Bu tweet'in yayınlanmasından birkaç saat sonra İsrail ordusu sözcüsü, "Mevcut durumda kimse saldırmayı ve gerilimi tırmandırmayı planlamıyor. Bence mevcut durumda veya en azından önümüzdeki birkaç saat içinde, barış barışla karşılık verilecektir." dedi. AFP'nin kaynaklarından aktardığına göre, Siyonist rejimin Güney Lübnan'dan gelen füze saldırılarına verdiği yanıtın Gazze Şeridi'nden füze yanıtıyla karşılanması, yani direnişin durdurulamaz olduğunu da gösteriyor. Hamas ve İslami Cihat, "direniş gruplarının ortak odası, direnişin Siyonist rejime yönelik füze saldırılarının ancak rejimin saldırganlığı durdurulursa durdurulacağı konusunda anlaştılar" dedi. Bunun ardından bu rejimin Medya Yayın Konseyi, yetkililerine atıfta bulunarak Gazze ve Lübnan'a yönelik saldırıların durduğunu duyurdu. Siyonist rejimin herhangi bir engel tanımayan sözde dört dörtlük savaş makinesinin ağır başarısızlığına, şimdi bu rejimin güvenlik başarısızlığı da eşlik ediyor. Aynı zamanda işgal altındaki Filistin'in içindeki direniş, yerleşimcilerin ve işgalci rejimin Mescid-i Aksa'da işlediği suçlara kendi üslubuyla karşılık veriyor.
Ürdün Vadisi'ndeki Siyonist yerleşim birimlerine yapılan ve iki yerleşimcinin ölümü ve üç kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan saldırı bunun açık örneğidir. Aynı gün, Tel Aviv'de bir dizi yerleşimcinin üzerinden bir araba geçti. Bu operasyonda 7 Siyonist yaralandı, ikisinin durumunun ağır olduğu bildirildi.Bu rejimin daha Cuma günü aldığı bir diğer acı darbe de, Siyonist rejimin askeri güçlerinin defalarca ihlallerine ve aşırı uygulamalarına rağmen mübarek Ramazan ayının üçüncü Cuma namazına yaklaşık 130 bin kişinin katılıması ve Mescid-i Aksa'da bu namazın kılınmasıydı. Bu rejimin iç güvenlik bakanı Ben Gevir ise durumun o kadar da basit ve kolay olmayacağını bu olayla anlamış oldu. Böyle bir ortamda 2 bin 300 Siyonist askerin konuşlandırılmasına ve ibadet edenlerin girişini engellemek için bariyerler yerleştirilmesine rağmen bu namazın kılınmasını engelleyemedi.Filistin'de, özellikle de Kudüs'te yaşananlar, Mescid-i Aksa'nın Ben Gevir grubu için kolay bir lokma olmayacağını kanıtladı. Filistinlilerin onun tehditlerinden korkup geri adım atacağını, Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın ise sadece Filistinliler için değil tüm Müslümanlar için bir kırmızı çizgiden daha fazlası olduğunu ve Siyonistlerin bu çizgiyi geçmesine asla izin verilmeyeceğini anladı. Geçtiğimiz günlerde yaşananlar Siyonistler için açık bir ders oldu. Aslında Siyonistler bu dersi iyi öğrenmeleri gerekmektedir. Kudüs, sadece Filistinlilerin değil, bölge ve dünyadaki direniş ekseninin de birleştirici unsurudur. Mescid-i Aksa tehlikeye girerse Müslümanlar Siyonistleri ayaklarının altına almaya hazır olup işgalcilerin yerleşimlerini ateşe vermeye her zaman hazırdır.
Bu arada Binyamin Netanyahu, bu kabinesinde teröristler, aşırılık yanlıları ve ırkçılarla ittifak kurarak Siyonistlere güvenlik getireceğine ve Filistinlilerin kalplerine korku salacağını düşünmüştü. Ancak, kabinesinin ömründen sadece 3 ay sonra, o kadar kaotik ve karışık durum yaşamaya başladı ki, bu rejim iç savaşın eşiğine bile geldi ve Netanyahu, Amerikalı müttefikleri tarafından bile nefret edilir bir şahsiyet haline geldi ve izole edildi ve sonuçta vaat ettiği güvenlik direniş gruplarının ve operasyonlarının darbeleri altında tamamen yok edildi.Bu rejime yönelik saldırıya geçen ve karşılık olarak saldırmayı planlayan taraf ve hedeflerden bahsetmeye bile cesaret edemiyor çünkü önceden belirlediği hedeflerin hiçbirine ulaşamayacağını biliyor. Siyonistlerin hatası, Müslümanların Kudüs ve Mescid-i Aksa ile olan münasebetlerinin mahiyetini anlayamamalarıdır ve bu cehalet, Ben Gevir gibi kimselerin, Mescid-i Aksa'nın kutsallığını, İslam'ın hürmetini kırmaya çalışmasına cüret etmesinde görülmektedir. Siyonist ordunun desteği ile bu cehaletin zirvesi yaşandı. Şimdi de Siyonist cahilleri Kudüs'ün ve Mescid-i Aksa'nın Müslümanlar arasındaki durumunu öğrenmek için Ramazan'ın son Cumasına kadar bekleyebilirler.
342/