Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Astana zirvesi bir kez daha İran İslam Cumhuriyetinin bölgede ki yapıcı rolünü ortaya koymuş oldu zira İran her daim terörizmle mücadeleyi kendisine ilke edinmiş ve Suriye krizinin çözümlenmesi için diplomatik yolları önermiştir.
Astana zirvesi, meşru Suriye devletini yıkmaya çalışan bazı silahlı gruplarla Suriyeli devlet adamlarının aynı masada oturmaları, Suriye krizinin sonlanması için büyük bir fırsata dönüşmüştür.
Astana zirvesi, Suriye halkının terörizme galip gelmesi için bir ön hazırlık sayılabilir. Gerçi teröristlere destek veren Batılı ve Arap ülkelerinin baskılarını göz ardı etmemek gerekir ama şimdiye dek olayın gidişatına bakacak olursak, şunları söyleyebiliriz:
1-Astana zirvesinden çıkan sonuç, kapanış oturumunda yayımlanan bildiride de belirtildiği üzere çok önemli şu noktaları gözler önüne serdi. İlk olarak, ateşkes ilanı ve çatışmaların durdurulması. İkinci olarak, IŞİD ve Nusra cephesi gibi tekfirci-Siyonist terör örgütleriyle, ateşkes anlaşmasına uyan diğer silahlı muhalif gruplar arasında fark koymak.
Üçüncü olarak, terörizmle mücadele konusu herkesin ortak paydası ve bu zirve silahlı teröristlere destek veren ülkeler için de büyük bir sınav olacaktır zira terörü besleyenler terörizmle mücadele konusunda ne kadar ciddi olduklarını göstermek zorunda kalacaklar.
Astana zirvesinin en büyük kazanımı; ateşkesi sağlayarak terörizmle mücadele kapsamında ateşkesi ihlal eden IŞİD ve Nusra cephesi gibi tekfirci terör örgütlerinin terör örgütü olarak netlik kazanması ve ateşkes kapsamı dışına itilmesiydi.
Bu doğrultuda, Suriye ordusunun savaş meydanlarında ki kazanımları özelliklede stratejik öneme sahip bölgeler olan Savran, Sece ve Meran, teröristlerin en önemli merkezlerinin özgürlüğüne kavuşturulması, Suriye ordusunun tekfirci terör örgütü IŞİD’in Suriye’nin kuzeyinde yer alan en büyük üslerinden biri olan el Bab’a ulaşmasının önünü açmış oldu.
2-Astana müzakereleri, hem askeri hem de siyasi açıdan ele alınmalıdır. Askeri açıdan bakacak olursak tekfirci teröristler ve terörizmle mücadeleye devam edilecek. Siyasi açıdan olaya yaklaşacak olursak ise silahlı muhalif gruplar tekfirci teröristlere karşı Suriye devleti odaklı, Suriye ordusunun yanında ortak bir cephe oluşturacaktır.
3-Astana zirvesi, Direniş ekseni için askeri ve diplomatik olarak büyük bir zaferdi zira İran ve Rusya’nın girişimleriyle Halep’in özgürlüğüne kavuşturulması, tekfirci terör örgütlerine destek veren ABD, Batılı ülkeler ve bazı körfez ülkelerinin planlarını suya düşürerek, akamete uğrattı.
Astana zirvesinin en olumlu yönü; silahlı grupların Amerika’nın yokluğunda masaya oturmasıdır. İşte sırf bundan dolayı ABD, Batı, NATO, Siyonist rejim ve Arap şeyhleri, Suriye’de hedeflerine ulaşamadıkları için büyük bir şok yaşamakta. Suriye’yi bölerek Beşşar Esad’ı devirmeye çalışanların şoka girmesinin en büyük nedeni; İran ve Rusya’nın resmi ve meşru Beşşar Esad devletine vermiş olduğu destekten kaynaklanmaktadır. Amerika’nın bu denli sinir krizleri geçirmesinin bir diğer nedeni de; İran Devrim Muhafızları Kudüs Orduları Komutanı General Kasım Süleymani’nin direniş ekseninde ki Suriye ve Irak’a seferler düzenlemesidir zira ABD’nin BM güvenlik konseyi temsilcisi, ABD kongresinde bu konuya dikkat çekmiştir.
4-Astana müzakereleri eğer başarılı olursa, Suriyeli silahlı muhalif gruplar Suriye ordusu ve halkının yanında yer alarak gönüllü sivil milis birliklere dönüşecek ve IŞİD ve Nusra gibi tekfirci terör örgütleriyle aralarında büyük bir çatlak oluşacak ve Suriye devleti ve milletine karşı başlatmış oldukları vekâlet savaşında yenilgiye uğrayacaklardır.
5-Astana zirvesinin hedefi; siyasi grupları veya Suriye devlet başkanı Beşşar Esad’ın geleceği konusunda karar almak değil aksine sahada savaşan silahlı muhalif grupları masaya oturtmaktı zira Suriye devleti ve başkanının geleceğine Suriye halkı karar verecektir.
Astana müzakereleri, dünkü teröristleri bugünkü devlet adamlarına dönüştürecek değil ve Suriyeli silahlı muhalif grupların Astana zirvesine katılması, onların resmiyette tanınması gerektiği anlamına da gelmez.
Suriyeli silahlı muhalif grupların geçmişte işlemiş oldukları cinayetler asla unutulmayacaktır ve unutulmamalıdır da zira müzakerelere silahlı grupların temsilcisi unvanıyla katılan Ceyşul İslam terör örgütü lideri Muhammed Alluş ve Zehran Alluş, fiilen ateşkes anlaşmasına bağlı kalacağını açıklamış durumdalar.
Zehran Alluş, Suriye hava kuvvetlerine ait savaş uçaklarının bombardımanı sırasında bir grup üst düzey komutanlarla birlikte öldürüldü.
Muhammed Alluş, Bloomberg ile yapmış olduğu söyleşide; Siyonist rejimin yardımlarından dolayı, özelliklede yaralı militanların Siyonist İsrail hastanelerinde ki tedavilerinden ötürü, İsrail’e teşekkürlerini sundu ve örgütün hiçbir zaman İsrail ile savaşmayacağını açıkladı!
6-Astana zirvesi Suriye devleti ve başkanı için özellikle Halep’in kurtarılmasının ardından müttefikleriyle birlikte büyük bir zafer kazanarak güçlü bir şekilde meşruiyetini ilan etmesine neden olmuştur. Ayrıca Astana müzakeleri Suriye devlet başkanı Beşşar Esad’ın Japon kanalı TBS’e verdiği röportajda önceliğin ateşkes ve halkın ihtiyaçlarını gidermek olduğunu belirtti.
7- Astana zirvesi, bir kez daha İran İslam Cumhuriyetinin bölgede ki yapıcı rolünü ortaya koymuş oldu zira İran her daim terörizmle mücadeleyi kendisine ilke edinmiş ve Suriye krizinin çözümlenmesi için de diplomatik yolları önermiştir.
8-Astana zirvesi, Suriyelilerle Suriyelilerin müzakeresidir, İran ve Rusya Suriye’nin asıl müttefiki olarak ve Türkiye’de BM temsilcisi ve silahlı muhalif grupların vekili olarak müzakereler katıldı. Beşşar Caferi, Astana’da düzenlediği basın toplantısında; müzakerenin Suriyeliler arasında yapılacağını ve Türkiye’nin müzakerelere dahil edilmeyeceğini vurgulamıştı.
9-Türkiye, müzakerelere silahlı muhalif gruplar ile yapılacak görüşmelerde aracı rolünde katılarak, diplomatik olarak İran ve Rusya gibi Suriye krizinin sonlanmasına çaba harcadığını kanıtlamaya çalışsa da, pratik olarak ta uygulamada teröristlere vermiş olduğu desteği kesmeli ve terörizmle gerçek manada mücadele ettiğini ispatlamalı ve Suriye’nin içişlerine müdahale etmemelidir.
Bu bağlamda başbakan yardımcısı Mehmet Şimşek’in Davos Dünya Ekonomik Forumu’nda ülkesinin Suriye devletine karşı savaşan terör gruplarına destek vermeyeceğini ve Suriye krizinin Esad olmadan çözümlenmeyeceğini söylemesi olumlu bir gelişmeydi. Mehmet Şimşek; Davos zirvesinde ülkesinin şimdiye dek Esda’a karşı olduğunu ve silahlı muhalif gruplara destek verdiğini itiraf etti ama sözünün sonunda artık Suriye’de dengelerin değiştiğini ve şimdiye kadar izlemiş oldukları siyasetlere devam edemeyeceklerini ve Esad’sız çözüm alınamayacağını söyledi. Elbette bu söylemler stratejik olarak mı yoksa taktiksel olarak mı söylendi bekleyip göreceğiz.
10-Elbette Astana zirvesine katılan silahlı terör örgütlerini destekleyen Batılı dostları, özelliklede İngiltere ve Fransa Astana müzakereleri başlamadan önce teröristlerin mevzilerine düzenlenen saldırıları durdurmak için ellerinden gelen tüm çabayı gösterdiler. Kazakistan’ın başkenti Astana’da düzenlenen zirve öncesi İngiliz ve Fransız diplomatlarla bir araya gelen silahlı muhaliflerden oluşan heyet içerisinde Muhammed Alluş; Astana zirvesinden bir gün önce isteklerinin yerine getirilmemesi halinde savaşmaya devam edeceklerini söyleyerek, tehditler savurdu. Bundan 7 ay öncede Suriye krizini sonlandırmak için düzenlenen zirve, ABD, Türkiye ve Arabistan’ın girişimleri sonucu neticeye varılmadan son bulmuştu.
ABNA24.COM