Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA- Bu haftanın önemine binaen, İmam Hamaney’in “Vahdet Haftası” konulu mesajlarından bazıları:
“Biz, dünyadaki tüm Sünniler gelip Şia olsunlar veya dünyadaki tüm Şialar inançlarından vazgeçsinler demiyoruz. Elbette eğer bir Sünni veya bir başkası araştırma sonrası neye inanırsa, inancına ve araştırmasına göre amel etmelidir. Bu, Allah’la arasındadır. Bizim Vahdet Haftası’ndaki vahdet mesajı unvanıyla sözümüz şudur: Müslümanlar gelsinler, beraber birlik olsunlar ve birbirleriyle düşmanlık yapmasınlar. Eksenleri de Allah’ın kitabı, Resulullah’ın (s.a.a) sünneti ve İslam şeriatı olsun. Bu söz, kötü bir söz değildir. Bu söz, garezsiz her akıl ve insaf sahibinin kabul edeceği bir sözdür.”
“Rahmetli İmam’ın (r.a) açık zihninin bir ürünü ve şu anda da İnkılabın yürürlükteki güzelliklerinden biri de Resulullah’ın (s.a.a) doğum günlerinin Vahdet Haftası olarak tanıtılmasıdır. Bu mesele şu açıdan ilginçtir ki, İslami vahdet bir arzudur. Bazıları gerçekten bunu arzuluyorlar, bazıları ise laklakadan ibaret olan sözler söylüyorlar. Her şekilde bu arzu (İslamî vahdet) amelî bir yol gerektirmektedir. Hiçbir arzu, mücadele ve çaba olmadan gerçekleşmemektedir. Biz bu amaç ve bu arzu için amelî yollar üzerinde düşündüğümüzde, en iyilerinden ve en büyüklerinden biri, yaratılış âleminin bu yüce şahsiyetinin yani Resulullah’ın (s.a.a) mübarek varlığı ve O’nun büyük kişiliğinin merkeziyeti Müslümanların genelinin duygu ve inancının odaklandığı yerdir. İslami gerçekler ve ilimler arasında belki bu şekilde genelin, inançların ve de duyguların üzerinde birleştiği bir konumuz yoktur veya çok nadirdir. Çünkü duyguların da büyük rolü vardır. Müslümanların genelinden ayrılmış, duyguya çok önem vermeyen, tevessülle, teveccühle, muhabbetle işi olmayan bazı azınlıklar ve cemiyetler dışında Müslümanların genelinin Resulullah’a (s.a.a) karşı duyguları vardır. Bununla beraber bu yüce şahsiyetin varlığı vahdet için bir mihver olabilir.”
“Ben vahdet haftasının –ki Resulullah’ın (s.a.a) kutlu doğumu münasebetiyle Rebîu’l-evvel’in 12’sinden 17’sine kadar sürmektedir- tüm halk, özellikle de âlimler, fazıllar, konuşmacılar, bilginler ve nüfuz sahipleri tarafından anılmasını ve bu meselenin İslam Cumhuriyeti’nin bir sloganı olarak her zaman korunmasını tavsiye ediyorum.”
“Vahdet haftasının hem kurumlar, hem de halk tarafından, özellikle de ülke içindeki ve dışındaki Şia ve Sünni âlimlerce ciddiyetle düzenlenmesini, vahdet ve kardeşliğin sembolü haline getirilmesini tavsiye ediyorum.”
“Bu isim (Resulullah –s.a.a-) ve bu münasebet (Peygamber’in (s.a.a) doğum günü) bizim aramızda vahdet için bir ölçü olmuştur. Nitekim (bir rivayete göre doğum günü olan) Rebîu’l-evvel’in 12’sinden (diğer bir rivayete göre doğum günü olan) 17’sine kadar süren bu mübarek haftanın adını vahdet haftası koyduk; evvela İslam ümmetinin vahdeti, bugün ve her zaman bu ümmetin en önemli ihtiyaçlarından biri olduğu için, ikinci olarak vahdetin ve Müslümanların ittihadının mihveri İslam Peygamberinin mukaddes varlığı, anısı ve adı olduğu için.”
“Vahdet Haftası, İslam ümmeti arasında vahdettir. Düşman, İslami fırkalar arasında kavga olmasını istiyor. Özellikle de İslam İnkılabının zaferinden sonra düşman, İslami ve inkılabî İran ile geri kalan halklar arasına ayrılık sokmak istemiştir. İslam dünyasında şöyle denmesini Allah’tan diliyorlar:
“Bunlar Şialar, inkılapları Şii inkılabı ve biz Sünnilerle bir ilgisi yok!” İran halkı inkılabın başından beri şöyle demiştir: Evet, biz Şia ve Peygamber’in Ehl-i Beyti’nin izleyicileriyiz; ama bu inkılap, Kur’an temeline, tevhit temeline, halis ve saf İslam temeline, tüm Müslümanlar arasında vahdet ve kardeşlik temeline göre yapılmış bir İslamî inkılaptır. Bunu en başından halkımız söylemiştir ve İmam’ımız da bunu feryatla beyan etmiştir.”
Kaynak: Ayetullah Seyyid Ali Hameney, İslami Birlik, Feta Yayıncılık, İstanbul, 2012.