AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Parstoday
Pazar

28 Mayıs 2023

09:52:51
1369278

Floyd’un 3. Ölüm yıldönümünde, Amerika’da siyahilere karşı ırkçılık ve şiddetin devam etmesi

Siyahi bir Amerikan vatandaşı olan George Floyd'un Minnesota'nın Minneapolis şehrinde Derek Chauvin adlı beyaz bir polis tarafından vahşice katledilmesinin üçüncü yıl dönümü gelirken, Amerika'da siyahi azınlık vatandaşlara yönelik ırkçılık ve polis şiddeti konusu hâlâ bu ülkenin en önemli sorunlarından biri olarak devam ediyor.

Irk ayrımcılığı ve siyah derililere yönelik şiddet, Amerikan tarihi kadar eski bir maziye sahiptir ve her zaman Amerikan toplumunun nefret edilen özelliklerinden biri olarak dünya çapında tepki ile karşılaşmıştır. Son yıllarda oldukça yoğun hale gelerek yaşanan bu ırkçı krizin önemli yönlerinden biri de Amerikan polisinin siyahilere yönelik trajik sahneler yaratan acımasız ve sınırsız şiddet olaylarıdır.

İstatistiklere göre, Amerika'da siyah derililerin polis tarafından öldürülme olasılığı beyazlara göre üç kat daha fazladır. Aslında, Amerikan toplumundaki beyazların ırkçı saldırı ve şiddetinin karşı tarafı, siyahiler da dahil olmak üzere etnik ve dini azınlıklara yöneliktir ve tabi ki beyaz ırkçı polisler de onlara karşı bu şiddetin uygulanmasında daha etkin rollere sahiptirler.
25 Mayıs 2020 Pazartesi akşamı siyahi Amerikan vatandaşı George Floyd, kendisini kelepçeleyen ve yüzüstü yere yatıran bir polisin şiddetli davranışıyla karşılaştı. Polis memuru Derek Chauvin soğuk kanlı bir şekilde dizini Floyd'un boynuna bastırmak suretiyle onun kademeli bir şekilde boğularak acı ölümüne neden oldu. Siyah derili adam "Nefes alamıyorum" diyerek polise nefes alabilmesi için adeta yalvardı. Fakat polis memuru onun bu talebine kayıtsız kalarak boynuna diziyle basıtmaya devam ederek onu öldürdü. Bu sahneleri ise yoldan geçen yayalar cep telefonları ile kaydederek sosyal medya yayımladı.
29 Mayıs'ta Chauvin tutuklandı ve üçüncü derece cinayetle suçlandı ve ardından 500.000 dolarlık kefaletle serbest bırakıldı. Chauvin'in Mart 2021'de ikinci derece cinayet suçlamasıyla yargılanmasına ve sonunda 23 yıl hapis cezasına çarptırılmasına rağmen, Amerikan polisinin siyahi derililere yönelik haksız ve yaygın şiddetinin devam etmesine engel olmadı ve Amerikan polisinin siyahilere yönelik ateş etme ve şiddeti halen yoğun bir şekilde devam ediyor.
Bu konudaki en son olayda, geçtiğimiz Cumartesi sabahı Mississippi eyaletine bağlı küçük Indianola kasabasında aile içi bir anlaşmazlığa müdahale etmek için acil durum çağrısıyla polisi arayan 11 yaşındaki siyahi bir çocuk polis tarafından vurularak ağır yaralandı. Aderrien Murry adındaki çocuk polisin saldırısıyla akciğeri söndü, karaciğeri yırtıldı ve kaburgaları kırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatılırken çocuğu yaralayan polisin izne ayrıldığı belirtildi. Ailenin avukatı Carlos Moore, "Neyi bekliyoruz, birinin ölmesini mi?" diye sorarak yetkilileri daha fazla önlem almaya çağırdı. Moore, 'teşkilatın en iyi polisi' seçilen memurun ücretli idari izne ayrılmasına da tepki gösterdi.
Temmuz 2014'te siyahi bir Amerikalı olan "Eric Garner", New York'ta Amerikan polisi tarafından "nefes alamıyorum" derken boynuna ve göğsüne baskı uygulayarak öldürüldü. Geçtiğimiz yıllarda aralarında Michael Brown, Walter Scott ve Tamir Rice'ın da bulunduğu çok sayıda siyahi insan Amerikan polisinin şiddeti nedeniyle hayatını kaybetti.
George Floyd'un Derek Chauvin tarafından vahşice öldürülmesi, sosyal ağlardaki klipleriyle medyada geniş yer buldu ve Amerikan toplumunun yapısında kurumsallaşmış ırkçılığın ve siyahlara yönelik aşırı polis şiddetinin kınanması için Amerika genelinde yaygın ve benzeri görülmemiş protestolara neden oldu. Bu yaygın ve ülke çapındaki protestolar, "Siyahların Hayatı Değerlidir" hareketi biçiminde belirginleşti.
Önemli olan, Amerikan yargı sisteminin siyahlara yönelik şiddet uygulayanlarla ilgilenme ve onları cezalandırma konusundaki önyargılı yaklaşımı ve aslında kayıtsızlığıdır. Amerikan mahkemelerin süreci ve benzer davalardai önceki yargılama süreçlerine bakıldığında, mahkemelerin bu davaları ele alırken genellikle katil polislerin beraat etmesine yol açan ayrımcı yaklaşımı görülmektedir.
Sosyolog Justin Feldman şöyle diyor: "Amerika, polis şiddetiyle öldürülen insan sayısı açısından dünyadaki tüm gelişmiş ülkeler arasında müstesna bir örnektir. Polis şiddeti nedeniyle öldürülen insan sayısında sadece Amerika birinci sırada yer almakla kalmıyor, üstelik bu şiddet olaylarında polise hiçbir cezai ve siyasi sorumluluk da yüklenmiyor.
Bu arada Floyd’un beyaz bir polis tarafından öldürülmesi haksız bir olay olmakla beraber sosyal medyada büyük tepki uyandırması nedeni ile Amerikan mahkemelerine Chauvin’e hapis cezası vermekten başka çare bırakmadı. Şimdi, Amerika'da özellikle siyahilerden gelen kamuoyu talebi, adaletin yerine getirilmesi ve Amerikan polisinin siyahilere yönelik yapılandırılmış şiddetine son verecek prosedürlerin uygulanmasıdır./

342/