Antisemitizmin dünyada yayılması, Siyonist rejimin Başbakanı Netanyahu'nun kamuoyuna “Uluslararası toplumun bizi eleştirmesini istemiyoruz. Daha doğrusu destek istiyoruz.” demesine neden oldu.
Avrupa ülkelerinin yetkilileri başından beri korsan rejim İsrail'i desteklese ve Siyonist rejimin Filistinlilere yönelik baskı ve katliam politikasını İsrail'in hakkı olarak görseler ve Tel Aviv'i desteklemek bağlamında Filistin'i destekleyenleri tehdit edip cezalandırsalar bile gerçek şu ki Gazze savaşında Filistinlilerin katliam edilmesi birçok Avrupalı ve Amerikalının İsrail'in Filistinlilere yönelik politikalarını kınamasına ve Filistinlilerin haklarını savunmak için kitlesel gösteriler düzenlemesine sebep oldu.
Avrupalı yetkililerin Filistinlilere karşı sert tutumlarını sürdürmeleri ve Batılı toplumların Filistin destekçilerine karşı tüm özgürlükçü sloganlarının aksine çifte tutum benimsemeleri, aslında dünyada ırk ve din ayrımcılığının yaygınlaşmasına neden olmuştur. Yayınlanan istatistiklere göre Fransa'da 7 Ekim'den bu yana 1.100'den fazla Yahudi karşıtı eylem kaydedildi. Macron'a göre bu rakam, son birkaç haftada Fransa'da yaşayan Yahudilere yönelik nefret eylemlerinin geçen yılın tamamına kıyasla üç katına çıktığını gösteriyor.
Almanya Başbakanı Olaf Schultz, ülkesinde son dönemde yaşanan Yahudi karşıtı olaylardan "utandığını ve öfkelendiğini" belirterek hükümetinin Yahudilere karşı bu tür nefreti tolere etmeyeceği konusunda uyardı.
Aslında Batılı ülkeler son haftalarda bebek katili İsrail'e uyguladıkları politikalar ve destekleriyle özgürlük konusundaki sloganlarına bağlı kalmadıklarını dünya halklarına göstermişlerdir. Nitekim bu politika Filistin'i savunan yazar ve gazetecileri bile ötekileştirirken, batı toplumunda halkın öfkesini artırdı. Fransa dahil çoğu Avrupa ülkesinin kanunlarına göre hiç kimse ten rengi, ırk, din, yaş ve engellilik nedeniyle sosyal, siyasi ve ekonomik haklarından mahrum bırakılamaz. Ancak Batı ülkelerinin mevcut gerçekliği bu yasaların çoğunlukla kağıt üzerinde kaldığını ve istatistikler artık sadece Fransa'da değil tüm Avrupa'da ırksal ve dinsel şiddetin arttığını gösteriyor. FBI başkanı "Christopher Ray" bu bağlamdaki uyarıda, “Antisemitizm tarihi bir seviyeye ulaştı.” dedi.
Avrupa ülkeleri korsan rejim İsrail'in teröre karşı savaş adı altında uyguladığı katliam politikalarını savunmaya devam ederken, görünen o ki dünya kamuoyu bu konuyu kabullenmemekle kalmıyor üstelik tüm sloganlara, özgürlükçü ve insani ideallere aykırı olarak toplumsal öfkenin artmasıyla birlikte dinler ve ırklar arasındaki uçurum da arttı. Bu öyle bir konu ki pratikte kamu güvenliğini bozarken batılı toplumların sloganlarının nekadar anlamsız ve boş olduğunu daha da gün yüzüne çıkartıyor.
Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Yüksek Temsilcisi Miguel Moratinos, geçtiğimiz günlerde dini kutsallara, kutsal kitaplara, ibadet yerlerine ve dini sembollere saygısızlık yapılmasına karşı uyarıda bulunarak şunları söyledi: Bu eylemler dini şiddetin artmasına neden olabilir.
Görünen o ki batılı ülkelerin yanlış politikaları artık sorunları daha da ağırlaştırmış ve ortaya çıkan öfke ise toplumlara geri dönmüştür. /