Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Pentagon basın sekreteri Tuğamiral John Kirby'nin sözlerine göre ABD, “Savaş uçakları ve İHA'lar, militanların teknik araçlarını yok etmekle ilgili görevleri yerine getirdi. Musul barajını kontrol altına alma çabalarını, Erbil istikametinde ilerlemelerini engelledi, göç etmek zorunda kalan Ezidileri korudu.”
Havadan yapılan destek Kürt birliklerinin baraj bölgesine başarılı ilerlemesini sağladı. Peşmerge birlikleri Ninova istikametinde saldırılarını genişletiyor. Aynı zamanda Irak ordusu da havadan desteği olmadan, Salaheddin eyaletinde militanların direnişini tam olarak kıramasa da ağır kayıplar verdiriyor.
Tüm bunlarla beraber şu soru ortaya çıkıyor: “Kürtlere yardım eden Amerika, neden Irak ordu birliklerine bunu yapmıyor?”
Irak'ın kuzeyinde oluşan durumda çok şey belirsiz kalıyor. Bazen burada yer alan facianın başoyuncularının motifleri ile eylemlerini anlamak çok zor. “Rusya bugün” radyosunun muhabiriyle yaptığı konuşmasında Iraklı siyaset bilimci Cuma al-Mutlak şunları söylüyor:
“Amerikalıların bu çatışmalara girmesinin nedeni, her şeyden önce, hiç çekinmeden tüm dünyaya açıkladıkları kendi ulusal çıkarlarıdır. Sınırları ve etki bölgesine mutlaka Irak Kürdistanı'nın da sığdırılması zorunlu olduğu, Büyük Ortadoğu Projesi'nin kafalarını yeniden kurcalaması olasıdır. Yakın geleceğe bir göz atsak, bugün Erbil'deki zengin petrol yataklarına şahsen iddiada bulunma şansları var. Bu petrolün paylaşımına Amerikalılar eli boş gelmeyecek, (kendi kurdukları) selefi Cihatçılara karşı savaşta Peşmerge birliklerine havadan yaptıkları destek dikkate alınacak.
Amerikalılar, değerlendirmelerine göre, çok geçmeden ikinci Dubai'ye dönüşebilecek kuzey bölgesine sağlam bir adım atmak niyetinde. Amerika'nın burada sadık müttefiki İsrail için de uygun bir yer sağlamaya çalışacaklarını da istisna etmiyorum. Irak'ta zikredilmeye başlanılan Irak'ı ‘Somalileştirme' hayaleti ABD'yi hiç endişelendirmiyor.
Halihazırda insanî trajedi yaşayan Ezidilerin kurtarıcısı rolü herhalde Obama'nın işine geliyor, çünkü kendi ülkesinde durum pek de iç açıcı değil. Dünya arenasında da Amerika'nın eski ‘şöhreti' çoktan bitmiş durumda.”
Cuma el-Mutlak ABD'nin meseleyi zamana yayarak Irak iktidar koridorlarındaki siyasî karışıklığı anlamaya çalışıyor. Amerika, kabineye sert bir talep ileri sürüyor: “Size göstereceğimiz hoşgörü karşılığında bir an önce temsili hükümetin kurulması.” Washington, Bağdat'ın gerek Tahran ile yakınlaşmasını, gerekse Maliki döneminde Irak'ın Amerikalıları rahatsız edici ve korkutucu olan Rusya, Suriye ve Çin ile birlikte yer almasını da affedemiyor. el-Mutlak'a göre, bölgenin şimdiki siyasî hayatını belirleyen önemli faktör, Rusya'nın Ortadoğu'ya dönüşü.
Siyaset bilimci Cuma el-Mutlak sözlerine şöyle devam ediyor:
“Arap dünyasında Pekin'in de kendi mevzilerini başarılı bir şekilde sağlamlaştırdığını söyleyerek bana itirazda bulunabilirsiniz. Fakat aradaki fark çok büyük. Önemli olan şu ki, ABD Çin'i başlıca oyuncu olarak algılamıyor, yani Çin'in Doğu'daki varlığından sakınmıyor. Rusya'dan ise korkuyor. Çin, yatırım, bol keseden vaatler ve ideolojik baskı sayesinde bölgede yer alıyorsa da Rusya bölgemizle tarihî bağlarla sıkıdan bağlı: dostluk ve samimi yardım gelenekleri, kültürel temaslar, ekonomik, teknik ve askerî işbirliği.
Moskova, Esad rejimi ile kendini açıktan açığa konumlandırarak politik ve manevî destek gösteriyor. Başkalarıyla karşılaştırdığımızda, Moskova dış politikasının kendi çıkarları namına düşmanları kışkırtma ve birbirine düşürmekten uzak olduğuna kanaat getirebiliriz.”