AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Pazartesi

3 Ekim 2022

10:17:00
1318247

İslamofobi İle Mücadelede Medyanın Rolü

Müslüman kadın ve Fransız belgesel yapımcısı Christine Zehra Guillaume, İslamofobi ile mücadelede medya ve medya mensuplarının rolüne vurgu yaparak şöyle dedi: Yarının dünyası görüntü dünyası ve anın dünyasıdır.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı ABNA - Müslüman kadın ve Fransız belgesel yapımcısı Christine Zehra Guillaume, İslamofobi ile mücadelede medya ve medya mensuplarının rolüne vurgu yaparak şöyle dedi: Yarının dünyası görüntü dünyası ve anın dünyasıdır.

“Christine Zehra Guillaume”, 32 yaşında İslam ile tanışıp Müslüman olan Fransız bir belgesel yapımcısıdır.

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayının yedinci kurul oturumunda İran İslam Cumhuriyeti’ne giden Christine Zehra Guillaume, İslam diniyle nasıl tanıştığını konusunda şunları dile getirdi: Sosyal hizmet uzmanı olarak 15 yıl çalıştıktan sonra Fransız toplumunda kadınların sorunlarına aşina oldum. Boşanma, yalnızlık ve alkol bağımlısı kocaları tarafından dövülme gibi sorunlar vardı. Her ne kadar bu vakalar yaygın olmasa da mevcuttu.

Bir süre sonra yoğun hayat nedeniyle aktiviteme devam edemedim. Ama zamanla, hayatımda bir değişiklik yapmam gerektiğini anladım. Depresyonuma neyin sebep olduğunu bilmiyordum ama Fransız toplumunun koşulları beni rahatsız ediyordu.

Bir süre sonra üniversiteye girdim ve çalışmalarıma dilbilim ve sosyoloji alanlarında devam ettim ve bu alanlarda doktora yapma imkânı buldum. Üniversitedeki çalışmalarım sırasında bir grup devrimci İranlı öğrenciyle tanıştım. Her gün üniversitenin önünde kitap ödünç verirlerdi. Bu öğrencilerle ilgilenmeye başladım ve onlardan kitap alıp okuduktan sonra geri veriyor ve yeni kitaplar alıyordum. Bu kitaplar İslam Devrimi, İmam Humeyni ve konuşmaları, Allame Tabatabai, Şehit Mutahhari ve tesettür gibi konularla ilgiliydi.

İran’a Yolculuk

Bu kitapları okuyarak yavaş yavaş İslam’ı tanıdım ve İran’a ilgi duymaya başladım ve bu ülkeye seyahat etmeye karar verdim. O zamanlar devrim nedeniyle İran’a iyi bir bakış açısı yoktu ve herkes bana neden İran'a gitmek istediğimi soruyordu. Derken İran’a bir geziye gittim ve geri döndüm ve eğitimime devam ettim. Bu süre içinde İslam ile tanıştım ve 32 yaşında Müslüman oldum.

Üç yıl boyunca Belçika’da İran büyükelçisinin sekreteri olarak çalıştım ve büyükelçi bana çok yardımcı oldu, çünkü sekreter olarak çalışabiliyordum ve devrim, Siyonizm ve uluslararası politika hakkında düşünmeye vaktim oluyordu.

Bu süre zarfında İranlı bir öğrenciyle evlendim ve birlikte İran’a gittik ve orada üç yıl kaldık. Bu süre zarfında “Peyami İslam” adlı aylık bir derginin Fransızca bölümünde üniversite profesörü ve muhabir olarak çalıştım.

Maalesef 3 yıl sonra ailevi sorunlar nedeniyle Fransa’ya dönmek zorunda kaldım ve bu süre zarfında sadece İran televizyonunun Seher kanalında faaliyet gösterdim. Günlük Fransızca bir rapor hazırlayıp radyo ve televizyona gönderiyordum.

10 yıllık faaliyetten sonra Radyo ve Televizyonun bütçesi olmadığı ve maaşımı ödeyemediği için işimi kaybettim ve başka bir iş bulmak zorunda kaldım. Bir hastanenin psikiyatri bölümünde tekrar sosyal hizmet uzmanı olarak çalışmaya başladım.

Başörtüsü Nedeniyle İhraç

O zamanlar Müslüman hastaların çok olduğu bir yerde çalışmaya başladım. Bir şey söylemeden Müslüman olduğumu tesettürümden biliyorlardı. Bir süre sonra bu haber o grubun müdürüne ulaştı ve iki yıl sonra memur olmam gerekirken beni işten attılar ve tekrar işsiz kaldım.

Eserler

Bu seçkin Fransız hanımın eserleri şunlardan ibarettir: Aşura konusunda film yapımı, İranlı muasır ressam Şarıl Hüseyin Zinde Rudi konusunda belgesel filim, Cami Cem Kanalıyla ortak işbirliğiyle Fransa’da ikamet eden İranlılar konusunda program, Mustafa Dalayi’nin ortak işbirliğiyle Avrupa’da Müslüman ve Müslüman kadınlar konusunda birkaç program, Hemayun Fer’in ortak işbirliğiyle Fransa Şiaları konusunda filim, İran’ın tanıtımı ve bir fuarın oluşturulması için encümenliğin tesisi, müzik sınıfı, Farsça ve Arapça öğretim sınıfı, hattatlık sınıfı, Kasım Süleymani konusunda filim yapımı ve İran’da Ehlisünnetin varlığı konusunda filim yapımı.

Adalet ve Zulümle Savaşım Benim İçin İslam’ın Cazibesiydi

Kiliseye pek gitmeyen bir Hristiyan’dım ve siyaset bana çekici gelmiyordu, ama beni İslam’a ve Şii mezhebine çeken şey, İmam Humeyni’nin (r.a) konuşmalarındaki adalet ve zulme karşı mücadeleydi.

Sarı yelekliler hareketi, laik hükümet ve feminizm, dini değerleri toplumdan sildiği için Fransız halkının bu ülkeye Hristiyan ve dini değerleri yeniden kazandırmak istediğini gösteriyor. Çünkü laik hükümet ve feminizm toplumdan dini değerleri silmiştir. Çok paraları var ve çok reklam yapıyorlar, bu yüzden çok iyi çalışmak zorundayız.

İslamofobi İle Mücadelede Medyanın Rolü

Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Üyesi Christine Zehra Guillaume Avrupa’da islamofobi ile mücadele konusunda şu açıklamalara yer veriyor: Bence medya çok önemli, çünkü bir tür mücadele ve direniş olarak görülüyor ve bizler büyük işler yapabilir ve İmam Hüseyin (a.s.), Erbain, İmam Ali (a.s) ve Ehlibeyt (a.s) hakkında Fransız Batılılarına ve Avrupa halkına birçok bilgi verebiliriz. Onların bunlarla ilgili bilgileri yok ya da varsa, bunun hakkında konuşmak istemiyorlar. Bu nedenle resim ve müzik kullanarak onları bu konulara alıştırmak için daha çok çalışmalıyız.

Rap gibi pek ilgi duymadığımız müziklerin gençler üzerinde etkisi çok fazla. Neden bizde gençlerin seveceği bir müzik türü yok? Gençlere hitap eden sanatlar bulmalıyız.

Eğitim Öğrencilerin Dine Yaklaşımlarında Önemli Bir Faktördür

Fransa’da eğitimin etkisi çok fazla ve eğitim bakanı farklı grupların kendi doktrinlerini tanıtmalarına ve öğrencileri dinden uzaklaştırmalarına izin vermeye çalışıyor, ama Fransız halkı çocukları sağlıklı kalsın diye bu doktrinlere karşı savaşmak istiyor. Dolayısıyla çocuklarını cinsel eğitimin uygunsuz etkilerinden uzak tutmak isteyen ebeveynler için tek bir çözüm kalıyor, o da çocuklarını okula göndermemek.

“Frida Belgol”dan 2014’ten beri “Okula Gitmeme Günleri” kampanyasını kuran marjinal bir karakter olarak bahseden bu Fransız belgesel yapımcısı, bu konu hakkında şunlara yer verdi: Bu kampanyanın amacı, okulda cinsel konuları öğretme teorisinin uygulanmasını protesto etmektir. Bu sosyal aktivist, birçok suçlamayla yanlış bir şekilde hedef alındı, ancak her durumda, bu durumda tehlike alarmı verdi.

Çocukları Evde Eğitmek, Onları Ahlaki Zararlardan Korumanın Tek Yoludur

Amerika’dan gelen ve Talmud gibi bazı dini kitaplara dayanan okullarda cinsel konuların öğretilmesine ilişkin tüm teoriler, ebeveynlere tek bir yol bırakıyor ve bu, çocuklarını okula göndermemek ve evde eğitmek. Bu Fransız Müslüman Hanım şöyle devam etti: Evde çocukları eğitmek anne babalardan çok çaba gerektirir. Çünkü bu eğitimler zaten okul eğitimi ile paralel olmalıdır. Bu, ebeveynler için bir olasılıktır, ancak son zamanlarda hükümet ebeveynler için evde eğitim olasılığını azaltmıştır. Çünkü geçmişte velilerin çocuklarına evde eğitim verdiklerini açıklamaları yeterliyken, şimdi hükümet velilerin evde eğitim taleplerini Milli Eğitim Bakanlığı’na bildirmelerini gerektiren bir yasa çıkardı ve hükümet kabul ederse, bunu yapabilirler.

Bu nedenle devlet, çocukları okulda eğitme konusundaki gücünü korumaya çalışmaktadır. Hatta bazı eğitim bakanları bile çocukların kendilerine ait olduğunu ilan etti. Aşılama ve cinsellik eğitimi gibi okuldaki eğitim, Dünya Sağlık Örgütü veya UNESCO gibi uluslararası kurumlarla bağlantılı olduğunda, ebeveynler durum üzerindeki kontrolünü giderek daha fazla kaybediyor. Bu nedenle ailede babanın gücü azalmış ve bir şekilde onun yerini annelerin rolü almıştır ki bu da elbette baba rolünü gerektiği gibi ifa edememesine sebep olmuştur. Dolayısıyla okulda babaların ve öğretmenlerin rolü azalmıştır.

Geçmişte Terbiye Bakanları olan Milli Eğitim Bakanları, bir gün devlete hizmet edecek çocuklara hükmetme eğilimindedir. Çocuklar gün geçtikçe öğretmenlerine karşı itaatsiz oluyorlar. Yetkisi olmayan öğretmenler ve bazıları teslimiyet işareti olarak el kaldırdı. Şu anda, Fransız okullarında birçok boş yer var. Derslerini yönetemedikleri ve derslerine tahammülü olmadığı için görevden ayrılan öğretmenler var.

Öğrencilerden belirli sayıda yazarın kitaplarına göre not vermeleri istendi. Bu nedenle, böyle bir eğilimle başa çıkmak için çocuklarımızı daha bağımsız yetiştirmeli ve onlara toplumda bu tür zorluklarla yüzleşmeyi öğretmeliyiz.

Müslüman gazetecilerin rolü, belgesel yapımcılarının rolü ve hatta senaristlerin rolü çok önemlidir, çünkü yarının dünyası görüntülerin ve anın dünyasıdır.

.....................................
167