AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Parstoday
Salı

24 Ocak 2023

16:35:02
1340701

Kanada hükümetinin yerlilere tazminat ödeme zorunluluğu

Kanada hükümeti, yaklaşık bir asır boyunca yatılı okulların tacizlerinden kurtulanlara 2,1 milyar dolar tazminat ödeyecektir. Bu ödeme kararı, Kanada yerlilerinden 325 şikayetin ardından alındı ve Kanada hükümetinin bağımsız ve devredilemez bir fonuna yatırılması gerekiyor.

Söz konusu gruplar tarafından yayımlanan bildiride, tazminatın, eğitimi, kültürü ve yerel dili eski haline getirmek, hayatta kalanları desteklemek, yaralarını sarmak ve onları miraslarına yeniden bağlamak için kullanılacağı ifade edildi.

Kanada yerlileri liderlerinden ve şikayette bulunanlardan Garry Feschuk yaptığı açıklamada şöyle dedi: Kanada’nın kendi tarihini kabullenmesi ve soykırımı kabul etmesi ve yatılı okullarda bizim milletimize yönelik toplu hasarı resmiyete tanıması çok uzun süre aldı. Artık Kanada’nın bu zararı telafi etme zamanı geldi. Bu dosya bu bağlamda atılan ilk adımdır.
Kanada hükümeti 19. yüzyılın sonlarından 1990'lara kadar, yaklaşık 150 bin çocuğu 139 yatılı okula gönderdi. Bu okullar, çocukların kendi kültürlerinden, dillerinden ve ailelerinden uzak tutulduğu Katolik Kilisesi tarafından yönetiliyordu. 1831-1996 yılları arasında Katolik Kilisesi'ne bağlı çeşitli kurumlar tarafından işletilen bu okulların kuruluş amacı, yerli çocukların kültürel olarak asimile edilmesiydi.
Bu yerli çocukların on binlercesi evlerinden bu okullara nakledildi ve birçoğu istismara, tecavüze ve yetersiz beslenmeye maruz kaldı ve binlercesinin hastalık, yetersiz beslenme ve durumlarının ihmal edilmesi nedeniyle öldüğü söyleniyor. Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu 2015 yılında bu durumun kültürel soykırım olduğunu belirtti.
Son 3 yılda yüzlerce isimsiz toplu mezar bu okullarda bulundu. Bu konu ise Katolik kilisesi ve yatılı okullar mirasının bir kez daha kamuoyunun ilgi odağına yerleşmesine ve Kanada hükümetinin kendi karanlık sömürgeci tarihini telafi etmek ve tekrar gözden geçirmek için baskı altında olmasına sebep oldu.
Söz konusu okullarda tekrar tekrar yaşanan uzun tartışmalar, 2021 yılında ülkenin batısında Colombia British ilinde 1978 yılında kapatılan yerlilerin yatılı okulunda 215 çocuğun ceset kalıntılarının bulunması ile bir kez daha gündeme oturdu. Bu okullarda hala yüzlerce cesedin bulunmadığı tahmin ediliyor.
Katolik kilisesi Kanada hükümeti ile birlikte son asırlarda yerli çocuklara yönelik insanlık dışı tutumu, onları kurduğu yatılı okullarda ailelerinde kopararak tutması ile daha da yoğunlaşıyor.
Kanada yerlileri, 15. yüzyılda Amerika'nın keşfinden önce bu toprakların ana sakinleri olarak hala Kanada'nın bugünkü sınırları içinde yaşıyorlar ve ilk kabileleri yani İnuit kabilelerini ve Metis kavminden oluşuyorlar. Kanada verilerine göre en az bir milyon 200 bin yerlinin büyük çoğunluğu kötü şartlarda yaşıyorlar ve aralarında yoksulluk, intihar ve bağımlılık oranı çok yüksektir.
Aslında yerliler, Kanada hükümetinin ırkçı siyasetlerinden kaynaklı bir çok sorun yaşıyorlar. Kadana yönetiminin yerlilere karşı ırkçı tutumunun sürmesi insan hakları örgütlerinin tepkisine sebep olmuştur. Nitekim 1876 yılı Kanada yerliler yasası da tam bu ırkçılığı üzerine onaylanmıştır.
Söz konusu toplu mezarlar, Avrupalıların kuzey Amerika’ya göçleri sırasında Kanadalı yerlilerin sistematik ırkçılığa maruz oldukları ve bu sürecin de olduğu gibi devam ettiğini gösteriyor.
Gerçi Kanada başbakanı Justin Trudeau bazı yerli kabilelere nispi özerklik vermekle öğrencilerin toplu mezarlarındaki rezaleti bir nebze telafi etmeye çalışsa da Kanada yerlilerine yönelik ırkçılık ve zulüm, bu ülkenin tarihinden silinmez ve propagandalarla telafi edilemez. 
Kanada yerlileri ulusal derneği başkanı Perry Belgerd, toplu mezarların bulunmasının yeni bir konu olmadığını, onun her zaman acı veren eski bir yara olduğunu belirtti.
Fakat Kanada her zaman insan haklarını savunduğunu iddia eden en büyük ülkelerden biri sayılıyor ve her zaman BM insan hakları konseyi gibi uluslararası toplumlarda batının sultasına karşı olan ülkelere karşı sert tutumlar izlemiştir. Fakat bizzat kendisinin insan hakları karnesinin bir çok karanlık noktaları vardır ve en önemlileri arasında işte yerlilere karşı ırkçı, kısıtlayıcı ve baskıcı tavırlar sergilemesidir./


342/