AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Parstoday
Pazartesi

12 Aralık 2022

15:33:57
1330326

Dünya İnsan Hakları Günü ve batının ikili yaklaşımı

10 Aralık, Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası İnsan Hakları Günü olarak belirlenmiştir. İnsan hakları konusu Birleşmiş Milletler'de özel bir öneme sahiptir ve temel belgelerinden biri de 1948 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından onaylanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'dir.

Bu evrensel belgede ırk, renk, din, cinsiyet, dil, siyasi veya diğer görüşler, ulusal ve sosyal kökenler, ekonomik statüler veya insanları birbirinden ayıran herhangi bir şey gözetmeksizin her insanın vazgeçilmez hakları vurgulanmıştır. 

Bu bildirge, Birleşmiş Milletler'in tüm insanların haklarına ilişkin görüşünü açıklayan 30 madde içermektedir. Bu bildirgenin içeriği, herhangi bir ülkedeki tüm insanların yararlanması gereken temel medeni, kültürel, ekonomik, siyasi ve sosyal hakları belirlemiştir. Uluslararası İnsan Hakları Şartı, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve onun seçilmiş iki protokolünden oluşur. 1966 yılında Genel Kurul söz konusu iki sözleşmeyi onayladı. Uluslararası İnsan Hakları Beyannamesi'nin yeterli sayıda ülke tarafından onaylanmasıyla 1976'da uluslararası hukuk haline geldi. 

İnsan hakları kavramı küresel düzeyde ve uluslararası toplumda kabul görse de, başta Amerika olmak üzere Batı'nın yaklaşımlarına, tutumlarına ve eylemlerine bakıldığında, Batılıların bu temel kavramla ilgili kendilerine özgü ve sınırlı tanımları olduğu görülmektedir, başka bir ifade ile kendi ölçü ve kriterleriyle, başta Batı egemenliğine karşı çıkan ülkeler olmak üzere diğer ülkelerdeki insan hakları durumunu inceler ve bu konuda pozisyon alır. Dünyanın farklı yerlerinde ve farklı ülkelerde ve ayrıca dünya dinlerinde insan hakları konusunun farklı ve çeşitli boyutları varken, Batı'nın bu alanda kendi insan hakları tanımına göre başka ülkelerdei yargılaması yanlış bir davranıştır. ABD Kongresi'nin Müslüman ve Demokrat temsilcisi "İlhan Omar", Washington'un dünya çapında insan hakları ihlallerine ilişkin iddialarının çok "riyakarca olduğunu" belirtiyor. 

Bu arada, Batılılar özellikle de Amerika, kendilerini insan hakları durumunu incelemekten muaf görmekte ve bu nedenle Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi gibi insan hakları kurumlarının insan haklarına ilişkin raporlarını, açıklamalarını ve kararlarını dikkate almamaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri içindeki insan haklarının durumuna bakıldığında, özellikle beyaz olmayan insanlara yönelik ayrımcı muamelenin devam etmesi ve Amerikan polisinin onlara karşı aşırı şiddeti ve ayrıca Washington'un Amerika dışındaki askeri operasyonlarla kara sicili ve Vietnam, Afganistan, Irak ve Suriye gibi birçok ülkede yaşanan saldırılar ve savaş suçları ile hapishanelerin yaratılması ve insanlık dışı karşılaşmalar ve sanıklara yapılan işkenceler, Washington'ın insan hakları yanlısı boş ve temelsiz iddiasını göstermektedir. 

Avrupa ülkeleri gibi insan haklarını iddia eden diğer Batılı ülkelerde de bu alanda olumsuz bir durum söz konusudur. Fransa ve Almanya gibi bu ülkelerde, beyaz olmayanlara, göçmenlere ve sığınmacılara yönelik ayrımcılık ve şiddet, çoğunluğu göçmen ve sığınmacı olan Müslümanlara yönelik ayrımcılığın ve şiddetin yaygınlaşması, işçiler için sert ve uygunsuz koşullar, başta istihdam ve eğitim olmak üzere çeşitli alanlarda cinsiyet ve etnik ayrımcılık var. 

Ayrıca bu ülkelerin vatandaşlarının, özellikle de çocukların ve kadınların durumu hiç de iyi değil. UNICEF Fransa, bu ülkedeki çocukların hakları konusunda uyarılarda bulundu ve yoksulluk, eğitimden mahrum kalmak, ruh sağlığı sorunları ve şiddetle karşı karşıya kalan çocukların durumu hakkında "endişe verici" bir rapor yayınladı. Bu rapora göre Fransa'da her 5 çocuktan birden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor ve 42 bin çocuk evsiz. Özgürlük ve insan hakları iddiasında bulunan bu ülkede kadına yönelik şiddetin durumu da esef verici. Fransa İçişleri Bakanlığı'nın istatistiklerine göre 2021'de kocası tarafından öldürülen kadın sayısı %20 artarak 122'ye yükseldi. Bütün bu vakalar, diğer bir çok vaka ile birlikte, Batılıların sloganlarına rağmen, pratikte insan hakları, özellikle temel hak ve özgürlükler alanında yetersiz performans gösterdiklerini göstermektedir./


342/