Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Qodsna’nın haberine göre, Yusuf Abdurrıza El Ahbar Gazetesinde yayınlanan analizinde, Amerika'nın direniş ekseni aleyhindeki beş komplosundan bahsetti.
Analizde şu görüşlere yer veriliyor: Siyonist rejim liderleri, Hizbullah karşısında başarıya ulaşabilecekleri bir savaşa girme imkanı sunacak bir bahane peşindeler. Öyle görünüyor ki İsrail iki taraf arasında yaşanacak olan önümüzdeki savaşta en iyi yolun, Hizbullah'ın gücünü kullanmasını engellemek olduğuna inanıyor. Düşman, Hizbullah'ın askeri imkanları kullanmasını özellikle de füze gücünden istifade etmesini engellemeyi başarının yegane yolu olarak görüyor, ama bu strateji fiili adımlara muhtaç.
ABD, İsrail ve Suudi Arabistan'dan oluşan "Şer Koalisyonu" bu stratejinin icrası için aşağıdaki adımlar çerçevesinde ve mümkün mertebe hızlı olarak çalışmalara başladı.
1- IRAK’I DİRENİŞ EKSENİNDEN KOPARMAK
Amerika önderliğindeki ‘Şer Koalisyonu’ farklı yol ve yöntemlerle Irak'ı direniş ekseninden koparmak için geniş kapsamlı çalışmalara başladı. Bunların en önemlisi Irak'ın parçalanması, taife ve kavim ölçekli yapılar oluşturmak ve böylelikle Iraklı grupları İran'dan uzaklaştırmak.
Suudi rejimi bu alanda bazı önemli Şii gruplara onları İran'dan uzaklaştırmak için yakınlaştı ve Şiilere karşı esnek adımlar attı. Gerçi Suudiler Iraklıların özellikle de Şiilerin İran ve direniş eksenini "DAEŞ" ile savaşta en önemli ortakları olarak gördüklerini biliyorlar. Ama Riyad kavmiyetçilik fitnesini hortlatmak için çalışıyor ve eş zamanlı olarak da Necef'teki merceiyetin (Ayetullah Sistani’nin) Irak’taki bütünleştirici rolü ve Ehl-i Sünnet vakıflarının Irak’ın vahdeti konusundaki hassasiyetini dikkate almaksızın gazeteleri aracılığıyla Irak Ehl-i Sünnetinin bağımsızlık istediği yalanını ortaya atıyor.
Öte yandan İsrail de Amerika ve Suudi Arabistan’ı fitne çıkarma konusunda yalnız bırakmayarak Kürdistan referandumuna açıkça destek oldu. Bu adım Suudilerin kendilerine karşı esnek davrandığı Şiileri zor duruma düşürdü, zira bu gruplar bir yandan Suudilerle düşmanlığı kendi yararlarına görmüyorlar ve diğer taraftan bu tahrikler karşısında sessiz kalmanın Irak'ın parçalanmasına sebep olacağını biliyorlar.
Irak'ın parçalanması ve Şer Koalisyonunun desteğiyle Kürt Devletinin kurulması; İran, Suriye ve Türkiye'nin Kürdistan’la uzun süreli bir savaşa girmesi anlamına gelmektedir. Aynı şekilde Suudi rejimi Ehl-i Sünnete destek iddiasıyla, Irak'ın batısında Suriye'yi Bağdat hükümetinden ayırıp İsrail'in Lübnan aleyhine alevlendireceği bu savaştan Şam'ı bu günkü konumundan ve rolünden uzak tutup Suriye'yi kendi doğu sınırlarında tam teşekküllü bir savaşın içine sokmakla görevli bir topluluk oluşturmaya çalışıyor.
2- NÜKLEER ENERJİ ANLAŞMASININ LAĞVEDİLMESİ VE BUNUN İRAN ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
Amerika önderliğindeki Şer Koalisyonunun ikinci adımı; Nükleer Enerji Anlaşmasını iptal ettirip tekrar İran'ı izole edip iktisadi ve diğer meselelerle meşgul etmek için yaptırımlara dönme konusundaki çabalarıdır. Amerika Cumhurbaşkanı Donald Trump'ın bu anlaşmanın lağvı için çalıştığı, İran aleyhine yaptırımlar silsilesini hazırladığı ve BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin itirazlarına itina etmediği açıkça gözüküyor. Elbette bu devletler de ABD’nin karşısında duramıyorlar.
3- TERÖRİSTLERE KARŞI ZAFERDEN SONRA SURİYE’NİN ZAYIFLATILMASI
Amerika, terörizmin zaferi üzerine oynadığı bahsi kaybedince Suriye 'de iki alanda çalışma yaptı. İlk olarak Suriye Kürtlerini Kürt Devletine katılmaları ve Suriye ordusundan ayrılmaları için tahrik etti. Aynı şekilde eş zamanlı olarak Kürtleri devlete ve orduya karşı kışkırttı. Onların paralı askerleri Suriye'de Şam'ın İsrail ve Kürtlerle mücadele hakkında alacağı tüm kararları engellemek için çalışıyor. Ekonomik açıdan da Suriye için asli baskı unsurları üzerinde duruluyor, böylece Suriye’nin ekonomik olarak güçlenmesinin önünü kesmek istiyorlar. Amerikalılar bir suikaste kurban giden Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri’nin 1992’de Amerika'ya bağlı bir ekonomi ve direnişin ideallerinin aleyhine dayandırdığı tecrübenin aynısını Suriye 'de de yaşamak istiyor. Böylelikle ekonomik sorunlarla uğraşan Suriye’nin direniş eksenine destek olmasının önüne geçmek istiyor.
4- GAZZE’Yİ DİRENİŞ EKSENİNDEN AYIRMAK
Amerika’nın da içerisinde bulunduğu Şer Koalisyonunun dördüncü adımı Mısır'dan başlıyor; öyle ki görünüşte Filistin Özerk Yönetimi ile HAMAS’ı bir araya getirmeyi başardılar. Ancak asıl hedef, Filistin Özerk Yönetiminin Gazze'nin yönetimini elinde tutmasını sağlamak. Ebu Mazen (Mahmud Abbas) bu konuya değinerek şunları söyledi: Gazze'de Hizbullah gibi bir oluşuma asla izin verilmeyecektir!
Bu açıklama Hamas'ın silahlı mücadeleye devam isteğine karşılık yapılmıştır. Ebu Mazen’in bu açıklaması, Gazze'deki direnişin siyasî ve gayr-ı siyasî kısıtlamalar olmak üzere daha sınırlı şekilde devam edeceğini göstermektedir.
Elbette Filistin Direnişinin İsrail ile İslâmî Cihad arasındaki her savaşa iştirak etmesi Siyonist Rejime çok da fazla etki etmeyecektir. Ancak Hamas'ı kenara çekmek, düşmanı, direnişin uzaklaştırılması açısından mutlu edecektir. Öyle ki düşmanın planlarına göre; direnişin liderinin Sünnî mezhepten olması ve Filistin direnişinin inzivaya itilmesi, Sünnî Araplarda bu savaşın sadece Şii Hizbullah ile yapıldığı zannını doğuracaktır, dolayısıyla bu olasılık düşmanı mutlu etmektedir.
5- LÜBNAN HİZBULLAHININ ÜLKE İÇİNDE MALİ AÇIDAN ABLUKAYA ALINMASI
Amerika Başkanı, Hizbullah'a yönelik yeni yaptırımlar konusunda kolları sıvamış durumda. Bir kez daha Hizbullah ve taraftarlarını baskı altında tutmayı amaçlıyor ve Suudi Arabistan Hükümeti bu konunun siyasi sorumluluğunu üslenmiş durumda. Suud Hükümeti, daha önce 14 Mart Hareketine üye olan tüm tarafları gelecek parlamento seçimleri için birlik olmaya veya en azından seçimler ertelense bile Lübnan Parlamentosundaki güçlerini (72 milletvekilini) korumaya davet etti. Arabistan'ın amacı 14 Mart hareketinin Lübnan parlamentosunda çoğunluğu ele geçirmesini sağlamaktır. Elbette amaç sadece hakim güç olmak da değil, aynı zamanda Hizbullah'ı sınırlayabilmektir. Çünkü Suudi Arabistan, Hizbullah'ın Lübnan için siyasi ve ekonomik bir engel olduğuna inanıyor.
Tüm bunlar Amerika'nın başkanlığını yaptığı Şer Koalisyonunun gelecekteki savaş için planladıkları beş önemli adım ve bu adımları tamamlanmadan savaşa başlanılması imkânsız.
Qodsna’nın haberine göre; Lübnanlı araştırmacı, araştırmasının devamında şunları yazdı: Sorulması gereken soru şudur; Acaba bu beş maddenin yani direniş eksenin aleyhine atılması düşünülen adımların, hayata geçirilmesi mümkün müdür?
Bu sorunun cevabı ise şöyledir: Geçmişte olduğu gibi Amerika Şer Koalisyonu tekrar başarısız olacaktır. Düşmanın gerçekleştireceği tek şey savaştır ki bu bölgeyi ve kendi gücünü aşındırmaktadır. Yani Amerika'nın şu zamana kadar yaptığı tek şey bu; bölgeyi yıpratan savaşa sürüklemek…
10 Ekim 2017 - 22:20
News ID: 859620

Lübnanlı analist Yusuf Abdurrıza, Amerika ve bölgedeki işbirlikçilerinin özellikle de Siyonist Rejim ve Suud Hanedanının yeni komplolarını ele aldığı analizinde Amerika ve yandaşlarını ‘Şer Koalisyonu’ olarak nitelendirdi.