Güney Kore Cumhurbaşkanı BAE'nin başkenti Abu Dabi'ye yaptığı ziyarette Tahran'a karşı hasmane bir tutum sergileyerek şöyle bir iddiada bulundu: " Kardeş ülkemiz olan BAE'nin güvenliği bizim güvenliğimiz sayılır. BAE'nin en büyük tehdidi ve düşmanı ise İran'dır. Bizim düşmanımız ise Kuzey Kore'dir.... BAE'e çok benzer bir durumdayız. "
Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, bu iddiaları BAE'de görev yapan 150 Güney Koreli askerlerle yaptığı görüşmede dile getirdi. Tabii İran'ın bu iddiaya hemen tepki göstermesinin ardından Güney Kore Yonhap haber ajansı, Güney Kore dışişleri bakanlığı yetkilisinden naklen Yun'un İran'la ilgili açıklamalarıyla ilgili "herhangi bir yanlış anlaşılmayı gidermeye" yönelik haberinde Güney Kore cumhurbaşkanının bu açıklamalarının onlara motivasyon aşılama ve bu ülkenin ordusuna bölgedeki karmaşık güvenlik durumunu anlatmak doğrultusunda olduğunu iddia etti. Geçmiş yıllarda Güney Kore ve İran'ın nispeten iyi ilişkileri olmasına rağmen, Seul hükümetinin ABD ile paralel hareket edip, yaptırım uygulaması ve İran'ın varlıklarını bloke etme iş birliği yapması, iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilere gölge düşürmüş ve bu ilişkilerin gerilemesine neden olmuştur, ticari ve ekonomik ilişkiler bu gölgenin altında kalmıştır.
Buna ilaveten, İran'da son zamanlarda yaşanan bazı huzursuzlukların ardından Güney Koreli yetkililerin müdahaleci açıklamalarını da görmek mümkün, tabii ki bu müdahaleci açıklamalar İran hükümetinin tepkisiyle karşılandı. Bir diğer önemli nokta da Güney Kore Devlet Başkanı'nın İran ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki sözde düşmanlıktan bahsetmesi ancak gerçekte iki ülke ilişkilerindeki gerçeklerin tam tersini göstermesidir. İran İslam Cumhuriyeti, dış politikasında her zaman komşu, Müslüman ve müttefik ülkelere öncelik vermiştir ve şimdi her zamankinden daha fazla, özellikle Fars Körfezi'nin güney sınırındaki ülkelerle, yanlış anlaşılmaları ve ihtilafları çözmeye yönelik adımlar atmakta ve onlarla ilişkilerini genişletmeye çalışmaktadır. İran ile komşuluk ilişkilerinin sürdürülmesinin öneminin farkında olan bu ülkeler, İran İslam Cumhuriyeti ile ilişkileri geliştirmek ve genişletmek istediklerini ifade etmişlerdir.
Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri yedi yıl aranın ardından bir kez daha İran'la ilişkilerinin seviyesini siyasi arenada genişletme ve bu ilişkileri büyükelçi düzeyine çıkarma kararı aldı. Bu bağlamda Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al-ı Nahyan, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesindeki ortak çıkarlara atıfta bulunarak, Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki siyasi temsil seviyesinin iyileştirilmesini değerlendirdi. BAE ve İran arasındaki ilişkilerin iki komşu ülke olarak genişletilmesinin önemi çerçevesinde bunun yapıldığını da vurguladı. BAE Ulusal Güvenlik Danışmanı Şeyh Tahnun bin Zayed Al-ı Nahyan da Aralık 2021'de İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi ile yaptığı görüşmede şunları söyledi: "Biz bu bölgenin çocuklarıyız ve bir kaderimiz var, bu yüzden iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişimi gündemimizde."
Kuveyt de İran'la siyasi ilişkilerini genişletme kararı aldı ve İran'la aralarında su sınırlarının ve Areş gaz sahasının sınırlandırılmasına ilişkin yasal anlaşmazlıklar da dahil olmak üzere bazı sınır anlaşmazlıklarının varlığına rağmen Tahran'a bir büyükelçi gönderdi. Bu arada Mısır ve Ürdün gibi bölgedeki bazı ülkeler, İran İslam Cumhuriyeti ile gerilim peşinde koşmadıklarını açıkça ifade ettiler; Arap dünyasının en etkili ülkelerinden biri olarak kabul edilen Suudi Arabistan, İran ile ilişkilerini geliştirmek istediği de ortada. Bu nedenle, Güney Kore Devlet Başkanı'nın son iddiası temelsiz ve gerçeklerden uzak olarak değerlendirilmelidir; İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nasır Kenani de Güney Kore Devlet Başkanı'nın BAE'deki açıklamalarına ilişkin şunları söyledi: "Başta Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Fars Körfezi ülkeleri ile İran İslam Cumhuriyeti arasında olumlu ve hızlı gelişmeler gerçekleşmektedir. "