Komşu ülkelerle ilişkileri genişletmek ve geliştirmek, Caracas'ın bu konudaki politikalarından biridir. Bu bağlamda Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Kolombiya Devlet Başkanı Gustavo Pedro ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri yeniden tesis edecek bir anlaşmayı, ülkeleri arasındaki sınır köprüsünde düzenlenen törenle imzalandı. Maduro, anlaşmayı imzaladıktan sonra medyaya verdiği röportajda şunları söyledi: "Bu anlaşma, gümrük tarifeleri ve mal takası ve taşınması dahil olmak üzere iki taraf arasında geçmişte var olan her şeyi eski haline getiriyor, ihya ediyor. Bu, ticaretin genişletilmesi için yeni bir dinamiğin temelidir. Kolombiya ve Venezuela arasında yeni kapılar aralanıyor."
Anlaşmanın imzalanması, ABD'nin yıllardır Venezuela halkının hayatını zorlaştıran ve ekonomik, ticaret ve sosyal alanda yaygın aksamalara neden olan tek taraflı yaptırımlarının kırması için büyük bir adım olarak değerlendirilmelidir. Bu petrol zengini Latin Amerika ülkesinin finansal ve enerji etkinliğine rağmen kazanılmış bir başarıdır.
Venezuela'nın büyük komşusu olan Kolombiya ile imzalanan bu anlaşmanın öneminin yanı sıra, sembolik bir değeri de var, çünkü Washington'ın birkaç yıldır diğer ülkeler ile Venezuela arasındaki iletişim yolunda oluşturduğu engeli kırmak anlamına geliyor. Özellikle önceki Kolombiya hükümeti, Venezüella'ya yaptırım uygulamak için ABD ile kapsamlı bir işbirliği içerisindeydi. Ancak Gustavo Pedro, Ağustos 2022'de Kolombiya cumhurbaşkanlığını kazandıktan sonra Venezuela ile ilişkilerin normalleşmesini destekledi.
Ocak 2022'de iki ülke diplomatik ilişkilerin normale döndüğünü ve aralarındaki ticaretin yeniden başladığını duyurdu. Şimdi ise Venezuela ve Kolombiya cumhurbaşkanlarının görüşmesi ve ticaret anlaşmasının imzalanmasıyla iki ülke arasındaki husumet resmen sona ererken iki büyük Latin Amerika ülkesi arasındaki ilişkilerde yeni bir sayfa açıldı.
Venezuela'nın solcu cumhurbaşkanı Maduro'nun Ocak 2019'daki zaferinden sonra, Amerika ve Avrupa Birliği, çabalarını Venezuela'daki muhalefetin lideri Juan Guaidó'nun başkanlık ettiği Batı yanlısı bir hükümet kurmaya odakladı, fakat başarısız kaldı. Muhalefetin lideri ve kendini başkan ilan eden Guaido, Venezuela içinde meşruiyetten yoksun olduğu gibi, yabancı destekçilerini de hayal kırıklığına uğratarak siyasi hayatı sona erdi. Böylece Washington, Venezuela'nın solcu hükümetini zayıflatma ve Maduro'nun devrilmesi umuduyla bu ülkeye karşı en kapsamlı yeni yaptırımları uygulamaya koydu.
BM Özel Raportörü Elena Dohan, ABD'nin Venezuela'ya yönelik tek taraflı yaptırımlarını kınayarak, "Tek taraflı tedbirler ancak BM Güvenlik Konseyi'nin iznine sahip olduklarında ve karşı tedbir olarak uygulandıklarında, ülkelerin yükümlülüklerini ihlal etmediklerinde ve temel insan haklarını ihlal etmediklerinde geçerli olabilir." Diyor.
Bu gelişmelere rağmen “Joe Biden” yönetimi, Maduro ile düşmanlık serüvenini sürdürmeye devam ediyor. Bu bağlamda Maduro'yu halen Venezuela Devlet Başkanı olarak tanımadığını ve ülkeye yönelik yaptırımları sürdüreceğini açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, "Maduro'ya yaklaşımımız değişmedi. O, Venezuela'nın meşru lideri değil" diyor.
Beyaz saray, eski başkanı Donald Trump döneminde Latin Amerika'daki solcu politikacıları ve hükümetleri zayıflatmak ve devirmek için büyük bir çaba sarf etti ve bu politikasını Biden döneminde de sürdürdü. Bu yaklaşım, Amerika'nın emperyalist ve otoriter doğasının bir işaretidir.
Şimdi bu bölgenin Kolombiya, Meksika, Arjantin, Şili ve Bolivya gibi bazı önemli ülkelerinde bir kez daha solcu liderler iş başına geldi. Sol görüşlü devlet adamları, Amerika ve iç ajanlarının baskılarına karşı birbirlerine destek olmak için ayağa kalktılar ve Latin Amerika'daki sol cephe giderek güçlendi. Venezuela ve Kolombiya cumhurbaşkanlarının görüşmesi ve ekonomik ilişkilerin yeniden kurulmasına yönelik bir anlaşmanın imzalanması da bu doğrultuda gerçekleşti./