Çin cumhurbaşkanı Xi Jin Ping, ülkesine düşman pozisyonunda olan Batılı hükümetleri, Çin'de kandırılan protestocuların destekçisi olarak değerlendirdi ve protestocularla diyalog kapılarının açık olduğuna değinerek, Batılı komplo ve isyanlara karşı durulması gerektiğine vurgu yaptı.
Çin üç yıl önce Kovid-19'un ilk belirtilerinin görüldüğü dönemde, uyguladığı karantina ve kontrol politikasıyla bu salgında etkin önleyici ve tedavi edici tedbirler almayı başardı ve bu ülkenin nüfusuna oranla ölü sayısı diğer ülkelere, özellikle batı ülkelerine göre çok daha az bir rakama ulaştı. İşte bu faktör yüzden Küresel Covid-19 salgını nedeniyle bu ülkenin ekonomik çarkının ve kalkınmasının yavaşlamasına rağmen batılı ülkelerden daha iyi bir ilerleme sağlanmış oldu.Öyle ki Çin cumhurbaşkanı bile bu sonucu defalarca övdü ve bunu bir ulusal gurur kaynağı ve batılı yönetim biçimlerine karşı bir zafer olarak gördü.
Şimdi, Çin’in batısında korona hastalığının yeniden ortaya çıkması ve geçmişteki önleyici ve karantina politikalarının uygulanmasıyla, sokak isyanları şeklinde ortaya çıkan toplumsal protestolar için bahaneler oluşmaya başladı.
Harvard Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan "Tony Saich", Çin'in yapısı gereği bu ülkede örgütlü ve etkili bir muhalefet oluşturmanın zor olduğunu söyledi. Ancak Amerika liderliğindeki Batı'nın adetlerini bilen Çin Cumhurbaşkanı, Çin'deki isyancı kesimin Batı tarafından kandırıldığını açıkladı. Rakiplerin hareketleri hakkında hükümetin gizli bilgilerinin dışında bile, Batı’nın rakip güçlerin ilerlemesini engellemek veya bu güçlerin etkileşim şeklini değiştirme gibi davranışsal geçmişinin bilinmesi, onun bu tür rahatsızlıkların oluşmasında suçlamaların ilk zanlısı olarak görüldüğüne neden oluyor.
Rekabetçi denklemlerin gerisinde kalmak amacıyla içeride baskı stratejisi ve rakibi iç olaylara meşgul etmek, hedef ülkelerde huzursuzluk oluşturmak için batılıların aşina olduğu yöntemlerden biridir. Özellikle son yıllarda, rakip ülkelerdeki protestoların şiddetle isyana dönüşmesi deneyimi, başta ABD olmak üzere Batılıların gündeminde olmuştur. Çünkü bu şekilde hükümetleri bir yandan iç durumla meşgul ederken bir yandan da insan hakları kurumlarını etkileyerek yurt dışında ve uluslararası forumlarda bu ülkeler üzerinde baskı oluşturmaya çalışıyorlar ve tüm bu eylemler, Batı'nın siyasi oyun pazelinin parçaları olarak görülüyor.
Farklı sınıfları birbirine paralel hale getirerek kaos çıkarmak, Batılıların rakipleri karşısında zor durumda kaldıklarında alışıldık politikalarından biridir. Şimdi, Xi Jinping’in Çin Cumhurbaşkanı olarak yeniden seçilmesinin ardından, ülkesinin hedeflerini ilerletmede ekonomik politikalarının olumlu sonuçlarının ortaya çıkması, "Bir kuşak bir yol" girişiminin ilerlemesi, ayrıca Tayvan savaşının tuzağına düşmemek ve küresel gücün geometrisindeki dönüşüm, şiddet paralelinde toplumun sınıfları vasıtasıyla Çin'de kaos çıkarma ihtiyacı Batılıların gündemine oturdu. ABD'nin Washington Post, New Yorker ve New York Times gazeteleri, geçtiğimiz hafta Çin'de yaşanan olayları bir hareket olarak adlandırmaya çalıştı ve yerel kurumların korona karantinasına ilişkin politikalarına yönelik yerel protestoları hükümete ve Çin Cumhurbaşkanı'na karşı siyasi bir hareket olarak yorumladı. Amerika'daki bu yayın kuruluşları, Çinli işçiler, öğrenciler, köylüler ve siyasi eleştirmenler arasında paralel hoşnutsuzluğu gündem haline getirdiler. Ancak Sidney Üniversitesi Çin Çalışmaları Merkezi direktörü David Goodman, Çin'deki son protestolar cesur ve şiddetli olsa da, bu aşamada bunun ulusal ve kapsayıcı bir hareket olduğuna dair hiçbir kanıt olmadığını söyledi.
342/