AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA
Cuma

22 Mayıs 2020

11:49:38
1039364

İslam İnkılabı Rehberi: Siyonizm Virüsü Bölgeden Kazınacaktır/ Müzakere Filistin’in Acı ve Başarısız Tecrübesidir -1

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamaney Dünya Kudüs Günü mübasebetiyle canlı olarak İslam ümmetine seslendi.

Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA -  İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamaney Dünya Kudüs Günü mübasebetiyle canlı olarak İslam ümmetine seslendi.

İslam İnkılabı Rehberi bu konuşmasında şunları söyledi:

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Allah’ım, Hazreti Muhammed’e ve O’nun pak Ehl-i Beyt’ine ve seçkin sahabesine ve onlara tabi olanlara kıyamete kadar salat eyle.

Dünya genelindeki tüm Müslüman kardeşleri ve bacıları selamlıyorum ve Yüce Allah’tan mübarek Ramazan ayında ibadetlerinin kabulünü temenni ediyorum. Yine şimdiden mübarek Ramazan bayramını tebrik ediyorum ve kerim olan Allah’a bu ilahi ziyafet ayında bize verdiği ömür nimetine şükrediyorum.

Kudüs Günü; Müslümanların değerli Kudüs ve mazlum Filisitin hakkında dayanışma halkası

Bugün Kudüs günüdür; İmam Humeyni’nin zekice girişimi ile Müslümanların değerli Kudüs ve mazlum Filistin hakkında Müslümanların birlik ve dayanışması için bir bağlantı halkası gibi belirlendi. Son dönemde bu konu hakkında rolünü ifa etmiş ve bundan sonrada inşallah ifa edecektir.

Filistin sorununun azameti Müslümanların gayretinin unutulmaya etrk edeceği bir şey değildir

Milletler Kudüs Gününü memnuniyetle karşıladılar ve ona ilk vacip iş gibi; yani Filistin’in özgürlük bayrağının dalgalandırılması, değer verdiler. İstikbar ve Siyonizmin ana siyaseti Filistin meselesini Müslüman toplumlar nezdinde önemsizleştirmek ve unutulmaya doğru sevk etmektir. En acil vazife, düşmanın İslam ülkelerinin kendisinden olan siyasi ve kültürel işbirlikçilerinin eliyle yapılan bu ihanetle mücedeledir. Gerçek şu ki Filistin meselesi kadar büyük hiçbir mesele yoktur; bu bakımdan Müslüman milletlerin gayreti, kendine itimadı ve her geçen gün artan uyanıklığı onun unutulmasına izin vermeyecektir; her ne kadar Amerika, diğer sultacı güçler ve onların bölgesel kuklaları tüm sermayelerini ve güçlerini bunun için kullansalar dahi.

İlk söz, Filistin ülkesinin gasp faciasının büyüklüğünün hatırlatılması ve Siyonist kanser tümörünün orada teşkil edilmesidir. Bu yakın zamana kadar işlenen beşeri cinayetler arasında hiç bir cinayet bu büyüklükte ve şiddette olmamıştır.

Bir ülkenin gasbedilmesi ve oranın halkının evinden ve atalarının yurdundan daimi olarak sürülmesi, hem de en feci katlim ve cinayetlerle ve nesillerin yok edilmesiyle ve bu tarihi zulümün onlarca yıl sürmesi, gerçekten beşerin yırtıcığılı ve şeytan sıfatlılığı alanında yeni bir rekordur.

Bu facianın faili ve asıl suçlusu, batılı devletler ve onların şeytani siyasetleridir. Birinci dünya savaşının kazanan devletleri Batı Asya bölgesini; yani Osmanlı devletinin Asya’daki topraklarını Paris konferansında savaş ganimeti unvanıyla kendi aralarında bölüştüğü gün bölgede daimi sultalarını sağlamak için bu bölgenin kalbinde güvenli bir üsse ihtiyaçlarının olduğunu daha çok hissettiler.

Milletsiz Siyonist Devlet

İngiltere ondan yıllar önce Balfour planı ile ortamı hazırlamış ve Yahudi sermayedarların uzlaşması ile Siyonizm adındaki biatı rolünü ifa etmesi için hazırlamıştı ve şimdi onun girişim ortamı hazırlanmıştı. O yıllardan hazırlıkları yavaş yavaş birbirinin yanına dizdiler ve nihayet ikinci dünya savaşından sonra bölge devletlerinin gaflet ve sorunlarından faydalanılarak darbelerini vurdular ve milleti olmayan Siyonist devleti ve sahte rejimi ilan ettiler. Bu darbenin ilk derecedeki hedefi Filistin milleti idi ve ikinci derecedeki hedefi bu bölgenin tüm milletleriydi.

Siyonist devletten hedef bölgeye musallat olmak için daimi bir üs kurmak idi

Bölgede meydana gelen sonraki hadiselere bakıldığında batılıların ve Yahudi uluslararası şirketlerin Siyonist devleti kurmalarındaki ilk ve yakın hedeflerinin Batı Asya’da kendileri için kalıcı kalacakları ve nüfuz edecekleri bir üs kurmak ve bu bölgedeki ülkelere ve devletlere musallat olmak ve işlerine karışıp istedikelrini dayatmak için yakından ulaşma imkanı oluşturmak olduğu görülür. Bu yüzden sahte ve gasıp rejimi –askeri ve gayri askeri olmak üzere- çeşitli güç olanaklarıyla donattılar; hatta nükleer silahlarla donattılar ve bu kanser tümörünü Nil’den Fırat’a kadar genişletme işini programlarına aldılar.

Arap devletlerinin çoğu Arap gayretini ve gururunu unuttular

Ne yazık ki Arap devletlerinin çoğu bazıları övgüye şayan olan ilk direnişlerinden sonra yavaş yavaş teslim oldular; özellikle Amerika’nın meselenin sorumluluğunu üstlenerek işin içine girmesinden sonra hem insani, İslami ve siyasi vazifelerini ve hem de Arap garyetini ve gururunu unuttular ve gerçek dışı ümitlerle düşmanın hedeflerine yardım ettiler. Camp David bu acı hakikatin açık bir misalidir.

Zeytin dalı göstermek Yaser Arafat’ın ibret verici sonuyla sonuçlandı

Direniş grupları da ilk yıllardaki fadakar mücedelelerinden sonra yavaş yavaş işgalci ve hamileri ile sonuçsuz müzakerelere çekildiler ve Filistin’in hedeflerini gerçekleştirebilecek hattı bırakarak terk ettiler.

Müzakere Filistin’in acı ve başarısız tecrübesidir

Amerika ve diğer batılı devletler ve yine faydasız uluslararası kuruluşlarla müzakere Filistin’in acı ve başarısız tecrübesidir. BM’nin genel kurulunda zeytin dalı göstermek ziyandan başka hiçbir sonucu olmayan Oslo anlaşmasına neden oldu ve sonunda da Yaser Arafat’ın ibret verici sonuyla sonuçlandı.

İslam İnkılabının İran’da doğuşu, Filistin için yeni bir mücadele faslı açtı. İlk adımlardan; yani tağut zamanının İran’ını kendilerinini güvenli üslerinden biri sayan Siyonist unsurların kovulması ve Siyonist rejimin resmi olmayan elçilik binasının Filistin temsilciliğine verilmesi, petrol sevkiyatının kesilmesi, daha büyük işler ve geniş siyasi faaliyetlerin tümü bölge genelinde Direniş Cephesinin ortaya çıkmasına neden oldu ve kalplerde meselenin çözüm ümidini yeşertti.

Direniş cephesinin ortaya çıkışı ile Siyonist rejimin işi zorlaştıkça zorlaştı ve elbette gelecekte daha da ozrlaşacaktır inşallah. Ama başta Amerika olmak üzere o rejimin hamilerininonu koruma çabası da oldukça arttı.

Lübnan’da mümin, genç ve fedakar güçlerin ortaya çıkışı ve Filistin’de motive Hamas ve İslami Cihat gruplarının kurulması sadece Siyonist yöneticileri değil, Amerika ve diğer batılı militanları da endişelendirdi ve böylece  bölge içinden ve Arap toplumunun içinden yardım almayı programlarının ilk başına yerleştirerek gasıp rejime donanım ve yazılım bakımından desteklediler.

Onların kabarık işlerinin sonucu, bugün bazı Arap devletlerinin yöneticilerinin ve bazı Arap hain siyasi ve kültürel faallerin davranış ve sözlerinde açıkça görülmektedir.

Devamı gelecek....