Daha önceleri de Wall Street
Journal gazetesi de Suudi Arabistan'daki kaynaklardan naklen, Çin Ulusal
Nükleer Firması CNNC'nin bu ülkenin doğu vilayetinde bir adet nükleer
santralinin inşası için Riyad'a öneride bulunduğunu aktarmıştı.
Bu olayda ABD yalnız değil ve Siyonist rejim de, Riyad yönetiminin
nükleer güce ulaşması şartını işgal rejim ile ilişkilerin kurulmasına
bağlamasından sonra, daha önce İsrail içinde Suudi Arabistan ile ilişki
konusu üzerinde mutabakat sağlanan mesele, anlaşmazlık konusu haline
dönüştü ve böylece, Siyonist rejim içindeki anlaşmazlıklara yeni bir
konu da eklenmiş oldu.
ABD ve Suudi Arabistan ilişkileriyle ilgili olarak izlenimler, bu
münasebetlerin giderek zayıfladığı veya inceldiğini, Suudi Arabistan'ın
bölge ve dünyada kendisi için yeni müttefikler bulmaya çalıştığını
gösteriyor. Telegram'ın haberine göre 13 sene aradan sonra, dünyada
değişiklikler yaşanmakta ve yeni ittifaklar oluşmaktadır. Artan biçimde
kutuplaşan dünyada Suudi Arabistan yeni güvenlik ortakları peşindedir.
Geçen 15 senede, Washington'un Fars Körfezi petrolüne bağımlılığı büyük
ölçüde azalmış ve başka taraftan ABD'de enerji üretiminde kaya petrolü
artırmıştır öyle ki ABD bugün petrol ihtiyacının yüzde 6'dan azını
Suudi Arabistan'dan ithal etmekte.
Buna göre, "Güvenliğe karşı petrol" denklemi, senelerin ardından bugün
artık ABD ile Suudi Arabistan münasebetlerinde görülmemektedir.
Buna karşı, Riyad'ın Pekin ile derin münasebetleri, petrol ihracat
piyasasında değişikliği gösteriyor. Çin 2022 yılında Suudi Arabistan'dan
günlük bazında 1 milyon 750 bin varil petrol alımıyla Riyad'ın en büyük
petrol ithalatçısına dönüştü. Suudi petrol firması da Çin'deki
yatırımını milyarlarca dolara çıkarmıştır.
Suudi Arabistan'ın Şanghay ve BRICS'e üyelik isteği ve bu ülke ve
BAE'nin BRICS'e üye olma daveti, Fars Körfezi’nde bulunan her iki
ülkenin ABD'den giderek uzaklaşmakta olduğunu ortaya koymakta.
Uzmanlara göre, Batı Asya'nın iki büyük ekonomisi olan Suudi Arabistan
ve BAE'nin BRICS'e üyelik için başarılı önerileri, bu ülkelerin uzun
süre güvenliğini temin eden ABD'den bağımsızlığı için kabiliyetlerini
artırmıştır.
BAE ve Suudi Arabistan gibi ülkelerin Çin ile BRICS ve Şanghay
çerçevesindeki ilişkileri, Batı'nın Fars Körfezi'ndeki iki kilit
müttefikinin yeni ittifaklar arayışında olduğunu, bu ülkelerin güç
münasebetlerinde değişen süreci doğru şekilde anlayarak, tüm ülkeler ve
bloklarla çalışmaya ve tüm aktörlerle ilişkilerin avantajından
yararlanmaya gayret gösterdiklerini ortaya koymakta.
Gerek Suudi Arabistan, gerekse BAE, petrol üretimi, Ukrayna savaşı, İran
ve Suriye ile ilişkileri gibi konularda, ABD'nin yaklaşımından kendi
yollarını ayırmışlardır.
Öte yandan Suudi Arabistan ve BAE'nin BRICS'e katılmaları ile, bu blok,
dünyada dev petrol üreticileri ve ihracatçılarının bazılarını kendi
kapsamına almış ve bu önemli durum, dolarsız ticareti güçlendirebilir.
Dolarizasyon sürecinin başlangıcı aslında ABD'nin performansından
geliyor. Son yıllarda ABD'nin uyguladığı tek taraflı mali yaptırımlar,
artık genel bir fikir birliği haline gelen dolarizasyonun gerekliliğini
ve aciliyetini daha da gerekli hale getirdi./