Akaras bu haftaki cuma hutbesinde, insanların içlerindeki hazinelere değinerek onların keşfedilmesi gerektiğinden bahsetti.
İmam Ali'nin (a.s.) buyurduğu, "Ey insan! Sen kendini küçük bir varlık zannetme. Sende nice alemler saklıdır." hadisine değinerek, " 'Nice alemler saklıdır' cümlesi hepimizin hayatına önemli dokunuşlar yapabilir. İnsanoğlunun yapısında gizli birçok hazine vardır. İnsan, kendi yeteneklerini keşfedebilirse hem dünyada başarılı olur hem de insanlara iyi bir hizmette bulunmuş olur." dedi.
Peygamberlerdeki gizli hazinelere değinen Ehlader Başkanı, onların hazinelerini iyi tanımaları ve iyi bir şekilde açığa çıkarmalarına vurgu yaparak, "Her çocuk dünyanın en meşhur alimi, futbolcusu ve bilim adamı olabilir. Dünyada zirveye ulaşmış her insanın senden benden farkı yoktur. Herkese yüce Allah bu potansiyeli vermiştir. Ancak birileri bunu keşfetmiştir, kimisi de keşfetmemiştir. Bu kendimizle alakalıdır. " açıklamasında bulundu.
İnsanın ruhunun toprağa benzediğine işaret eden Akaras, oraya ne ekilirse ondan kazanılacağına değinerek şu ifadelerde bulundu:
"İnsanın ruhu toprağa benzer. Kimisi buğday eker, buğday kazanır, kimisi de meyve eker ve meyve kazanır. İnsan, ektikleriyle birlikte hazineleri de keşfederse büyük bir kazanca sahip olacaktır. Çünkü bu hazinelerin kimisi bin yıllık ibadete denk olabilmektedir."
İmam Cafer Sadık'tan (a.s.) konuyla alakalı bir hadisi nakleden Ehlader Başkanı, hadiste bahsedilen özelliklere sahip olunması durumunda cennette karşımıza çıkacak bir takım hazinelerin varlığına değinerek şöyle dedi:
"İmam Cafer Sadık (a.s.) buyuruyor ki bunlar 4 tanedir. Birincisi şudur ki, İnsan karşılaştığı olumsuzlukları mümkün olduğu derecede gizlesin. Eğer dünyada başımıza gelen musibetleri kendi içimizde tutarsak; bu dünyada bize bir hazine olur ve o hazine de cennetin kapısını açar. Bu hazineleri keşfederek bu dünyada yaşamak, görünen tüm ibadetlerden de üstündür denmektedir."
İkinci özelliğe de değinen Akaras, "İkincisi de, ağrıları gizli tutmaktır. Bu cennet hazinelerinden birisidir. Allah kimseye ağır hastalıklardan vermesin ancak basit bir soğuk algınlığında dahi yaşadığı ortamı yas yerine çevirenler olabiliyor. Bedendeki acıdan kaynaklı ah etmelere bir şey demiyoruz ancak nefsi nazlanmalar insanların da keyfini kaçırabilmektedir." açıklamasında bulundu.
Üçüncü özellik hakkında da konuşan Ehader Başkanı şöyle konuştu:
"Üçüncüsü, sadakayı gizli tutmaktır. Sadaka gece namazı gibidir. Gizli tutulması gereklidir. Burada yalnızca bir lira, iki lira, beş lira sadakadan ibaret değildir. Bir insana vermiş olduğun sevgi de bir sadakadır. Baba ile anneye göstermiş olduğun iyilik de sadakadır. Vefa da bir sadakadır. Sadaka, yani insanın içtenliği, yani içtenlikle yapılan ameldir. Sadakanın manası budur."
Toplumda sadakanın verildiği kimseye küçümseme manası taşıdığına da değinen Akaras, kimsenin bu yanlış ithama maruz bırakılmaması gerektiğinin altını çizdi. Yalnızca bu sebepten dolayı da sadakanın gizli tutulması gerektiğinin anlamlandırılabileceğini ifade etti.
Rivayetlerde sadakanın verildiği elin aynı zamanda Allah'ın eli olduğu ifade edildiğini belirten Ehlader Başkanı, "O eli küçümseme hakkında sahip miyiz?" diye sordu.
Rivayetlerin dördüncüsüne de değinen Akaras şu açıklamalarda bulundu:
"Dördüncüsü de haceti gizli tutmaktır. Öyle kimseler vardır ki, istemeye muhtaç olduğu halde istememekte ve onurla yaşamına devam etmektedir. Yüce Allah, onlardan övgüyle bahseder. O kimseler ihtiyaç halinde olduklarını öyle gizlerler ki cahiller onları zengin zanneder. Böyle onurlu kimseler de vardır. Bunlara sahip olmak da cennetin hazinelerindendir."
Hutbesinin ikinci bölümünde İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) şehadetine değinen Ehlader Başkanı, İmam Cafer Sadık'ın (a.s.) dönemindeki büyük İslam okulunun temellerinin İmam Muhammed Bakır'ın (a.s.) döneminde atıldığına işaret ederek şöyle dedi;
"İmam'ın (a.s.) kendisi Kerbela’da küçük yaştayken bulunmuştur. Bir şekilde tüm İmamların (a.s.) Kerbela’yla irtibatı var ancak fiziki anlamda Kerbela’yı teneffüs eden son İmam’dır. İmamlarımız (a.s.) oradaki havayı bizlere aktarmışlardır. İmamlarımız (a.s.) bu aktarımlarla ister sözlü, ister manevi olsun; Ehli beyt mektebinin fıhki temelini oluşturan bir felsefe ve yaşam tarzını bizlere kazandırmayı amaçlamışlardır."
Yaklaşan Kurban Bayramı'na da değinen Ehlader Başkanı, "Hac kendi başına bir farzdır ve Furudi Din'dendir. Boynuna hac farz olup da haca gitmeyen bir insanı kıyamet gününde hesaba çekerken “İslam dini dışında kendine bir din seç” diye ona hitap edilir. Yani haccın önemi o kadar fazladır." açıklamasında bulundu.
Kurban kesme amelinin yüce Allah tarafından dünyadaki tüm Müslümanlara bayram olarak verildiğini belirten Akaras, "Kurban aslında haccın amellerinden sadece birisidir." ifadesinde bulundu.
Çarşamba günü sabah 6.30 da gerçekleştirilecek olan Kurban Bayramı'nın namazında bir araya geleceklerini belirten Ehlader Başkanı, "Allah'u teala, İslam ümmetine, milletimize, ülkemize güzel ve hayırlı bayramlar nasip etsin" açıklamasında bulunarak hutbesini sonlandırdı.