Yapılan toplantıda Xi Jinping, ABD'nin Çin'e yönelik tek taraflı yaptırımları iptal etmesi ve Çinli şirketler için elverişli bir iş ortamı sağlaması yönündeki umudunu dile getirdi.
Her ne kadar Pekin açısından Xi'nin Amerika ziyareti ve Biden'le görüşmesi normal bir şey olsa da, Amerikalı yetkililer bu görüşmeyi, Amerika'daki Beyaz Saray'da Demokratların yaptığı gibi, ikili ilişkilerde önemli ve öne çıkan bir gelişme olarak göstermek için çok gayret göstererek, siyasi çıkarlar peşinde oldular. Zira kendisini sözde dünya süper gücü olarak gören ABD, birçok küresel sorunu çözmekte ve etkili olmakta aciz kalmıştır. Batı’nın Ukrayna krizi başta olmak üzere bölgesel ve küresel planlarını ileri taşımak için konumunu göz ardı ettiği Çin’in işbirliği ve desteğine ihtiyaç duymakta. Çünkü Batı, özellikle de ABD, bu krizin batağına saplanmış durumda ve buna devam edemiyor.
Siyasi konularda uzman olan "Lee Su Xuan" bu konuda şöyle diyor: "Joe Biden, çıkmazdan ve kafa karışıklığından kurtulmak için Xi Jinping ile görüşmeye çaresizce ihtiyaç duyan biri gibiydi ; dolayısıyla ABD hükümetine bağlı siyasi çevreler ve Demokrat Parti, Xi Jinping’in Amerika gezisi öncesinde ve sonrasında bu konuda çok propaganda yaptılar ve bunu Biden için önemli bir başarı olarak göstermeye çalıştılar."
Bu arada yayınlanan haberlere göre Çin Devlet Başkanı, Biden ile yaptığı görüşmede Çin'in bölgesel, ekonomik ve ticari hassasiyetlerine ilişkin önemli noktalara dikkat çekerek, Tayvan meselesinin Pekin'in kaynama noktası olduğunu ve Washington'un bundan kaçınması gerektiğini vurguladı.
Biden'ın Xi ile görüşme yönündeki güçlü isteğine ilişkin bazı analistler, Biden'ın Washington’un Pekin'in davranış ve performansını yönetme politikası çerçevesinde hareket ettiği görüşünü reddetmiyor. Çünkü ABD’nin son siyasi ve askeri tavrı, Çin’i öfkelendirmiş ve Pekin ile Washington’un arasını açmıştır.
Washington açısından bu sürecin devamı, Pekin'le bölgesel ve küresel krizlerin çözümü konusunda küresel mutabakata engel olabilir.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Su Shu Heswan şöyle diyor: “Çin şunu iyice bilmektedir ki Washington Pekin’e ilişkin kendi taahhütlerine sadık değil ve sadece Çin’e karşı göstermelik hareketlerde bulunmakta. Gayesi bu ülkeyi ve hareketlerini kontrol altına almaktır, oysa Çin pratikte bağımsız olarak kendi milli çıkarları çerçevesinde hareket ediyor.”
Her halükarda, Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün, Çin Devlet Başkanı'nı bir kez daha diktatör olarak nitelendiren Amerikan Başkanı'nın açıklamalarını kınama konusundaki tutumu, Amerika'nın Çin'e bakışının ve pozisyonunun değişmediğini ve hala Çin'i düşündüğünü ciddi şekilde göstermektedir. Çin’i kendi için dizginlenmez ve sıkı bir rakip olarak gören ABD kendi küresel hegemonyasını yok etmekte.
Dolayısıyla Biden ile Xi arasındaki görüşmelerin olumlu ve faydalı olduğu yönünde Amerika tarafından yayımlanan haberlere rağmen bu toplantının Amerika'nın Çin'e yönelik tutumunun değişmesi üzerinde herhangi bir etkisi olmayacak gibi görünüyor.
Çin ise rekabet ile birlikte ABD ile işbirliği konusunda ısrar ediyor. Çin Devlet Başkanı, Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği'nin (APEC) San Francisco'daki toplantısına katılmak üzere ABD'ye gittiği için Biden ile görüşmesi planlanmıştı, yoksa Çin Devlet Başkanı’nın ABD Başkanı ile şu sıralarda görüşmek istemediği ifade edilebilir./