Oraya
gelince de kulakları, gözleri ve derileri, yaptıkları şeyler hakkında, kendi
aleyhlerine tanıklıkta bulunur.
Ve
bedenlerine, ne diye aleyhimizde tanıklık ettiniz derler, onlar da her şeyi
söyleten Allah derler, bizi de söyletti ve odur sizi yaratan ilk defa ve gene
de dönüp onun tapısına varacaksınız.
Ve siz,
kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin, aleyhinizde tanıklık edeceklerini
ummuyor, onlardan hiçbir şeyinizi gizlemiyordunuz ve hatta sanıyordunuz ki
yaptıklarınızın çoğunu Allah bile, şüphe yok ki bilmez.
Ve
Rabbiniz hakkında beslediğiniz şu kötü zan yok mu, sizi o helâk etti de ziyana
uğrayıverdiniz.
Artık
sabredebilirlerse ateştir yurtları onların ve onlar suçlarından geçilmesini
isterlerse dilekleri kabul edilmez.
Ve
onlara öyle arkadaşlar hazırladık ve verdik ki önlerindeki dünya işlerini ve
artlarındaki ahireti inkâr etmeyi bezediler onlara ve onlardan önce, cinlerden
ve insanlardan gelip geçmiş ümmetler arasında azap hükmünü hak ettiler, şüphe
yok ki onlar, ziyana uğrayanlardandı.”Fussilet Suresi: (19-25. Ayetler)
Hadislerde
Günahkârların Durumu
Muaz b.
Cebel Peygamberimize, ey Allah’ın Resulü! Sura üflendiğinde bölük bölük
geleceksiniz” ayeti hakkında ne buyuruyorsunuz deyince Peygamberimiz şöyle
buyurdu:
Ey
Muaz! Çok ağır bir soru sordun. Ardından gözlerini yere dikti ve şöyle buyurdu:
Kıyamet günü Ümmetimden on grup dağınık halde haşrolurlar ki; Allah Teâla
onları Müslümanların safından ayırmıştır ve şekillerini değiştirmiştir;
Bazıları maymun şeklindedirler, bazıları domuz şeklindedirler, bazıları
başaşağı getirilmiş yüzleri üzerinde sürüklenmektedirler, bazıları, kördürler
sağa sola giderler, bazıları dilsizdirler düşünemezler, bazıları dillerini
çiğnerler ve ağızlarında akan suyun kokusu mahşerdekileri rahatsız eder,
bazılarının elleri ayakları kesilmiştir, bazıları ateşten dala asılmıştırlar,
bazıları leşten daha kötü koku saçarlar, bazıları katrandan bir gömlek
giymişleridir ki bedenlerine yapışmıştır,
Maymun
şeklinde olanlara gelince onlar dedikoducudurlar, domuz şeklinde olanlar
agelince onlar haram yiyenlerdir, baş aşağı olanlara gelince onlar faiz
yiyenlerdir, kör olanlara gelince onlar zorbalıkla hüküm verenlerdir, dilsiz
sağır olanlara gelince amelleriyle övünen kimselerdir, dillerini çiğneyenlere
gelince onlar sözleri davranışlarıyla uyuşmayan âlimler ve hakimlerdir, elleri
ayakları kesik olanlara gelince onlar komşularına eziyet edenlerdir, ateşten
dala asılı olanlara gelince onlar yöneticilere insanlar hakkında casusluk
yapanlardır, leşten daha kötü kokulu olanlara gelince onlar şehvet ve
lezzetlere dalıp mallarındaki Allah hakkını vermeyenlerdir, katrandan gömlek
giyenlere gelince onlar böbürlenen ve kendini beğenenlerdir.
GÜNAHKAR
KADINLARIN DURUMU
İmam
Rıza aleyhisselam babaları kanalıyla Emire’l Müminin Hz. Ali’den aleyhisselam
şöyle nakletmiştir:
Ben ve
Fatıma Peygamberin yanına gittik. Peygamber şiddetli bir şekilde ağlıyordu.
Ben; anam babam sana feda olsun ey Allah’ın resulü sizi ağlatan nedir? Diye
sordum.
Buyurdu:
Ey Ali! Miraç gecesi göklere çıkarıldığımda ümmetimden bazı kadınların şiddetli
bir azap içinde olduklarını gördüm. İçinde bulundukları durumdan rahatsız oldum
ve onları azabını şiddetini gördüğüm için ağladım.
Bir
kadını gördüm ki saçlarından asılmıştı ve beyni kaynıyordu,
Başka
bir kadını gördüm ki; dilinden asılmıştı ve boğazına kaynar su dökülüyordu
Başka
bir kadını gördüm ki; göğüslerinde asılmıştı,
Başka
bir kadını gördüm ki; bedeninin etlerini yiyordu ve ateş altından
alevleniyordu.
Başka
bir kadını gördüm ki; elleri ayaklarına bağlanmıştı ve yılanlar ve akrepler onu
sokuyorlardı.
Başka
bir kadını gördüm ki; sağır, dilsiz ve kördü ateşten bir tabut içerisindeydi
beyni burun deliklerinin içinden çıkıyordu ve bedeni de cüzamlı ve alacalıydı
(sedef hastalığı vardı.)
Başka
bir kadını gördüm ki; cehennem tandırlarından birisine ayağından asılmıştı.
Başka
bir kadını gördüm ki; ateşten makaslarla bedeninin önünden ve arkasından
kesiyorlardı.
Başka
bir kadını gördüm ki; bağırsaklarını yediği halde yüzleri ve elleri yanıyordu.
Başka
bir kadını gördüm ki; Başı domuz başıydı ve bedeni eşek bedeniydi ve bir milyon
çeşit azap görüyordu.
Başka
bir kadını gördüm ki; köpek şeklindeydi ateş arkasından girip ağzından
çıkıyordu ve melekler başına ve bedenine ateşten topuzlarla vuruyorladı.
Fatıma,
habibim ve gözümün nuru bana haber verir misin bunlar ne yapmışlar ve ne
işlemişler de Allah onları böyle bir azaba duçar etmiş, diye sorunca buyurdu:
Sevgili
kızım! Başından asılan kadına gelince o dünyada saçlarının namahrem erkeklere
kapatmıyordu.
Dilinden
asılana gelince o dünyada kocasına eziyet ediyordu.
Göğüslerinden
asılan kadına gelince o dünyada yatakta kocasının isteklerine cevap vermiyordu.
Ayaklarından
asılan kadına gelince o dünyada kocasının izni olmadan evden dışarı çıkıyordu.
Bedenin
etlerini yiyen kadına gelince o dünyada başkaları için süsleniyordu.
Elleri
ayaklarına bağlanmış, yılanlar ve akreplerin soktuğu kadına gelince; o dünyada
elbisesi ve abdest yerleri necisti, cenabet ve hayız guslü almıyordu ve
temizlenmiyordu ve namazı önemsemiyordu.
Kör,
sağır ve dilsiz olan kadına gelince o dünyada zinadan çocuk dünyaya getiriyordu
ancak o çocuğu kocasına mal ediyordu.
Bedeni
ateşten makaslarla kesilen kadına gelince o dünyada kendisini (hareket,
davranış, giyim kuşam vs. şeylerle yabancı) erkeklere sunuyordu.
Bağırsaklarını
yediği halde elleri yüzleri yanan kadına gelince o dünyada zina yapmaları için
iki kadın ve erkeğin arasını yapıyordu.
Başı
domuz başı ve bedeni eşek gibi olan kadına gelince o dünyada dedikodu yapıyor
ve yalan söylüyordu.
Ateşin
arkasından girip önünden çıktığı kadına gelince o dünyada insanlara şarkı türkü
söylüyordu.
Ardından şöyle buyurdu: kocasını öfkelendiren kadına yazıklar olsun, kocasını kendinden razı eden kadına müjdeler olsun.