AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ABNA24
Pazartesi

27 Aralık 2021

05:07:16
1212767

Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın (s.a) Şehadet Yıldönümü Günleri Münasebetiyle Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayının Bildirisi

Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın (s.a) şehadet yıldönümü günleri münasebetiyle Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı bildiri yayınladı.

Ahlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA – Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın (s.a) şehadet yıldönümü günleri münasebetiyle Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı bildiri yayınladı ve bu bildiride önemli noktalara değindi.

Bildirinin tam metni şöyledir:

Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla

“Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”

“Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın.” vahdet çağrısı ışığı mesajında “De ki: "Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah'a ibadet edelim. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâh edinmesin." Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahit olun, biz müslümanlarız."

buyruğuyla İslam toplumuna güç kazandırmak ve hatta ilahi din müntesipleri arasında maksimum çekiciliği oluşturmak için kalplerin birleştirilmesi hedefinde olan İslam dini, gönülleri okşayıcı doğuşunun başında tek vücut olan bu toplumun parçalanıp içerden dağılması için her fert ve fırkayı damgalayan ve her bölüm ve farklılığa unvan bahşeden dış düşmanların ve kasıtlı ve hedefli veya cahil ve gafil iç düşmanların sürekli desiseleriyle karşılaşmıştır.

Muasır asırda da İslam, inatçı düşmanlar ve bizim aramızda ki onların ajanlarının sonuçsuz çabalarından ve dostların cehaletinden kaynaklanan bu felç edici dertten masun kalmamıştır. İslami büyük inkılabın ışığında dünyanın her yerindeki İslam ümmetinin nurlu uyanışının gerçekleştiği şimdilerde İslam ümmetinin yeniden kendini bulması, yeni bir hayat kazanması ve azılı düşmanların askeri, kültürel ve iktisadi saldırıları karşısında tek bir yumruk olması için yeni bir fırsat doğmuştur. Ne var ki binlerce esefle söylemeliyiz ki yine, her an ve her defasında acizlerin açık ve gizli muhalefet ve düşmanlıkları yanında dinin köklü ve vahdet yaratıcı ilkelerini bırakarak tefrika oluşturan konuların gündeme getirilmesiyle güya kendilerince dini savunma hedefiyle dinin ilkelerini hedef alan cahil ve çoğu zaman ruhaniyet kisvesindeki akılsızlar tarafından desise ve vesveselerle karşılaşan İslam’ı müşahede ediyoruz. Bir gün kelam ve tarih ve başka bir gün ciddi anlamda rol ifa etmeyen füru konularını gündeme getirmekle zarar verirler ve bugün film yapma ve medya organlarından yardım almakla basit ve çocuksa şüpheleri konu ederek suyu bulandırıp ihtilaf fitnesi alanını hazırlıyor ve daha üzücü olanı bu girişimleri bazen apaçık din düşmanlarının yardımıyla ve düşmanın evinde yapıyorlar.

Ancak her iki fırkanın manevi azametine vakıf olup kabul ettiği Hz. Peygamber’in (s.a.a) canının parçası saygı değer hanım Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın (a.s) mazlumane şehadetinin yıldönümü günlerinde olduğumuz şu günlerde çeşitli yerlerde yine bu fitnecilik türlerinin etkilerine şahit olmaktayız.

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı İslam dininin ilke ve kaynaklarının korunması ve dinin öğretilerinin muhafaza edilmesine tekitle bir baştan bir başa İslam toplumu ve hatta beşeri camianın Nebevi Ehlibeyt’in (a.s) kurtarıcı derslerinden olabildiğince yararlanılması zorunluluğunun dikkate alınmasıyla saygın İslam ümmeti, Ehlibeyt’in azametli (a.s) tabileri ve Peygamber Ekrem (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) muhlis Şialarının dikkatini ve keza özellikle bölgesel ve ülkesel fert ve toplulukların tamamının teveccühünü aşağıda zikredilen noktalara celp ediyoruz:

Bir kez daha İslam ümmetinin vahdetine şiddetle tekit edilir. Rahmetli İmam Humeyni’nin (r.a) tabiriyle “Başarının sırrı vahdettir.” Geçmişte olduğu gibi günümüzde de bilinmesi gerekir ki tefrika, ayrılık ve İslam ümmetinin parçalanması için alt yapının oluşturulması hangi sebeple, hangi kasıtla, hangi tedbirsizlikle, hangi cehaletle olursa olsun kesinlikle düşmanın safında, din muhalifleriyle aynı doğrultuda ve dini ve inkılabi değerlerle savaşılmasıdır.

“De ki: Sizden, tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim, ancak yakınlarıma sevgidir.” ayeti şerifi esasınca Peygamber Ekrem (s.a.a) ve onun tertemiz Ehlibeyt’i (a.s) sevgisi ve asırların tamamında bu saygın kimselerin manevi ve ilmi konumu İslam camiasının ezici bir çoğunluğunun dikkat konusu olmuştur. Yolunu şaşırmış ve günümüzün İngiliz ve Siyonizm’in fitneciliğine dayanarak İslam âleminde fitne ateşi yakan sapıtmış cahil ifrati Vehhabi ve Selefiler dışında Ehlisünnet ve Şialardan Ehlibeyt’in (a.s) muhabbetini kalbinde taşımayan ve kalpleri Peygamber Ekrem (s.a.a) ve onun Ehlibeyt’iyle (a.s) atmayan kimse yoktur. Peygamber Ekrem’in (s.a.a) vefatının ilk günlerinden itibaren Masum İmamların (a.s) yol göstericiliği ve Müslümanların genelinin onlara teveccühü bu gerçeğin apaçık göstergesidir. İslam ümmetinin bu çok önemli noktayı amellerinin ölçüsü kararlaştırması ve Ehlibeyt’in (a.s) sevgisi ekseninde kalpleri yakınlaştırarak sahayı düşmanlara daraltması son derece yakışır bir iştir.

Bir taraftan ifratçılık, denge sınırlarından uzaklaşmak ve hangi fert ve gruptan olursa olsun dini ve mezhebi kutsallara saygısızlık etmek matlup olmayan ilmi bir davranış olup dini değerlerle çelişir ve din ve toplum büyüklerimizin tavsiyelerinin karşısında yer alır. Müftü ve din mercilerini de kapsamak üzere “dini ve mezhebi kutsallara saygısızlık edilmesi”ni şiddetle kınayıp reddetme sorumluluğuyla mükellef olan ki hepimizin omuzlarında ağırlık etmektedir, İslam dünyasının gerçek rehberleri, İslami grup ve akımların tamamını basiretli müdüriyet ve münasip davranışlara yönlendirerek kontrol ve idare edecektir. Tekit edilmektedir ki ifrat ve saygısızlık etkisiyle İslam ümmeti arasında oluşabilecek en küçük ayrılık ve cahilane ve hatta kasıtlı çok sesli medya organlarının komplosu etkisiyle bu doğrultuda dökülecek bir damla kana bu hareketlerin emredicileri, faktörleri ve kiralık ajanları ortaktır ve hiç şüphesiz İslam dünyası hakları komisyonları aracılıyla haklar talep konusu olacaktır.

İslam ümmetinin dikkatini şu önemli noktaya çekmekte kesin inancımız vardır: İslam düşmanları her ne kadar tarih boyunca defalarca İslam ve Müslümanların azameti karşısında yenilgiye uğrasalar ve son asırlarda İslam inkılabının başarıya ulaşması ve dünyanın en uzak noktalarında mucize vari gelişimi karşısında kendilerinin sönmeye yüz tuttuğunu itiraf etseler de hiçbir zaman şeytani desiselerden ve tefrikalardan el çekmemiş ve bu doğrultuda sessiz sedasız oturmamışlardır. Düşmanların IŞİD gibi tefrikalar oluşturması onların rüsvalıklarının başlangıcıdır ve çok geçmeden bizzat onların dilinden İngiliz, Amerika ve Siyonist Şia ve Sünnilik türlerini ortaya çıkardıkları ve medya, sanal ortam, filim yapımları vb. gibi programları için milyarlarca dolar harcadıkları itiraflarını işiteceğiz ki nitekim bu birkaç yıl içinde askeri programları için milyarlarca dolar harcadıklarını itiraf etmişlerdir. İslam ümmeti büyüklerinin söyledikleri gibi İngiliz Şia’sı, Amerikan Sünni’si ve Batı ve Arap fitneleri tarafından ortaya çıkartılan İslami görünümlü her türlü programlar İslam’a zarar vermekten başka bir şey değildir ve tek çözüm yolu bunlarla mukabele etmektir.

Gerçek İslamcıların dünyadaki ardışık zaferlerini, uluslararası arenada aktif diplomasiyi, İslam toplumlarının dünyanın siyasi, bilimsel ve kültürel işlerinde ilerleyişini; dünyanın siyasi, bilimsel ve kültürel işlerinde İslam toplumunun gelişimini, Ehlibeyt (a.s) hariminin savunucularının siyasi ve güvenlik kudretinin en tepe noktaya ulaştığını ve her gün artarak en son bilimsel veriler ve askeri teknolojilere ulaşmak suretiyle savaş birlikleri ve beşer hakları karşıtı itilafları arasında saf Muhammedi İslam'ın müntesiplerinin yer alıp güçlü cevaplarını görmeleri dışında yıllar önce İslam düşmanlarının bu zaman sürecini seçmelerinin bir sebebi yoktur.

Son olarak gerçek İslamcıların, acil bir küresel ihtiyaç olarak tüm Müslümanların birliği ve tüm insanlığın empati ve ortak dili dışında bir adım atmadıkları ve atmayacakları hatırlatılır. Bu doğrultuda birleştirici, insani, barışçıl ve adalet odaklı hareket ve akılcılığa dayalı eylemleri, onların doğruluğunun tanığı ve iddialarının şahididir.

“Kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır.”

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı
Aralık 2021

...........................
167