AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Çarşamba

19 Temmuz 2023

09:01:01
1380438

Ayetullah Ramazani Pakistan Gezisi Kazanımlarının Açıklamasında: Ehlibeyt (a.s) Marifetinin Derinleştirilmesi Hedefindeyiz / Pakistan Halkı Ehlibeyt (a.s) Aşığı ve İslam İnkılabını Dostudur

Pakistan’daki Şiilerin ve hatta Sünnilerin öne çıkan özelliklerinden biri de Ehlibeyt’e (a.s) olan sevgileri ve vahiy ailesine niteliksiz muhabbet ve bağlılıklarıdır.

Dünya Ehlibeyt (a.s)  Kurultayı Resmi Haber Ajansı – Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Genel Sekreteri Ayetullah Ramazani geçtiğimiz iki hafta içinde Pakistan’ın âlimleri, ilmi ve kültürel şahsiyetleriyle görüşmek, İslam merkezlerini ziyaret etmek ve ilmî ve kültürel işbirliğine ilişkin mutabakat zaptı imzalamak maksadıyla İslamabad, Lahor ve Karaçi olmak üzere üç önemli şehri ziyaret etti. Bu görüşme ve toplantılar önemlidir, çünkü İran İslam Cumhuriyeti’ne komşu olan Müslüman ülke Pakistan halkı Ehlibeyt’e (a.s.) ilgi ve alaka duymakta ve İran İslam İnkılabını sevmektedir. Dolayısıyla bu iki dost ve kardeş ülkenin bilim ve kültür kurumları arasındaki ilişkilerin derinleştirilmesi işbirliği ve sinerjinin geliştirilmesinde etkili olabilir.

Bu doğrultuda Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Genel Sekreteriyle yaptığı söyleşide bu önemli ziyaretin hedef ve kazanımları üzerinde durdu.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı - Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Öncelikle Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Genel Sekreteri olarak sorumluluk almaya başladığınız günden bu yana yaptığınız gezilerden ve bu gezilerde izlenen genel hedeflerden bahseder misiniz?

- Ben de size teşekkür ediyor ve bu yöndeki çabalarınızı takdir ediyorum. Amaçlanan hedeflere ulaşmak için gerçekleştirilen geziler Türkiye, Almanya, Rusya, Hollanda, Fransa, Hindistan, Gürcistan, Irak, Suriye ve Lübnan gibi farklı ülkelere ve son olarak Pakistan’a gerçekleştirilmiştir. Pakistan seyahati geçmiş yıllarda planlanmıştı, ama bazı sebeplerden dolayı bu döneme kadar şartları sağlayıp çeşitli programlarla ve uygun kazanımlarla bu ülkeye seyahat etmeyi başaramadık. Her halükarda Pakistan, yaklaşık 250 milyon Müslüman ve yaklaşık 40 milyon Şii nüfusuyla büyük ve İslami bir ülkedir ve bu, İslami maarifleri ve Ehlibeyt (a.s) öğretilerini yaymak için büyük bir kapasite olarak kabul edilir.

 

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı –Pakistan gezinizin nedenlerini ve hedeflerini anlatır mısınız?

- Pakistan gezisi ile ilgili olarak, ilk hedef, Pakistan’da yaygın olarak düzenlenen Gadir günlerinin eşsiz fırsatından yararlanabilmek ve bu toplantılarda “vahdet” ve “Gadir mesajının İslam toplumundaki rolü” konusunu vurgulamaktı. Gadir konusunda çok önemli öğretilerimiz var ve bu öğretilerden biri de işini en iyi bilen kimsenin tayin edilmesidir. En iyiler veya en iyilerden bazıları herhangi bir sorumluluğa yerleştirilirse, toplum kesinlikle gelişir. Bu öğretilerin bir parçası olan bir başka nokta da Müslümanların kendi kaderlerinde rol oynamalarının gerektiğidir. Temelde Gadir, dinin sosyal yönünü cesur bir şekilde ele alıyor, yani Gadir'in önemli derslerinden biri, biz Müslümanların sadece bireysel sorumluluğa sahip olmadığımız, aksine, sosyal sorumluluğumuz bireysel sorumluluktan çok olmasa da az da değildir. Dinin asil edebiyatını insan toplumuna tanıtmak, yani dini kapsamlı, derin ve doğru bir şekilde tanıtmak için Gadir'i kullanmalıyız. Bu içerikler, Sünni ve Şii âlimlerle yaptığımız bir dizi bahis ve toplantıda vurgulanmıştır.

Pakistan’da var olan çok yüksek kapasite göz önüne alındığında, yerel kurultayın yeniden canlandırılması için zemin hazırlamak bu gezinin diğer hedeflerinden biriydi. Pakistan, yaklaşık 250 milyon Müslüman ve yaklaşık 40 milyon Şii nüfusuyla büyük ve İslami bir ülkedir ve bu, İslami maarifleri ve Ehlibeyt (a.s) öğretilerini yaymak için büyük bir kapasite olarak kabul edilir. Öte yandan bölgedeki Şiilerin durum analizi, Şiilerin güçlü ve zayıf yönlerini ele almak için en önemli hedeflerden biriydi. Şii ilim havzaları ve onların bilgilerinin bir araya getirilmesi gibi her bölgedeki camiler ve İslam ve Kur’an merkezlerinin ziyaret edilmesi de bu hedefler arasındaydı. Kapasitenin geniş alana yayıldığı göz önüne alındığında buraların tamamını araştırma imkânı olmadı, Ancak gezinin süresi ve katılım olasılığı dikkate alınarak birkaç merkez ziyaret edildi.

Sünni merkezlerle dini ve eğitimsel etkileşimlerin genişletilmesi bu gezinin önemli hedefleri arasındaydı ki elhamdulillah, Minhacu’l-Kur’an Üniversitesi ve diğer merkezlerle işbirliği anlaşması için iyi bir alt yapı oluşturuldu. Etkili Şii ve Sünni âlimler ve şahsiyetlerle toplantılar ve vahdet merkezli görüşmeler de gündemdeydi ve bence tüm bunlar faydalı ve etkili oldu.

 

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı – Pakistan’ın hangi şehirlerini gezdiniz, hangi merkezleri ziyaret ettiniz ve hangi şahsiyetlerle görüştünüz?

- Pakistan'ın üç önemli şehri Karaçi, İslamabad ve Lahor bu gezinin hedefleri arasındaydı. Karaçi’de, Gadir münasebetiyle, Karaçi’deki İran Kültür Evi’nin ofisinde bölge âlimlerinin katılımıyla muhteşem bir program da dâhil olmak üzere çeşitli programlarımız vardı. Seyahat planına kadın ve erkek ilim havzalarının bazısının ziyareti de dâhil edildi ve her birinin gerçekten kapsamlı faaliyetler için kapasitesi vardı.

Lahor’da bazı İslami merkezlere gitmenin yanı sıra kapasitesi yüksek büyük bir külliye olan Urvetü’l-Vuska ve İlim Havzasının saygıdeğer yöneticisi ile bir görüşme gerçekleştirdik. Camiatu’l-Muntezar Külliyesi’nin ziyareti ve Necef’te eğitim görmüş Pakistan’ın önde gelen âlimi ve bu külliyenin müdürü Ayetullah Seyit Niyaz Nakavi ile görüşülmesi de Lahor programları arasındaydı.

İslamabad’da ayrıca, İnkılap Lideri Temsilcisi ve Pakistan’daki Şii Ulema Konseyi başkanı Allame Seyit Sacid Nakavi ile bir toplantı da dâhil olmak üzere, etkili şahsiyetlerle görüşülmesi düzenlenen programların arasındaydı. Keza bu bölgenin âlimlerinden ve Necef İlim Havzası âlimlerinden olup Cemaat-i Kevser İlim Havzası Müdürü Ayetullah Şeyh Muhsin Necefi ile de bir araya geldik. Aynı zamanda İslamabad’da havza müdürlüğünü üstlenen Allame Raci Nasır Abbas Caferi ile de çok güzel bir görüşme yaptık ve tüm bu ileri gelenler, genellikle lisansüstü eğitim için Kum’a gelen öğrencilerin eğitimiyle ilgileniyorlar ve bazıları da Necef’e gidiyor​. Pakistan’ın bazı şehirlerinde ilim havzaları çok etkindir, ancak güçlü yönleri daha güçlendirilmeli ve zayıf yönleri belirlenip telafi edilmelidir.

​Sünni âlimlerle de görüştük, bunlardan biri de Pakistan İdeoloji Konseyi başkanıyla görüşmemizdi. Bu merkez ülkemizdeki Koruma Konseyi’dir, yani Pakistan’da çıkarılan kanunların bu Konsey tarafından onaylanması ve İslami kurallara uygunluğunun netleştirilmesi gerekir. Bu şura 22 kişi olup Sünni ve Şii hukukçulardan oluşmaktadır, elbette bu oluşum içinde bir zamanlar iki Şii âlimi vardı, ama şimdi bir tane Şii âlimi var. Bu toplantıda bizden bu meclise bir dizi kanunu şeriat ve İslam kanunlarına uyarlama konusunda yardım etmemiz istendi. Bu toplantıda, kanunların içtihat meselelerine uygunluğunun tartışılmasında Kurultay içtihadı çalışma grubunun işbirliğine ilişkin görüşmeler yapıldı. Bu alanda kitaplar yayınlanmış ve bilim adamları, öğrenciler ve insanlar tarafından memnuniyetle karşılanmıştır.

 

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı - Pakistanlıların, özellikle öğrencilerin ve halkın sizi karşılaması nasıldı?

- Gittiğimiz her yerde gerek alimler, gerek talebeler, gerekse diğer insanlar sevgi ve ihtişamla karşıladılar. Gerçekleştirilen konferans ve oturumlar çok görkemliydi ve memnuniyetle karşılandı. Örneğin 16 bini aşkın öğrencisiyle bölgenin önemli ve büyük üniversitelerinden biri olan Minhac Üniversitesi’nde yaptığımız konuşma çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci tarafından memnuniyetle karşılandı. Nerede olursak olalım insanlar bizi coşkuyla karşıladılar ve ağırlamalarıyla bizi utandırdılar. Halk, tüm imkânlarını kullanarak bizleri ağırladı ve şiir dinletilerinin de yer aldığı çeşitli programlarla sevgilerini dile getirdi. İran halkına sevgi ve İslam Cumhuriyetine duyulan ilgi ve alaka da onların muhabbetlerini sergilediği belirleyici özelliklerden biriydi. Bu karşılama o kadar belirgindi ki tüm toplantılarda kendini gösterdi ve tüm toplantılar Farsça olmasına rağmen büyük bir memnuniyetle karşılandı. Bu, bu iki ulusun dostluğunun bir göstergesidir ve bu iki ülkenin hükümetlerinin siyasi, ticari, ekonomik, bilimsel ve diğer sektörlerin gelişmesinde uygun işbirliği yapabileceğini umuyoruz.

 

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı - Pakistan Şiilerinin güçlü ve zayıf yönleri hakkındaki değerlendirmeniz nedir? Pakistan’da Ehlibeyt (a.s) mektebini tanıtma alanında Şiilerin karşılaştığı zorluklar hakkında ne biliyorsunuz ve Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı bu konuda nasıl bir rol oynayabilir?

​- Pakistan’daki Şiilerin ve hatta Sünnilerin öne çıkan özelliklerinden biri Ehlibeyt’e (a.s.) olan sevgileri ve vahiy ailesine tarifsiz sevgi ve bağlılıklarıdır ve sevgi ve şefkat açısından en yüksek puanı onlara verebiliriz. Elbette bu sevgi sürdürülmeli ve yönlendirilmeli, bu sevgiye ilim eşlik etmelidir ki bu pek çok durumda böyledir ve elbette bazı durumlarda derin ilimler bazı konularda söz konusu değildir ki bu da zayıf noktalardan biridir. Bu bilgi Ehlibeyt’e (a.s) olan sevgi, aşk ve muhabbet duygusuna bağlanırsa çok derin bir kapasite oluşturabilir. Bazılarının bu duygusal yönleri kötüye kullanması mümkündür ve bu yönde başta bölge âlimleri olmak üzere çok dikkatli olunması gerekir. Bazen de düşmanlar bu konuları suiistimal ederek Şiiler veya aynı dinin mensupları veya Şiiler ile Sünniler arasında fark yaratmak isterler. Elhamdülillah Şii liderlerinin ve Şiilerin ve Sünnilerin büyük âlimlerinin tedbirleriyle düşmanların fitne ve şeytanlıklarının önü alınmıştır.

Bana göre daha çok üzerinde durulması gereken konu aklî bilginin ve adaletin genişletilmesidir. Düşmanların müspet vasıflardan suiistimal etmesine müsaade edilmemelidir. Bazı kimseleri kışkırtanların, İngiltere’den veya başka yerlerden fitneci oldukları gayet açıktır ve bu fitne ile Ehlibeyt (a.s) müntesipleri arasında ve Şiilerle Sünniler arasında tefrika oluşturma hedefindedirler. Bu konu, bölge âlimlerinin zekâsını ve düşmanların uğursuz planlarına karşı etkili olmalarını gerektirmektedir. Birçok durumda bu kumpaslar birlik ve beraberlikle önlenmiş hatta büyük yürüyüşler düzenlemişler ve genel olarak bölgenin âlimleri, nüfuzlu şahsiyetleri ve Şiilerin yaptıkları planla çatışmanın şiddeti önlenmiştir. Düşmanlar ciddi bir şekilde ihtilaf konusuna yatırım yapıyor ve özellikle Pakistan’da çok dikkatli olmalıyız ve o bölgenin tüm alimleri ve şahsiyetleri dikkatli olmalıdır. Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı, Ehlibeyt (a.s) marifetini derinleştirmeyi ve Ehlibeyt (a.s) müntesipleri arasında Ehlibeyt (a.s) hakkında kapsamlı bir görüş sahibi olmayı da amaçlamaktadır.

Seyyidü’ş-Şuheda İmam Hüseyin’in (a.s) yas günlerinin gelmesi münasebetiyle bu gezide bazı toplantılarda dile getirilen konulardan biri de İmam Hüseyin’in (a.s) sadece Şiiler için değil, Müslümanlar için ve hatta İbrahimi dinlerin mensupları için bile evrensel bir model olduğu konusuydu. İmam Hüseyin’in (a.s): “Dininiz yoksa ve mahşer gününden korkunuz yoksa en azından özgür olun.” buyruğu defalarca tekrar edildi. İşte bu yönüyle İmam Hüseyin (a.s) toplumun tamamı için bir model ve örnektir ve bizim bu modelden yararlanmamız gerekir. Dolayısıyla İmam Hüseyin (a.s) evrensel bir potansiyeldir. Aşura olayını anlatırken sadece olayın duygusal yönlerini değil, İmam Hüseyin'i (a.s) ve Aşura olayını doğru bir şekilde tanıtmalı ve anlatmalıyız.

Aşura olayının neden bu şekilde yaratıldığına dair doğru analizlerin sunulması ve günümüz meselelerine uyarlanmasının konu edilmesi de bazı toplantıların konuları arasındaydı. Uyum konusu önemli bir konudur ve bugün kimler dine zarar vermeye çalışıyor? Bunları tespit edip tanıtmalıyız. Bu nedenle yapılan alıntı doğru ve kapsamlı olmalı, doğru analizler sunulmalı ve günümüzle karşılaştırması doğru yapılmalıdır. Velayetullah yolunda olanlar ile şeytanın velayeti yolunda olanlar tamamen ayrılmalıdır ve bugün hem Allah’ın velayet yolunda olanlar hem de tağutun velayet yolunda olanlar var. Adaptasyon çok önemlidir. Kurultay elinden geldiğince kapsamlı ve derin bir şekilde Ehlibeyt’i (a.s) tanıtmaya çalışıyor. Kurultay bir nevi ilmi ve manevi bir otoriteye ulaşıp bu yönde adımlar atmalıdır. Bu nedenle bir tür bilgi hâkimiyetiyle dünyanın tamamında günümüz beşeri toplumunu Ehlibeyt’in (a.s) derin maarifiyle ve Müslüman ve Şiilerin mevcut durumuyla tanıştırmamız için ister merkez teşkilatının faaliyetlerinde, ister “WikiShia” gibi faaliyetlerde olsun, ister Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansının araştırma çalışmalarında veya medya faaliyetlerinde olsun, akılcı, manevi ve adaleti takip eden bir yaklaşımın tam olarak ortaya konulması gerekir.

 

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı – Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayının Pakistan’da temsilcisi var mı? Varsa ne kadar etkindir?

- Bir zamanlar bazı âlimler meclisin temsilcisi olarak faaliyet gösteriyordu ve bunların bir kısmı vefat etti. Son gezimizde bu konunun farkına vardık ve inşallah gelecekte bu konu dikkate alınacaktır. Elbette Pakistan’da Genel Kurul’da 40-50 civarında üyemiz var, ancak bir dizi sorun nedeniyle planlanmış bir faaliyet olmadı ve bu gezinin amaçlarından biri de Pakistan’da Kurultayın faaliyetlerini gözden geçirip yeniden tanımlamaktı.

 

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı - Alt kıtada, özellikle Pakistan’da Şii ve Ehlibeyt (a.s) müntesibi akımlarını güçlendirmenin stratejileri hakkında ne biliyorsunuz?

- En önemli stratejilerden biri de tüm Müslümanlar arasında birlik olmaktır. Ortak anlayış gerektiren ve yaratılması gereken ortak düşmana karşı pratik birliğe sahip olmalıyız. Şii âlimler ve ilim havzaları arasındaki birlik, Ehlibeyt (a.s) mesiri ile aynı seviyede olan talebeleri yetiştirebilecekleri anlamına gelmektedir. Önemli olan bugün içinde bulunduğumuz şartlara göre eğitimin toplumun mevcut seviyesine göre yapılmasıdır.

Bir diğer nokta da akılcılığı, maneviyatı ve adaleti güçlendirmektir ki Elhamdülillah, bu adalet akımı Pakistan milletinde var ve umuyoruz ki akıl ve maneviyatla birlikte bölgede manevi, ekonomik, sosyal ve siyasi bir güce ulaşabilir. Kur’an ve Ehlibeyt (a.s) öğretilerinin külliyatındaki akılcılık vurgu konusu yapılmalıdır. Bugünlerde Batı’da sahte maneviyatın yaratılmaya çalışıldığı dikkate alındığında bizim Ehlibeyt (a.s) kapasitesinin mecmuasına teveccüh ederek kelimenin tam anlamıyla maneviyatı – ki bunun başında Allah Teala ve dinginliğe ulaşılması içi insanın Allah ile irtibatı baştadır – tüm işlerimizin başında karar kılmamız gerekir. Ehlibeyt’e (a.s) dayanmak, bu maneviyata ulaşmanın anahtarıdır ve onlar maneviyatın önderleridir. İlim ve maneviyatta Müslümanlar arasında var olan büyük şahsiyetler ve Müslümanların tamamı Ehlibeyt’in (a.s) ilmi ve manevi otoritesini kabul etmektedir. Sahifeyi Seccadiye’deki maarif, Arefe duasındaki maarif ve İmam Hüseyin (a.s) ve diğer masumlardan (a.s) nakledilen maarif, Peygamber Ekrem’den (s.a.a) nakledilen maarif ve Kumeyl duası gibi İmam Ali’den (a.s) nakledilen maarif ve keza Mefatihu’l-Cinan’da yer alan maarif gibi Ehlibeyt’in (a.s) maariflerini doğru bir şekilde araştırıp tanıtmalıyız.

Stratejiler arasında ele alınması gereken bir diğer nokta da dünyadaki Şiilerin kamusal eğitim düzeyinin yükseltilmesidir. Pakistan’da bu konuda çok çaba sarf edilmesi gerekir. Bu nedenle tebliğciler modern donanımlarla donatılmalı, uluslararası literatüre aşina olmalı, dünyada karşı karşıya olduğumuz yüzleşmenin türü hakkında genç kuşağı doğru bilgilendirmeli ve genç kuşağın diline aşina olmalıdır.

 

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı - Pakistan gezisinin en önemli başarıları olarak ne düşünüyorsunuz?

- Bunların bazılarını listelemek istersem ilki sahada yer almakla bilgi hâkimiyetidir. İnsan bulunduğu her ortamda bilgi hâkimiyeti daha bir nesnel ve daha bir dokunsal olacaktır. İkincisi, İslami öğretilere bağlı ve inanan bir ulus olan dost Pakistan ülkesinde var olan birçok kapasiteyi tanımaktır ve bu çok önemlidir. Diğer bir başarı da, hepsi ortak düşmana karşı birlik olmaları gerektiğine inanan Sünni ve Şii âlimler arasındaki birlik vurgusudur. Bugün bölgenin gücü İslam ve Müslümanlardır. Uluslararası arenada sömürü akımına göğüs gerebilecek akım “saf İslam”dır. Bugün Kur’an ve Ehlibeyt (a.s) öğretileriyle dünya insanlarına en mükemmel düşünceyi tanıtabiliriz. Gelecekte meydanın fatihi dünyaya en güzel düşünceyi tanıtan kimselerdir.

Bir kazanım olarak değerlendirebileceğim bir diğer nokta da bölge âlimlerinin birliğine vurgu yapılması ve Ehlibeyt (a.s) mektebine daha çok hizmet etme kapasitelerinin tanınmasıdır. Bu gezinin bir diğer başarısı da Minhacu’l-Kur’an Üniversitesi ile dini ve kültürel faaliyetlerin genişletilmesi ve ilim havzalarına destek ve yardım doğrultusunda bir mutabakat zaptı için zemin hazırlamaktı. Entelektüel açıdan bakıldığında, öğrencileri Ehlibeyt (a.s) mektebiyle tanıştıracak ders kitaplarına sahip olabilmek önemlidir. İnşallah bundan sonra da bu konuların ciddiyetle takip edilmesini ve verimli olmasını temenni ediyoruz.

8-9 günlük bu gezide çok sayıda konferanslar verildi. Konuşmaların metinleri elde edilirse bölge alimlerine yeni bir literatür ve yaklaşım sunulacağını düşünüyorum. Kurultay, bir nevi ilmî ve manevi bir otorite elde etmeye çalışmaktadır. Keza Kurultay, toplumun seçkinlerinin Ehlibeyt’in (a.s) saf mektebini tanıması ve birlik içinde kesin ve derin görüşler ortaya koyması gerektiğine inanmaktadır.

Hatıra olarak şu noktayı söylemek isterim: Minhacu’l-Kur’an Üniversitesi’nde yaklaşık 250-300 öğrenciye Ehlibeyt (a.s) açısından bilim ve din ilişkisini anlatan bir konuşma yaptık. Bu konuşmada gündeme getirilen konulardan birisi bir zamanlar Müslümanların ilmin ağırlık merkezinde yer aldığı ve başkalarının ilmi bizden aldığıydı.  Tıbbın dört alanında Kanun kitabı bulunan İbn-i Sina ve Harezmî, Zekeriya Razi vb. şahsiyetler. Keza ​ Ehlibeyt’in (a.s) öğrencileri arasında, Cabir bin Hayyan gibi ve tabiatın düşünürler ve bilim adamları tarafından keşfedilmesi gerektiği görüşüyle ​​bilime önem veren İslam’ın diğer örnek şahsiyetleri de vardı. İlim sahası ile din sahası birbirini tamamlar ve din sahası ilim ve düşünce sahasını teşvik eder. Bu noktayı vurguladık ki, bilim adamlarının fenomenler hakkında iki görüşü olabilir: Bir görüş, fenomenin bizi yaratıcıya ulaştırması anlamındaki görüşüdür ve diğer görüş, fenomenin bir fenomen olması anlamındaki görüşüdür. Din, bilime bizi fenomene bağlayan ilk fikirle bakmak ister. Bir diğer konu da bilimin güç ve otorite getirdiği, bir toplumda bilim ne kadar çoksa o toplumun o kadar güçlü olacağı belirtilen bilim ve iktidar ilişkisiydi. İslam İnkılabı Rehberinin ikinci adımın beyanına ve bilimin gelişmesi ve ilerlemesi için yedi tavsiyesine değinmiştik. Ahlak, maneviyat, adalet ve yolsuzlukla mücadele bileşenlerinden İslam medeniyetinin yazılımı olan İslami yaşam tarzı olan 7. maddeye kadar toplantıda hazır bulunan üstat ve öğrencilere materyaller sunuldu. Üniversite rektörü yaptığı konuşmada şöyle demişti: “Biz uyuyorduk siz uyandırdınız, ilk defa böyle bir konu sunuluyor.” Bu bilgi ve materyalleri sunarken bize söyledikleri sözler aynıydı. Toplantıdan sonra tüm öğrenciler tezahürat yaptı ve herkes “Yaşasın Pakistan, Yaşasın İran” sloganları attı. Bütün bunlar, diğer milletlerin İran’ı ve İslam İnkılabını sevdiğini gösteriyordu.

Geçtiğimiz güzergâh, yağmurlu olmasına rağmen bize yaklaşarak elimizi sıkıyorlardı ve duygusal bir bakışla gelip muhabbet gösterisinde bulundukları belliydi. Bunlar, İran’ın ve İran İslam Cumhuriyeti’nin amaç ve ideallerinin dünyanın kalbinde olduğunun ve önemli olanın bu idealleri koruyabilmek olduğunun işaretidir. Bu ideallere ne kadar bağlı kalırsak İslam dünyasının Ümmü'l-Kura’sının günümüz insan toplumundaki sevgi ve muhabbeti çok daha yaygın olacaktır inşallah.

 

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı - Size ve beraberinizdeki heyete âlimlerin ve Şiilerin sevgisinden bahsettiniz. İran ve Şii dünya âlimlerinin temsilcisine karşı Ehlisünnet âlimlerinin bakış açısından, bu ileri gelenlerin Dini Lider’in temsilcisine, Şii alimlerin temsilcisine ve Şii İran’a bakışları nasıl?

- İnanın Ehlisünnet âlimlerinin bize ayrı bir hürmetleri vardı ve bazı birinci sınıf şahsiyetlerin de bize ayrı bir saygıları vardı. Onlar sunulan düşünceye ve bilgiye saygı gösteriyordu ki bu onların konuşmalarından da anlaşılıyordu. Bazı yerlerde nitelendirilmesi zor ilgi ve alaka gösterisi, birlikte daha fazla oturum ve sohbetlerin düzenlenmesine karşı gösterilen eğilim ve İslam İnkılap Rehberi’nin temsilcisine saygı gösterisi Pakistan halkı ve âlimlerinin ortaya koyduğu somut örnekler arasındadır. Nereye gidersek gidelim, en güzel şekilde karşıladılar. Bütün bunlar İran İslam Cumhuriyeti’ne olan ilgiyi dile getiriyordu ki bu gerçek pek çok durumda oldukça açıktı.

Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansı - Ehlibeyt (a.s) Haber Ajansına zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.