AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Parstoday
Pazar

23 Nisan 2023

16:52:24
1359837

Çin'in ABD'yi Tayvan'a silah satışı hususundaki uyarısı

Çin dışişleri bakanlığı sözcüsü Wang Wenbin Amerika'yı Tayvan'a silah ve askeri teçhizat satma hususunda uyardı.

Wang Wenbin, ABD'de bazılarının Çin'i kontrol altına almak için Tayvan'ı kullanmak istediğini ancak bu eylemlerin ve emellerin çok tehlikeli ve bir nevi ateşle oynamak olduğunu bilmeleri gerektiğini belirtti. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü şunları da vurguladı: "Pekin, Washington'ın tek Çin ilkesine ve diğer üç ortak açıklamaya ve bildiriye saygı duyarak Tayvan ile silah satışlarını ve ilişkilerini sonlandırmasını istiyor."   Bu uyarı, Tayvan'ın Amerika'dan 400 adet Harpoon füzesi satın alma kararı aldığına ilişkin ülke medyasında haberler yayınlanırken geliyor. Ancak Bloomberg'in iddiasına göre Pentagon 7 Nisan'da dolaylı olarak 2029'a kadar sürecek olan bu sözleşmenin tutarını 1.170 milyar dolar olarak açıkladı. Bu, Çin'in protestolarına rağmen Amerika'nın savunma kapasitesini sözde artırmak için Tayvan adasına hala silah satmaya çalıştığı anlamına geliyor. Aynı zamanda Tayvan, bu ada ile Çin arasında olası bir çatışma durumunda Tayvan'ın Çin'in ani saldırılarına karşı koyamayacağını kendisi de biliyor.

Siyasi konularda uzman olan Li Ming şöyle diyor: "ABD, Tayvan'ı iki şekilde kullanıyor; birincisi, Tayvan'ı bölgede silahlarını satmak için iyi bir piyasa haline getirdi ve ikincisi, ABD, Tayvan'ı bir baskı aracı olarak kullanıyor. Çin'e karşı kaldıraç olarak kullanıyor... Bu arada Amerika, Çin'in bu konudaki hassasiyetlerinin farkında ve Çin'in Tayvan'a karşı sabrını ve hoşgörüsünü kasıtlı olarak ölçüyor gibi görünüyor."   ABD'nin, Tayvan Boğazı'ndaki herhangi bir çatışmanın sonuçlarının farkında olduğu düşünüldüğünde, Tayvan'a yönelik bir kriz yönetimi ve kontrol politikası benimsediği düşünüldüğünde, buna, Çin'in sessizce oturup ABD'nin kışkırtıcı eylemlerine tepki göstermemesi pek uzak bir ihtimaldir. Daha önce Çin, Amerika'nın Tayvan içişlerine müdahalesine karşı stratejik bir sabır politikası benimsemiş olsa da, şimdi bu politikanın devamının Tayvan'ın bağımsızlık aktivistlerini ve Washington'u desteklerinde daha küstah hale getirdiği sonucuna varmıştır. Ki bu da Çin'in sert bir eylemde bulunabileceği ihtimalini doğurmuştur. 

Bu nedenle Çin, geçtiğimiz günlerde bir dizi deniz ve hava tatbikatı düzenleyerek ABD'ye Pekin'in nihayet bölgedeki Amerikan askeri hareketlerine karşı sabırnın taştığını ve her an daha fazla taşabileceğini göstermiş ve sonuçları konusunda Beyaz Saray'ı uyarmıştı. Çin'in Tayvan'a karşı olan sabrı da yavaş yavaş azalmaktadır.  Kissinger'a göre Tayvan konusu Çin'in bölgesel kırmızı çizgisidir ve ABD bu çizgiyi tereddütsüz geçemez çünkü Çin defalarca bu bölgesel kırmızı çizgiden sapmayacağını vurgulamıştır.Her halükarda Amerika'nın Çin üzerindeki baskıları "Donald Trump" başkanlığından bu yana yeni bir aşamaya girdi ve Beyaz Saray, son dönemde Trump'ın doların Çin'i yuan para birimi karşısında  değer  kaybetmesine tepki olarak kendi yorumlarına göre bir ticaret savaşı yaratarak üçüncü dünya savaşının zemini de hazırladı. 

Dolayısıyla ABD Başkanı Joe Biden hükümeti de, Çin üzerindeki baskıyı artırarak bir yandan ABD'nin Çin'e karşı ticaret sektöründeki başarısızlığını örtbas etmeye, diğer yandan da Ukrayna gibi bir olayı yönetmeye çalışıyor. Çin, Amerika'nın bu savaşçı politikasını etkisiz hale getirmiş gibi görünse de Tayvan ve Çin ile ilgili kriz,Nancy Pelosi'nin Tayvan ziyaretinden bu yana Amerika ile Çin arasındaki gerilimin önemli dinamosu haline gelmiştir.   Öyle ki, Çin'in protestolarına ve tekrarlanan uyarılarına rağmen, o zamandan beri ABD yasa koyucular ve bazı eyalet valileri de dahil olmak üzere diğer birkaç Amerikan delegasyonu Tayvan'a gitti. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri, Pekin hükümetini kışkırtan, içişlerine karışan ve Tayvanlı ayrılıkçıları destekleyen olarak nitelendirdiği heyetleri Tayvan'a gönderiyor. Tayvan, 1949'dan beri özerk bir yerel yönetim tarafından yönetilmesine rağmen, Pekin, bu adayı anakarasının bir parçası olarak görüyor ve ABD ve Avrupa'nın engel oluşturmaya çalıştıkları Hong Kong ve Makao gibi barışçıl yollarla anakaraya katmaya. Avrupalı yetkililerin Tayvan'ın Batı için stratejik ve ticari önemine ilişkin açıklamaları bu açıdan dikkat çekici ve düşündürücüdür.