Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA - Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Aksoy, "Uluslararası toplumu İsrail'in tek taraflı gayrimeşru girişimlerine karşı durarak yerleşik parametreler ve 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm vizyonuna sahip çıkmaya davet ediyoruz." dedi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, Siyonist İsrail'deki gelişmeler hakkındaki Bakanlığa yöneltilen bir soruya yazılı cevap verdi.
Irkçı İsrail'de hükümet kurma çalışmaları kapsamında imzalanan koalisyon anlaşmasında yer alan "Batı Şeria'nın ilhak edilmesine" yönelik ifadelerin, işgal altındaki Filistin topraklarını gasbetmeyi hedefleyen son derece tehlikeli bir zihniyetin tezahürü olduğunu belirten Aksoy, şunları kaydetti:
"Uluslararası hukuku ayaklar altına alıp insanlığın ortak vicdanını yaralayacak böyle vahim bir adımın uluslararası toplumun adalet ve sorumluluk duygusuna sahip hiçbir üyesi tarafından kabul ve destek görmeyeceğine inanıyoruz. Uluslararası toplumu İsrail'in tek taraflı gayrimeşru girişimlerine karşı durarak, yerleşik parametreler ve 1967 sınırları temelinde iki devletli çözüm vizyonuna sahip çıkmaya davet ediyoruz.
Türkiye, kardeş Filistin halkının yanında durmaya ve haklı davasını tüm gücüyle desteklemeye devam edecektir. İşgal ve ilhak politikalarına son vermeden Orta Doğu’ya(Batıasya) barış gelmeyecektir."
Aslında Türkiye dışişleri bakanlığı sözcüsünün bu sözleri, Türkiye'nin Filistin ülküsü yolunda mücadele etme iradesinden ziyade İslam dünyası kamuoyunu Türkiye ve Siyonist İsrail Rejimi ile ilişkileri konusunda kafasını karıştırmaya yönelik bir girişimdir. Unutulmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti Siyonist Rejim İsrail'in en önemli ticari ve iktisadi ortaklarından sayılmakta ve her daim de bu gayrı meşru rejim ile ilişkilerini koruyan bir taraf olmuştur.
Nitekim Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın baş danışmanlarından Hatice Karahan da Almanya'nın Deutche Welle kanalına verdiği röportajda Türkiye'nin Siyonist İsrail Rejimi ile ekonomik ilişkilerinin kazan-kazan ilkesine kurulu olduğunu ve her iki taraf için de yararlı olduğunu söyledi. Hatice Karahan, Türkiye'nin Siyonist Rejim İsrail'e araba parçaları, demir, çelik ve elektrik malzemeleri ve cihazları ihraç ettiğini ve bu ülkeden de yakıt ve petrol aldığını söylemişti.
Türkiye Cumhuriyeti 1948 yılında Siyonist Rejim İsrail'i resmen tanıyan ülkedir. Bu girişim ise açık seçik bir şekilde Filistin ülküsüne ve Filistin halkının mücadelelerine ihanet sayılmaktadır. Son onyıllarda ise Türkiye tüm ilgi çekici sözlerine ve tutumlarına ve gerçekte söz kalabalığına rağmen bu rejimi tanımasını geri almamıştır.
Türkiye'deki Heinrich Böll vakfı sorumlusu Kristian Brakel ise Ankara'nın güvenlik ve ekonomik nedenlerden dolayı her daim Siyonist Rejim İsrail ile ilişkilerini iyi düzeyde koruduğunu söylemektedir.
Buna rağmen İstanbul'daki Kadir Has üniversitesinin Türkiye'nin 2019 dış siyaseti ile ilgili yıllık anketine göre Türkiye halkının yüzde 81.3'ü Amerika'yı, yüzde 70.8'i de Siyonist Rejim İsrail'i Türkiye için en büyük tehdit olarak görmüşlerdir.
Bu yüzden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye ile Siyonist Rejim İsrail ile ilişkileri alanında içerdeki görüşlere pek bağlı kalmadığını ve Filistin ülküsü ve İslam dünyası birliğine de sıkı sıkıya bağlı olmadığı söylenebilir. Türkiye dışişleri bakanlığı sözcüsünün bu sözleri ise Türkiye'yi İslam dünyasında popüler yapma gayreti çerçevesinde değerlendirilebilir. Bir yandan da bu sözler Recep Tayyip Erdoğan'ın iç arenadaki mücadelelerdeki başarı şansını arttırmaya yöneliktir.
Türkiye Siyonist Rejim İsrail karşısında direnmek ve Filistin ülküsü halkını desteklemek alanındaki sözlerine bağlı kalıp ciddiyetle bu yolda adım atmak isterse ilk olarak Siyonist Rejim İsrail ile ekonomik ve güvenlik bağlarını kesmelidir.
..............
340