AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Salı

26 Temmuz 2022

06:23:00
1305619

“Yönetim Ahlakı” Oturumları Başladı / Ayetullah Ramazani: Kendini Islah Etmeksizin Toplumsal Hareketin İçine Giren Kimse Tehlikelidir

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayında “Yönetim Ahlakı” başlığı altında ahlak dersleri başladı ve her ay bir kez düzenlenmesi kararlaştırıldı.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Kurultay toplantı salonunda uluslararası bu kuruluşun müdür ve personellerinin katılımı ve Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Genel Sekreterinin konuşmasıyla “Yönetim Ahlakı” başlığı altında ahlaki ders oturumları başladı.

Ayetullah Rıza Ramazani bu oturumda şunları dile getirdi: Ahlakın çeşitli alanları vardır ve bu alanlar bir şekilde insanın yaşam konumlarının tamamını kapsar. Ahlak, insanoğlunun sahip olduğu çeşitli etkileşimler nedeniyle bireysel, aile, sosyal alanlarda ve farklı şekillerde genişler. İnsan, bireysel alanda ve ailede ahlakı gözetmek zorundadır. Ne var ki konumuzla ilgili olan, sosyal ve idari ahlaktır.

Toplumsal ve idari ahlak konularına dikkat edilmezse insan çalışma kanalında sorunlarla karşılaşacak ve toplu faaliyetlerdeki hatalar toplu zararlara yol açacaktır. Peygamber Ekrem’den (s.a.a) nakledilen bir rivayette insanın liyakati namaz, oruç ve infakla değil, aksine doğruluk ve emanet ehli olmasıyla insanın liyakati tanınır. Keza İmam Rıza’dan (a.s) gelen bir rivayette insanın aklı on özellik olmaksızın kemale ermez; insanlar ondan emandadır, büyük işini küçük gösterir, başkalarının küçük işini büyük gösterir… ve en önemli özellik olan onuncu özellik insanın kendini başkasından daha üstün görmemesidir. Bu özelliklerde namaz ve oruç zikredilmemiş, ama bunların etkileri hatırlatılmıştır. Namaz ve orucun insanı yetiştirmesi ve güçlendirmesi gerekir.

Büyüklenmek idari atmosferde son derece tehlikelidir. Büyüklenen insanın batını o kadar kokuşmuştur ki cehennem vay benim halime! şeklinde dile gelir. İdari bir birimin başkanı büyüklenirse bunun çirkin yansımaları vardır ve idari atmosferi de etkisi altına alır. Beni Ümeyye ve Beni Abbas halifeleri asrının toplumuyla Nebevi asrı toplumunun arasındaki mesafe oldukça fazladır ve hükümdarlar büyüklenirlerse halk da bu yolu sürdüreceklerdir.

Bazen iş atmosferinde ifrat ve tefrit görmekteyiz, örneğin iş ortamında bir personel işini yapması gerekirken tespihi eline alıp zikir söylemektedir! Veya ezan vaktinde müracaat edenlerin işini askıya alıp cemaat namazına gitmektedir! Bu gibi kimselerin dini öğretilere nispetle dakik anlayışları yoktur. Veya bazen söylemle eylemin örtüşmemesi başkalarının nefretine sebep olur ki bu idari atmosferde son derece tehlikelidir. Davranışsal çelişki tehdittir, ama söylemle eylem uyuşması etkili bir fırsat olabilir.

Tahammül, muhalif görüşe tahammül etmenin alt yapısını hazırlar. Tahammül olmazsa idari ve toplumsal işlerde istenilen hedefe ulaşamayız. İmam Humeyni’ye (r.a) falan kimse sana muhaliftir, bu şahıstan falan idari birimde yararlanalım mı yararlanmayalım mı? diye sorduklarında İmam (r.a) şöyle buyurdu: Sanki biz dinin usullerinden miyiz? Dolayısıyla idari atmosferde muhalif görüşe tahammül etmeli ve bu kimseleri kendimizden uzaklaştırmamalıyız.

“Musa: Rabbim! dedi, yüreğime genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin düğümünü çöz.” Ayetlerinin tefsirine değinen Ayetullah Rıza Ramazani sözlerini şöyle sürdürdü: Bu ayetlerde Hz. Musa (a.s) Allah Teâlâ’dan yürek genişliği istemektedir. Yürek genişliği işe hâkim olmak ve iş üzerinde olmak anlamındadır. İşi kolaylaştırmak yani veriler kâmil olmazsa işe musallat olmamak anlamındadır. İnsan açıklamasında müphem olmamalı ve başkalarına sözünü iletebilmelidir. Beyanın anlaşılır olması gerekir. İmam Humeyni’nin (r.a) konuşmaları ve sözleri yaklaşık Kur’an ayetlerinin tercümesi ve açıklanmasıydı; çok anlaşılır şekilde konuşuyor ve herkes onu anlıyordu.

Kolektif iş yapan kişinin işi kabullenmesi ve yaptığı işe inanması gerekir. Kişi yaptığı işe inanmazsa, iş zarar görür ve hiçbir etkisi olmaz. İdari işlerde insanın bir taahhüdü olmalıdır. Bir doktor veya pilot için taahhüt, geceleri dua etmek anlamına gelmez; daha ziyade doktorun işini hakkıyla yapması ve eksik bırakmaması ve pilotun yorgun veya dikkatsiz işine başlamaması anlamına gelir. Başka bir deyişle, her işte bağlılığın kendi tanımı vardır.

Çalışma grubunda yer alan bireyler, gözlemlemek zorunda oldukları bireyin ahlaki özelliklerinin yanı sıra diğer hususları da göz önünde bulundurmalıdır. Lüm’e kitabında Şehid-i Evvel, hâkimin sıfatlarından bahsettikten sonra şöyle der: Bir hâkimin görevlerini yerine getirebilmesi için müçtehidin vasıflarının yanında başka vasıflara da sahip olması gerekir.

Peygamber Ekrem (s.a.a) Zübeyr'i kılıç ustası olarak tanımlamış, ancak daha sonraki dönemlerde aynı kişi değişmiştir. Tarihte Talha ve Zübeyr gibi birçok hizmette bulunmuş ama sonu iyi gitmemiş birçok insan vardır. Öte yandan Hür gibi imtihan edilen ve sonunda İmam Hüseyin’in (a.s) ordusuna katılan şahıslar da vardır. İdari birimlere fertler pak olarak işe başlar, ancak daha sonra bu paklık etkilenir. Nedeni maddi meseleler ve iktidar sevgisidir. Rivayetlerde insanın en son imtihan edileceği şey makam sevgisi olarak zikredilmiştir. Bir gün bir hükümdar adaletle hareket ederse, mükâfatının bin yıllık abidin ibadetinden daha yüksek olduğu “Mirsadu’l-İbad” kitabında bildirilmektedir.

İnsanın kendini ıslah etmeksizin topluma girmesi tehlikelidir. Unvan, mesuliyet ve para insanın bakışının değişmesine sebep olabilir. İlk başta pak olan kimseler daha sonra hıyanet ehli oldular ve kendilerini kontrol edemediler. İnsan ahlakını değiştirme olasılığı üzerine üç bakış açısı ileri sürülmüştür. Bazıları ahlakın değiştirilemeyeceğine inanmıştır. Bunun nedeni, beden ve ruhun ilişkili olmasıdır. Bedenin doğası değiştirilemez, dolayısıyla ruh da değiştirilemez. İnsan nasihati işitir, ama birkaç saat sonra unutur ve aslına döner. Bunun cevabı ruhun bedenden farklı olduğudur. İnsanın farklı alanları, özellikleri ve eğilimleri vardır ve bunların hepsi aynı kabul edilmemelidir.

İkinci görüş, merhum Molla Mehdi Neraki’nin görüşüdür. Ona göre ahlakın çoğu değiştirilebilir, ancak bazı mizaçlar değiştirilemez. Üçüncü görüşe göre ahlak değiştirilebilir ve peygamberler ahlakı değiştirmek için gelmişlerdir. 23 yıl boyunca Peygamber Ekrem’in (s.a.a) yetiştirip eğittiği birçok insanın ahlakı değişti. Temel olarak, eğer ahlak değiştirilemezse, ceza kanunları, cennet ve cehennemin varlığı boşuna olurdu. Cennet ve cehennem, kendi özgür iradeleriyle en iyi yolu seçen özgür insanlar içindir. Peygamber Ekrem (s.a.a) insanları öyle bir şekilde yetiştirdi ki insanın ruh ve doğası değişti.

Hatırlatılmasında yarar vardır ki Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayında “Yönetim Ahlakı” başlıklı ahlak dersleri başlamıştır ve her ay bu dersler düzenlenecektir.