel yönetimin şii ziyaretçilerin güvenliğini temin etmekte müsamahakar davrandığını gösteriyor.

Gözlemciler Pakistan'ın güvenlik ve askeri kurumlarının terör örgütleri ve etnikçi gruplarla mücadelede kesin tavır sergilememesi söz konusu terör örgütlerini küstahlaştırdığını, bu caniler şimdi Pakistan'ın her yerinde rahatça terör saldırısı düzenlediğini belirtiyor.

Bu arada Şii ziyaretçilere yönelik saldırıya paralel olarak Karaçi havaalanına düzenlenin ve 25 kişinin ölümü ile sonuçlanan saldırıyı da aynı çerçevede değerlendirmek gerekir.

Öte yandan Pakistan'da bazı çevreler kendini dış düşmanla mücadele için hazırlayan ve bölgenin güçlü ordularından biri sayılan Pakistan ordusunun terör örgütleri ile mücadele gücünden yoksun mu olduğunu sorguluyor.

Gerçekte Pakistan'da bu tür dini ve etnik kökenli saldırılar hem Pakistan güvenlik güçlerinin konumunu ve hem yargı kurumunun teröristlere karşı mücadelesini olumsuz etmiyor. Pakistanlı bazı güvenlik yetkilileri teröristlerin tutuklandıktan kısa bir süre sonra yargı kurumuna teslim edildiğini ve bir süre sonra da serbest bırakıldığını, bu durum eli kanlı teröristleri cinayetlerini sürdürmekte daha da küstahlaştırdığını belirtiyor.

irib

Ekler