Çin Ticaret Bakanlığı bu bağlamda yaptığı açıklamada, Pekin’in ciddi şekilde Çinli firmaların ABD’nin yaptırım listesine alınmasına karşı olduğuna temasla, Pekin yönetiminin ABD’nin bu girişimine yanıt için gereken tüm girişimleri, Çinli firma ve kuruluşların yasal hakları ve çıkarlarını korumak için devreye sokacağını vurguladı.
Çin Ticaret Bakanlığı ayrıca, Amerikalı tarafın, ulusal güvenlik kavramını, ihracat kontrolü ve diğer girişimlere endekslediğini kaydetti.
Çin yönetimi, ABD’nin devlet gücünü, Çinli firma ve diğer kuruluşları bastırmak için kullandığına inanıyor.
Kuşkusuz ABD yönetiminin son girişimi, Beyaz Saray yetkililerinin dar görüşlülüğünden kaynaklanıyor. Amerikan siyasetçiler, 2. Dünya Savaşından sonra her daim yaptırımı başkalarına karşı bir baskı aracı olarak kullanmıştır.
Esasında ABD yönetimi aynı araçla, birçok bölgesel ve küresel gücü kenara itmiş veya küresel ve bölgesel rekabetlerden çekilmesine sebebiyet vermiştir.
Son sıralarda 36 Çinli firmayı yaptırım listesine alan ABD bir kez daha yaptırımları hala başka ülkelere karşı bir araç olarak kullanmaya devam ettiğini ortaya koydu. Bilgisayar yongaları üreten Çinli firmalara yönelik bu yaptırım, sözkonusu firmaların ABD’nin yarı medya teknolojisine doğrudan veya dolaylı olarak yasal şekilde ulaşmasına engel olacak.
Bu durum, bahsi geçen Çinli firmaların üretim kapasitesine telafi edilemez darbe indirecektir. Bu karar ayrıca, Çin yönetiminin ABD ile pozitif ticaret dengesini kaybetmesine sebebiyet verebilir veya ticaret dengesinin ABD’nin lehine değişmesiyle sonuçlanabilir.
ABD’nin Çin ile ticaret dengesinin pozitif olmaması, senelerden beri Amerikalı siyasiler ve ekonomistleri rahatsız etmekte. Bu durum iki ülkenin ilişkilerinde gerilime yol açmıştır. Aslında Çin ekonomisi, Amerikan ekonomisinin kaybettiği iki önemli avantaja sahiptir.
Ucuz iş gücü ve ham madde, yabancı yatırımları Çin’de faaliyet yapmasına artan biçimde teşvik etmekte. Öyleki ABD’de ve diğer birçok ülkede çalışan ve etkin sayılan firma, kendi fabrikalarını geçtiğimiz senelerde Çin’e taşıyarak, aynı ucuz iş gücü ve ham madde fırsatından yararlanmaya çalışmıştır.
Amerika ise böyle bir durumda 100 milyarlarca dolara ulaşan Çin ile ticaretindeki dengesizliği güçlü bir noktasına dönüştürmek istiyor. Çin ve Amerika arasındaki ticari anlaşmanın ilk aşamasında gelecek 2 yılda Amerika'dan 200 milyar dolar kadar ticari malın alınması planlanmıştır. Böylece Amerika'nın bu alandaki eksikleri kapatılmak istenmiştir.
Tabii Amerika Çin ile ticaret alanında sırf bu noktadan kaygı durmuyor. Dünyanın en büyük gelirli 500 şirket listesinin Fortune dergisi tarafından yayımlanması, Çinli şirketlerin ve enstitülerin bu listedeki sayısının arttığını ve Amerikan şirketlerine göre daha fazla olduğunu gösteriyor. Çinli Fortune sitesi bu hususta şöyle yazıyor:" 1995 yılında dünyanın en çok gelirli şirketlerin listesinin hazırlanmasından beri hiçbir ülkenin şirketleri bu kadar hızlı gelişmedi. Daha önce en fazla gelirli 500 şirket arasında Amerikalı şirketler çoğunluğu teşkil etmesine rağmen şimdi de Çin bu başarıyı elde etmiş ve Amerika'nın yerini almıştır. "
Buna ilaveten Amerika'nın maceracı siyasetleri Uzak Doğu'daki Washington'un dostlarının işini de zorlaştırmıştır.
Burada kesin olan husus ise 2020 yılının başından beri Amerika ve Çin arasındaki gerilimlerin iyice artmasıdır. Ancak bu gerilimlerin artmasına rağmen Çin ekonomisi hızlı bir şekilde gelişmiş ve dünya ekonomisinin dinamosuna dönüşmek eşiğine gelmiştir.
Çin’in ekonomik ve ticari reformu 1979 yılında başlamıştır. Bu reformlar, Çin’i dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen ekonomilerinden birine dönüşmesine katkı sağlamıştır.
Ayrıca, ABD'nin Çin ile ticari geriliminden, Vietnam başta olmak üzere Çin'in komşuları iyice yararlanmıştır. Oysa bu pek Amerika’nın lehine olmamıştır./