AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA
Cuma

22 Mayıs 2020

14:11:05
1039425

İslam İnkılabı Rehberi: Siyonizm Virüsü Bölgeden Kazınacaktır/ Müzakere Filistin’in Acı ve Başarısız Tecrübesidir -2

İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamaney Dünya Kudüs Günü mübasebetiyle canlı olarak İslam ümmetine seslendi.

Ehlibeyt (as) Haber Ajansı ABNA - İslam İnkılabı Rehberinin Kudüs Günü Konuşmasının Devamı...

 Direniş Cephesi kudrete ve güç unsurlarını her geçen gün daha da kazanmaya doğru ilerlemektedir


Bugün her iki taraftantan da mücadele alanında çeşitli faaliyetler sahneye çıkmaktadır; şu farkla ki direniş cephesi güce, artan ümide ve güç unsurlarını her geçen gün daha da kazanmaya doğru ilerlemektedir; ama istikbar, küfür ve zulüm cephesi aksine her gün eli daha da boşalmakta, daha ümitsiz ve daha güçsüz olmaktadır.
Mücadele alanı daha tehlikeli ve değişken olmuş ve sürekli gözetime muhtaçtır


Bu iddianın en açık göstergesi şudur ki Siyonist ordu bir gün yenilmez ve yıldırım hızında bir ordu sayılırken ve iki saldırgan ülkenin büyük ordularını bir kaç günde durdururken, bugün Lübnan ve Gazze’deki halkçı direniş güçleri karşısında geri çekilmek zorunda kalıyor ve yenilgisine itiraf ediyor. Bununla birlikte Mücadele alanı daha tehlikeli ve değişken olmuş ve sürekli gözetime muhtaçtır. Bu mücedelenin konusu oldukça önemli ve belirleyici ve hayati olmuştur. Temel heseplamalardaki her türlü gaflet, ihmal ve hata ağır kayıplara sebep olacaktır.


Bu temelde Filistin meselesine gönül başlamış herkese birkaç tavsiyede bulunacağım:


Filistin’in özgürlüğü için mücedele etmek Allah yolunda cihattır


1.Filistin’in özgürlüğü için mücedele etmek Allah yolunda cihattır ve İslami bir vaciptir. Böyle bir mücadelede zafer garanti altına alınmıştır; çünkü mücadele eden kişi hatta öldürülse bile iki iyilikten birine ulaşmıştır.


Bunun dışında, Filistin meselesi insani bir meseledir; milyonlarca insanı evinden, tarlasından, yaşam mahallinden ve işyerinden dışarı atmak, hem de öldürerek ve cinayet işleyerek, her insanın vicdanını sızlatmakta ve etkilemektedir ve himmet ile cesarete sahip olunduğu zaman insanı mücadeleye sürüklemektedir.


Birkaç unsurun veya Arap Yöneticisinin uzlaşma uğruna Filistin meselesini bir kenara bırakması hata ve ihanettir


Öyleyse onu sırf bir Filistin meselesi ve en çok Arap meselesi ile sınırlandırmak açık bir hatadır. Birkaç unsurun veya Arap Yöneticisinin uzlaşmasını bu İslami ve insani meselenin üzerinden geçmenin izni sayanlar bu meseleyi anlamada büyük bir hada içindedirler ve bazen de onu tahrif etme ihaneti içindedirler.


Hedef Filistin’in denizden nehire kadar özgürleştirilmesi ve tüm Filistinlilerin ülkelerine dönüşünü sağlamaktır


2.Bu mücadelenin hedefi, Filistin’in denizden nehire kadar özgürleştirilmesi ve tüm Filistinlilerin ülkelerine dönüşünü sağlamaktır. Bu konunun, bu toprakların bir köşesinde bir devletin kurulması, hem de saygısız Siyonistlerin edebiyatındaki gibi aşağılayıcı bit yöntemle zikredilmesi, asla bir hak arayışı göstergesi değildir, gerçekçi bir bakışı da göstermemektedir.
Gerçek şudur ki bugün milyonlarca Filistinli düşünce, tecrübe ve kendine itimat alanında öyle bir mertebeye ulaşmışlardır ki bu büyük cihadı himmet edinebilirler. Elbette ilahi yardım ve nihai zafer hususunda emin olsunlar. Nitekim şöyle buyuruyor: “Allah kendisine yardım edene mutlaka yardım eder; elbette Allah güçlüdür, yenilmez mutlak kudret sahibidir.” Hiç şüphesiz dünya genelindeki bir çok Müslüman onlara yardım edecektir ve onlarla dayanışma içinde olacaklardır inşallah.


Batılı devletlere ve uluslararası kurumlara itimat edilmemelidir


3.Gerçi bu mücedelede her türlü helal ve meşru olanaktan faydalanmak caizdir; örneğin uluslararası destekler gibi. Ama batılı devletlere ve açıkyan veya gizliden onlara bağlı uluslararası kurumlara itimat etmekten cidden sakınılmalıdır.


Hangi uluslararası kuruluş bir kaç İslam ve Arap ülkesindeki terörün ve yapmacık kıtlıkların cevabını veriyor?


Onlar, İslam’ın etkili her türlü varlığına karşı düşmandırlar; onlar, insanların ve milletlerin haklarına önem vermezler. Onların kendisi İslam ümmetine en büyük zararları vermiş ve cinayetleri işlemişlerdir. Şuanda hangi uluslararası kuruluş veya hangi cani güç bir kaç İslam ve Arap ülkesindeki terörlerin, katliamların, savaş çığırtkanlığının, bombardımanların ve yapmacık kıtlıkların cevabını veriyor?


Amerika ve Avrupa’nın savaş çıkarttıkları ülkelerde şehit, esir ve kayıp olan yüzbinlerin sorumlusunu kimse sormuyor


Bugün dünya dünya genelindeki Korona virüsü kurbanlarını tek tek sayıyor; ama hiç kimse sormadı ve sormuyor da Amerika ve Avrupa’nın savaş çıkarttıkları ülkelerde şehit, esir ve kayıp olan yüzbinlerin sorumlusunu kimdir?


Afganistan, Yemen, Libya, Irak, Suriye ve diğer ülkelerde haksız yere dökülen kanların sorumlusu kimdir?


Afganistan, Yemen, Libya, Irak, Suriye ve diğer ülkelerde haksız yere dökülen kanların sorumlusu kimdir? Filistin’deki tüm bu cinayet, gasp, tahrip ve zulmün sorumlusu kimdir? Niçin hiçkimse İslam alemindeki bu milyonlarca mazlum çocuk, kadın ve erkeği saymadı?


Niçin hiçkimse Müslümanların katliam edilmesi hususunda başsağlığı dilemiyor? Niçin milyonlarda Filistinli 70 yıl evinden eşiğinden uzak bir şekilde sürgünde yaşıyor? Niçin Müslümanların ilk kıblesi değerli Kudüs saygısızlığa uğruyor?


Birleşmiş Milletler görevini yerine getirmiyor ve insan hakları kuruluşları ölmüştür


Sözde milletlerin kurumu olan BM vazifesini yerine getirmiyor ve sözde insan hakları kuruluşları ölmüştür. Çocuk ve kadın haklarını savunma sloganı Yemen ve Filistinli mazlum çocuk ve kadınları kapsamıyor. Batılı zalim güçlerin ve onlara bağlı uluslararası kuruluşların durumu işte böyledir. Açıklandığı gibi onlara tabi olan bölgedeki bazı devletlerin durumu haysiyetsizlik ve rüsvalıkta bundan daha kötürdür. Öyleyse gayretli ve dindar Müslüman toplum kendisine ve kendi iç gücüne dayanmalıdır; güçlü kollarını sıvamalı ve Allah’a tevekkül ve itimat ile engelleri aşmalıdır.


4.İslam dünyasının siyasi ve askeri alandaki kanaat önderlerinin gözünden kaçırmaması gereken önemli nokta şudur ki Amerika ve Siyonistlerin siyaseti, çatışmaları direniş cephesinin arkasına taşımaktır.


Suriye’de iç savaşı çıkarılması, Yemen’in askeri olarak muhasara edilmesi ve gece gündüz katliam edilmesi, terör ve tahrip, Irak’ta Daeş’in ortaya çıkarılması ve bölgedeki diğer bazı ülkelerde benzer hadiselerin yaratılması, tüm bunlar direniş cephesini uğraştırmak ve Siyonist rejime fırsat vermek için yapılan hilelerdir.


Müslüman ülkelerin bazı siyasetçileri bilmeyerek ve bazıları da bilerek düşmanın bu hilelerinin hizmetindedirler. Bu kirli siyasetin uygulanmasını engellemenin yolu büyük çoğunlukla İslam alemindeki gayretli gençlerin isteği ve ciddi talebinden geçmektedir. Tüm İslam ülkelerindeki ve özellikle Arap ülkelerindeki gençler İmam Humeyni’nin şu tavsiyesini unutmamalıdırlar: “Tüm gücünüzle Amerika’ya – ve elbette Siyonist düşmana- karşı haykırın.”


Amerika’nın kuklalarının tüm çabları sonuçsuzdur


5.Bölgede Siyonist rejim ile ilişkilerin normalleştirilmesi siyaseti Amerika’nın en temel siyasetlerinden biridir. Bölgede Amerika’nın kuklası rolünü üstlenen bazı Arap ülkeleri bu konuda ekonomik ilişkilerin kurulması gibi bazı gerekli hazırlıkların çalışmasını yapmaktadırlar ve tüm bu çabalar sonuçsuz kalacaktır.


Siyonist rejim bu bölge için yok edici ve zararlı bir doğumdur


Siyonist rejim bu bölge için yok edici ve zararlı bir doğumdur ve kesinlikle kazınıp sökülecektir; haysiyetiszlik ve yüzü karalık ise tüm olanaklarını istikbarın bu siyasetlerinin hizmetine sunanlara kalacaktır.


Bazıları bu kötü davranışı haklı göstermek için Siyonist rejimin bölgede bir hakikat olduğunu delil olarak ileri sürüyorlar; yok edici ve zararlı hakikatlerle mücedele edip onu yok etmenin gerekliliğini hatırlamadan. Bugün Korona bir hakikattir ve şuurlu tüm insanlar onunla mücadeleyi gerekli görmektedir. Uzun süredir var olan Siyonist virüs hiç şüphesiz artık uzun sürmeyecektir ve gençlerin himmet, iman ve gayretiyle bu bölgeden sökülüp atılacaktır.


En temel tavsiyem mücadelenin devamı ve cihat sahasının tüm Filistin topraklarına yayılmasıdır


6.Benim en temel tavsiyem mücedelenin devamı ve cihat örgütlerinin organize edilmesi ve onların birbiriyle işbirliği yapması ve cihat sahasının tüm Filistin topraklarına yayılmasıdır.
Herkes bu kutsal savaşta Filistin milletine yardım etmelidir. Herkes Filistinli mücahidin elini doldurmalı ve onun sırtını güçlendirmelidir. Biz iftiharla tüm gücümüzle elimizden geleni yapacağız.


Bir gün biz Filistinli mücahidin din, gayret ve cesaretinin olduğunu belirledik ve onun tek sorununun elinde silah olmayışı olduğunun farkına vardır. Allah’ın hidayeti ve yardımı ile program yaptık ve neticesi bugün Filistin’de güç dengelerinin değişmesi oldu. Bugün artık Gazze Siyonist düşmanın askeri saldırısı karşısında durabiliyor ve zafere ulaşıyor.
Bu denge değişimi işgal altındaki topraklar diye adlandırılan bölgede Filistin meselesini nihai adımlara yaklaştırmayı başaracaktır. Bu konuda Filistin yönetiminin büyük görevi vardır.


Vahşi düşmanla ancak iktidar ve güç ile konuşulabilir


Vahşi düşmanla ancak iktidar ve güç ile konuşulabilir ve cesur ve direnişçi Filistin halkında elhamdulillah bu gücün altyapısı mevcuttur. Filistinli gençler bugün kendi kerametlerini savunmaya susamışlardır. Hamas ve İslami cihat Filistin’de ve Hizbullah Lübnan’da herkese hücceti tamamlamışlardır. Dünya unutmamıştır ve unutmayacaktır da hani bir gün Siyonist ordu Lübnan sınırlarını kırmış ve Beyrut’a kadar gelmişti ve Ariel Şaron isimli cani Sabra ve Şatila’yı kana boğmuştu. Yine unutmamıştır ve unutmayacaktır da hani aynı ordu Hizbullah’ın yok edici darbeleri altında ağır kayıplar vererek ve yenilgiyi kabullenerek Lübnan sınırlarından geri çekildi ve ateşkes için yalvarmaya başladı. Eli dolu olmak ve güç konumu bu demektir. Şimdi bırakın da filan Avrupa devleti Sadam rejimine kimyasal silah sattığı için utanması gerekirken, başı dik mücahit Hizbullah’ı kanunsuz ilan etsin. Kanunsuz gerçekte Amerika gibi bir rejimdir ki Daeş’i ortaya çıkardı ve yine İran’ın Bane şehrinde ve Irak’ın Helepçe şehrinde onun kimyasal silahı ile binlerce insanın ölümüne neden olan Avrupalı devlet gibisidir.


7.Son söz şudur ki Filistin Filistinlilerindir ve onların iradesi ile yönetilmelidir. Takriben yürmi yıl önce sunduğumuz Filistinli tüm kavim ve dinlerin katılımıyla yapılacak referandum planı Filistinin bugünkü ve yarınki sorunlarını çözecek tek çözüm yoludur. Bu plan, batılıların seslendirip durduğu Yahudi karşıtlığı iddiasını tamammen temelden sarsıyor. Bu planda Filistinli Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar aynı safta bir referanduma katılarak Filistin’in siyasi sistemini belirliyor. Kesinlikle gitmesi gereken Siyonist nizamdır ve Siyonizmin kendisi Yahudilikte çıkarılmış bir bidattır ve tamamen onun dışındadır.


Son olarak Kudüs şehidi, Şeyh Ahmet Yasin, Fethi Şıkaki ve Seyyit Abbas Musavi’den İslamın büyük komutanı ve direnişin unutulmaz siması Şehit Kasım Süleymani ve Iraklı büyük mücahit Şehit Ebu Mehdi el-Mühendis ve diğer Kudüs şehitlerini saygıyla anıyor ve izzet ile cihat yolunu bizlere açan İmam Humeyni’nin ruhuna selam gönderiyorum. Yine bu yolda yıllarca çaba sarf etmiş mücahit kardeşim merhum Hüseyin Şeyhü’l-İslam’a ilahi rahmeti istiyorum.


Konuşmamın sonunda tüm izleyici ve dinleyicilerden isteğim, bu yıl Kasım Süleymani’nin olmadığı ilk Kudüs Günüdür, onun ruhunun şad olması için bir Fatiha ve Tevhit suresini okuyalım.