AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Salı

5 Aralık 2023

15:46:04
1417631

Üstad Abdullah Cevad-i Amulî

Kur’ân Ayetlerinde Hac İbadeti 1

Her kim rızkının ertelendiğini görürse çok tekbir getirmelidir. Kimin de hüznü ve gamı çok olursa, çok bağışlanma dilemelidir. Kenz’ul-Ummal, 9325 Hz. Muhammed (s.a.a)


    Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:  Kur’ân’da Hac

اِنَّ اَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذ۪ي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِلْعَالَم۪ينَۚ 96
ف۪يهِ اٰيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ اِبْرٰه۪يمَۚ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ اٰمِنًاۜ وَلِلّٰهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ اِلَيْهِ سَب۪يلًاۜ وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَم۪ينَ 97

“Doğrusu insanlara (ma’bed olarak) ilk kurulan ev, Bekke’de (Mekke’de) olandır. Âlemlere uğur, bereket ve hidayet kaynağı olarak kurulmuştur. Apaçık deliller, İbrahim’in makamı vardır orada. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuşkusuz, Allah bütün âlemlere muhtaç olmayacak bir Ganî’dir.”[1]

Ayetin, Önceki Ayetlerle Bağlantısı

Yüce Allah önce şöyle buyurmuştu:

“Hadi artık siz de doğru yolu tutan İbrahim’in dinine uyun ve o, şirk koşanlardan değildi.”[2]

Bilindiği üzere İbrahim dininin en bariz özelliklerinden birisi “Kâbe’ye saygı” gösterilmesiydi.

Sonra şöyle buyurdu:

“Doğrusu insanlara (ma'bed olarak) ilk kurulan ev…"

Burada hitap İbrahim (a.s.) dinine tabi olduklarını iddia eden Yahudileredir. Şöyle buyuruyor: “Eğer sizler gerçekten İbrahim’in dini üzerineyseniz, öyleyse İbrahim’in inşa ettiği evi de aziz ve kutsal bilmelisiniz. Onu kıble ve tavaf yeri olarak kabul edin ve onun etrafında tavaf edin.” Bu iki sebepten ötürü zikredilen ayet, “Hadi artık siz de doğru yolu tutan İbrahim’in dinine uyun…” ayetinden sonra gelmiştir.

Ehl-i Kitab’ın Şüphesi

    Ayrıca, görünüşe göre bu ayet, Ehl-i Kitab’ın ortaya attığı bir diğer şüpheye de cevap mahiyetindedir. Onlar Müslümanlara dediler ki:

“Öncelikle nâsih doğru değildir ve batıl olan veya olabilecek bir şey İbrahim Halilullah’ın (a.s.) dininde asla yer bulmaz. Namaz kılanların kıblesi Beytü’l-Mukaddes’tir. Aynı şekilde siz Müslümanlar da Medine’ye gelmeden önce o yöne doğru namaz kılmaktaydınız. Şimdi Allah verdiği hükümden döndü ve Kâbe’ye doğru namaz kılıyorsunuz, bunu da kıble hükmü nâsih olduğu için yapıyorsunuz hâlbuki nâsih mümkün değildir.

İkinci olarak bunu İbrahim dinine nispet vermekte ve onu Müslüman, kendinizi de onun takipçisi olarak görmektesiniz. Sizler batıl olan bir şeyi İbrahim’e isnat etmekte ve demektesiniz ki; biz bu hükümde onun yolunun takipçileriyiz üstüne üstlük nâsihe de mürtekip oldunuz.”

Ehl-i Kitab’ın Bu Şüphesine Cevap

    Bu şüpheye verilecek cevap şu olacaktır; Nâsih elbette caizdir ve olmasında da hiç bir sakınca yoktur. Asıl hüküm, Kâbe’nin kıble olmasıdır. “Doğrusu insanlara (ma’bed olarak) ilk kurulan ev…” Filistin topraklarında Hz. Süleyman (a.s.), Mescid-i Aksa’yı inşa etmeden önce, İbrahim Halilullah (a.s.) Mekke’de Kâbe’yi inşa etmişti. Öte yandan Beytü’l-Makdis kıble olmadan önce Kâbe, hem kıble hem de tavaf yeriydi. Öyleyse eğer biz Beytü’l-Mukaddes’ten Kâbe’ye doğru döndüysek ilk kıblemize doğru dönmüş sayılmaktayız ve bu eylem, İbrahim’in (a.s.) ve İbrahim yolu takipçisi nebilerin sîresidir. Zat-i Akdes-i İlâhî, Hz. İbrahim’in olayını anlatırken şöyle buyurmaktadır:

Hz. İbrahim (a.s.) kendi eşi ve evladını yakıcı ve ziraata elverişsiz olan yere getirdi ve şöyle dedi; “Ey Rabbim! Ben, çocuklarımı senin kutsal evinin yanına getirdim ki, namazı yerine getirsinler.” Yani yeryüzünün en temiz soyu yeryüzünün en değerli mekânında namazı ayakta tutmak için görevlendirildiler.

“Mubareken/مباركاً” ve “Huden/هدي” Kelimelerinin İrapları

“Mubareken/مباركاً” ve “Huden/هدي” kelimeleri ya “Mekke’de/بِبَكَّةَ” sözcüğüne hal olarak müteallik oldukları için mensupturlar; yani “bereket kaynağı ve yol gösterici halinde.” ya da “Vudia/وُضِعَ” zamiri için haldirler; yani “rahmet ve hidayet kaynağı olarak kuruldu.” ya “insanlar için pek feyizli ve hidayet rehberidir.” veyahut da “Mekke’deki o kutsal ve bütün âlemler için hidayet kaynağı.” Bu ihtimallerin hepsinin olmasının olasılığı pek tabii vardır. Yani Kâbe, âlemler için hidayet kaynağıdır ve herkes hidayet ve bereket kaynağından yararlanabilir.

Kur’ân’da Evveliyet Konusu

   Evveliyet yani öncelik Kur’ân-ı Kerim’de birçok defa kullanılmış ve genellikle de nisbî olmuştur. Ama “Doğrusu insanlara ilk kurulan ev…/ إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ” ayetindeki evveliyet ve ilklik nefsidir (kendine özgüdür). Allah Teâlâ, Tevbe suresinde nifak ehline ait olan o mescidde bulunma konusundan sonra şöyle buyurmaktadır: “Nifak ehlinin kurduğu böyle bir mescidde[3] 

sakın bulunma!/لَا تَقُمْ فِيهِ أَبَدًا” buyuruyor ki: “Daha ilk gününde takva üzere kurulan bir mescid,[4] 

içinde namaz kılıp, bulunman için çok daha uygundur.[5] 

Mescid-i Dırar gibi nifak üzerine kurulmuş bir yerde değil. [6]
/ لَمَسْجِدٌ أُسِّسَ عَلَى التَّقْوَىٰ مِنْ أَوَّلِ يَوْمٍ أَحَقُّ أَنْ تَقُومَ فِيهِ”

Bu ayette geçen “İlk gününde/أَوَّلِ يَوْمٍ” sözcüğü nefsî değil nisbîdir. Yani inşa edildiği gün takva ve yakınlaşmak adına temeli atılmıştır.

...........................

[1]     Âl-i İmran suresi: 96-97

[2]     Âl-i İmran suresi: 95

[3]     Zararlı Mescid (Mescid-i Dırar)

[4]     Kuba Mescidi

[5]     Mecmau’l-Beyân, C. II, S. 535

[6]     Tevbe suresi: 108