Bu, farklı ülkelerin ticari işlemlerde ulusal para birimlerini kullanmak için ikili ve çok taraflı anlaşmaya vardıkları ilk sefer değil. Daha önce Çin ve Rusya, Suudi Arabistan ve Pakistan, İran İslam Cumhuriyeti ve Brezilya ve daha onlarca ülke ve bölgenin bu konuda ikili ve çok taraflı anlaşmalar imzalaması, yerel para birimlerinin ABD doları karşısında artan gücünü gösteriyor. Bu bağlamda, Hindistan ile Malezya arasındaki ticaret seviyesinin yılda yirmi milyar doları aşması bekleniyor. Finans uzmanlarının bakış açısıyla uluslararası ticaretin temeli olan ulusal para birimlerinin kredibilitesinin artması aynı zamanda doların gücünün ve Amerika Birleşik Devletleri'nin ekonomik koşullarının gerilemesine de işaret etmektedir. Böylece doların güvenilirliğini ve küresel hakimiyetini her geçen gün daha fazla kaybettiği de söylenebilir. Uluslararası ilişkiler uzmanı Behram Cahit şöyle diyor:
"Önceki yıllarda doları küresel ticaret borsalarından ve piyasalarından çıkarma fikri belki biraz şaka gibi geliyordu ama şimdi dünya bunun gerçekleşmesine tanık oluyor, bu da demek oluyor ki dünya değişmekte ve kimse kısıtlı kalmak istemiyor. Yani Amerikan ekonomik hegemonyasının kısıtlamasına tahammül kalmadı, her ülke her hangi koşulda faaliyetini sürdürmek istiyor. Aslında küresel gelişmelerin Amerika üzerinden geçmesinin döviz kurlarındaki değişimle başladığı söylenebilir."
Bu konuda Queensland Üniversitesi'nde profesörü "Warwick Powell" da dünyanın ticari borsalarda geçerli para birimlerine yönelmesini doların küresel işlemlerde ortadan kalkmasının nedeni olarak görüyor ve kimi ülkelerin bu doğrultudaki eyleminin bu yönde olacağına inanıyor. Farklı Birliklerde ülkelerin yerel para birimlerini ABD dolarının ticari ilişkilerdeki yerine sokmaya çalışması , küresel ticarette doların zayıflama sinyallerinin daha belirgin hale gelmesine neden olmuştur.
Doların küresel borsalardaki hegemonyasını kırmak, sadece ülkeler arasındaki ticari ilişkileri güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda siyasi olarak da ülkelerin büyük güçlerin siyasi mülahazaları olmadan karar almaları ve ticari alışverişlerini sürdürmeleri için bir nefes alma alanı yaratacaktır. Kuşkusuz, küresel ticaret borsalarının temellerinin değişmesiyle birlikte, küresel yatırım eğilimi giderek değişecek ve Amerikan politikalarından etkilenen birkaç uluslararası finans kuruluşunun tekelinden çıkacaktır. Amerika'daki uluslararası meseleler konusunda kıdemli bir uzman olan "Henry Kissinger", daha önce Washington'un çeşitli ülkeler üzerindeki kapsamlı baskılarının ve onlarla yüzleşmesinin sonuçları konusunda uyarıda bulunmuştu. Çünkü ona göre kısıtlamaların oluşturulması ve baskı uygulanması, ülkelerin yakınlaşmasına olacak ve Amerika'nın mevcutta karşı karşıya olduğu krizden çıkışa yönelik çözümler bulmasına yardımcı olmayacaktır.
Bu durumun açık bir örneği, kendi ulusal para birimlerini kullanarak aralarındaki ticari ilişkileri geliştirmekle kalmayıp Amerikan yaptırımlarını da aşmayı başaran Rusya ve Çin arasındaki işbirliğinin geliştirilmesinde görülebilir. Bu, diğer yaptırımların Amerika'nın elindeki bir araç olarak etkinliğini yitirmesinin yanı sıra, ülkelerin ilişkilerini geliştirmeye ve gerekli çözümleri bulmaya çalışarak ticaret ve yatırım işleri için yeni kapılar aralayabildikleri anlamına geliyor. İşin ilginç yanı, ABD ile iyi ilişkileri olan doların hakimiyetini bırakan ülkeler de var ve bu sadece ABD'nin politikalarına karşı olan ülkeleri kapsamıyor, bu da küresel para birimlerinin yerine ulusal para biriminin kullanılmasının küresel ticarette yaygın olacağını gösteriyor. Hatta daha önce bazı batılı düşünce kuruluşları doların hakimiyetinden çıkmanın imkansız veya çok zor olduğunu düşünmesine rağmen, şimdi bunun gerçekleşmesine tanık olabileceğimizi belirtiyorlar ve şimdilik ona karşı anlamlı bir sessizlik benimsemişlerdir.