AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Çarşamba

6 Aralık 2023

13:58:37
1417913

Doç. Dr. Muhammed Caferi

Din ve Maneviyat 3

Öyle görünüyor ki artan sayıda insan, derinlikli ve anlamlı bir hayata ulaşmak için çaba gösterirken farklı manevî yolların arayışı içindedir ve bireysel maneviyatı kendilerinin keşfettiği birtakım yöntemler aracılığıyla yaygınlaştırmaktadırlar.

                Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:  Maneviyat ve Dinlerin İlişkisi
   Önceki bahisler, maneviyatçılar açısından maneviyatın, tarihsel ve geleneksel dinler olarak bildiğimiz şeylerden bariz farklı olduğunu açıklığa kavuşturmuş oldu. Onlar bu iddiayı ispatlamak için şu çıkarımda bulunmuşlardır:[54]
1. Umut, huzur ve mutluluk tüm insanların manevî maksat ve hedefidir.
2. Bu üç hedef, ne belli bir dine ve okula mahsustur,[55] ne bilim, maarif ve bilimsel branşlara, ne de belli bir toplumsal düzene.
Sonuç: O halde maneviyat, dinlerin dışında bir şeydir.

    Dinlerde mukaddes metinlere kulluk olsun diye itaat, o dini takip etmenin öncelikli temeli olarak tanıtılır. Maneviyat insanının boyun eğmeyeceği kulluktur bu.[56] Buna ilaveten, dinin tarihsel tecrübesi, bir açıdan maneviyat üzerinde en büyük yıkıma yolaçmıştır. Çünkü dinle ilgili, bizde narsizm, önyargı, taassup, tutuculuk ve donukluk, hoşgörüsüzlük ve hurafecilik meydana getiren yaygın kanaat esas alınmıştır.[57] Buna göre maneviyat dinin alternatifidir ve onunla biraraya gelemez. Lakin maneviyatçıların varsayımına göre ve başka bir açıdan, maneviyat dinin özüdür. Zira birincisi, dindarların peşinde olduğu hedef, maneviyatın hedefinin aynısıdır, yani huzur, umut, mutluluk ve başarı.[58] İkincisi, dünyada maneviyatçıların üzerinde uzlaştığı, dünyanın ahlakî düzeni ve altın kural[59] gibi inançlar hep tarihsel dinlerin tümünde vurgulanmıştır.[60] Şu halde bu bakışaçısına göre maneviyatçıların faraziyesine göre maneviyat, dinin özüne ilişkin unsurları, dinin çekirdeğini ve kabuğundaki donatıları ihya etmeyi hedeflemektedir.[61] Elbette ki bu itikatlar ve ortak ilkeler, birbirinden tamamen farklı iki süreçte elde edilmektedir. Şöyle:
Bir maneviyat insanı ile dindar insanın inandığı şeyin ortak olması imkânı vardır. Sonuçta bu ikisi arasındaki fark, mütedeyyinlerin bir önermeye birisinden veya birilerinden işittiği için inanması, oysa maneviyat insanının, anlattığımız süreci katetmesi nedeniyle o önermeye inanmasındadır. Bu durumda vardıkları fikrî sonuçlar arasında herhangi bir fark yoktur, tek fark izledikleri fikrî süreçler arasındadır.[62]
Maneviyatın Zarureti ve Kökeni
   Çağdaş insanın hayatı ağırlıklı olarak maddiyatçı ve seküler olduğundan hayatın kayıp ve saklı boyutu konumundaki maneviyat, herkesin inceleme araştırma konusu olmuştur.[63] Modernite ve çağdaşlık, son yüzyıllarda insan zihnini cezbeden ve karşısına birtakım güçlükler de çıkartan bir yaklaşım ve akımdır. Maneviyatçıların, maneviyatın zaruret ve gerekliliğini ispatlamak için ellerindeki en önemli sermaye, modernitenin bileşenlerine dayanmaktır. Aslında maneviyat yaklaşımı, iki zorunluluğun idrak edilmesinin sonucudur: Modern olma zorunluluğu ve maddiyatın ötesine geçerek insanın varlığından üstün alanlara yönelme. Maneviyat teorisinin ortaya atanlara göre geçmişteki çökmüş medeniyetler, ya akılcılığı maneviyata feda etmişlerdi ya da maneviyatı akılcılığa. Bu yüzden modern insan, manevî yaşamdan başkasıyla yoluna devam edemeyecektir.[64] Onlar, modernitenin bileşenlerini kaçınılabilir olanlar ve kaçınılamaz olanlar şeklinde ikiye ayırarak[65] modern çağda dindarlığın icabını, dinin, kaçınılmaz olan bileşenlerle uzlaşması olarak görmektedir.
Modernitede bir bileşen eğer kaçınılamaz olanlardan ise bu bileşen ister iyi, ister kötü olsun, ister çirkin, ister güzel olsun, onu ister beğenelim, ister beğenmeyelim modern insanla karşılaşma sırasında bu gerçekliği onun varlığında kesin kabul etmekten başka çaremiz yoktur. Hatta modern insanı dindarlaştırmak istesek bile bu işin, o bileşeni dikkate almaktan başka bir yolla kolay olmayacağını bilmemiz gerekir.[66]
Maneviyatın önermeye dayalı özellikleri bölümünde zikredilenler modernitenin kaçınılmaz olan bileşenleriyle ilgilidir. Maneviyatçılar, dinin geleneksel ve kadim anlaşılma şeklinin modernitenin kaçınılmaz olan özellikleriyle uyumlu olmadığı inancındadır. Bu sebeple yeni bir dinî anlayışa yönelmek gerekecektir. Bu da maneviyattır.[67]
   Belki denebilir ki modern insan, genel olarak modernlikten önceki insandan daha küresel, daha hümanist, daha bireyselci, daha tümdengelimci,[68] salt itaate daha uzak, daha eşitlikçi olduğundan kavrayış hacmini daraltan, daha az detay içeren, teori ve pratikte kulluk olsun diye itaati daha az öngören, daha ziyade antropolojik ve psikolojik derinlik ihtiva eden… bireyin kendini gerçekleştirmesine daha çok fırsat tanıyan din veya dinleri daha cazip bulmaktadır.[69]
Diğer bir ifadeyle, din ve modernizm arasındaki uzlaşma; akılcılıkla bağdaşmazlık içermemek, kutsala ve onun dokunulabilir sonuçlarına ilişkin doğrudan ve kişisel tecrübeyi sağlamak, dinin özünü ve görünümünü birbirinden ayırmak, şahsi ve bireysel doku taşıyabilmek için dine yeni bir bakışa muhtaçtır. Maneviyat, gerçekte dine böyle bir bakışın ürünüdür ve uzlaştırmanın sağlanmasıdır.[70]
Bizim dönemimizde geleneksel din birçok insanın manevî ihtiyaçlarını karşılamada başarısızlıkla karşılaşmıştır. Öyle görünüyor ki artan sayıda insan, derinlikli ve anlamlı bir hayata ulaşmak için çaba gösterirken farklı manevî yolların arayışı içindedir ve bireysel maneviyatı kendilerinin keşfettiği birtakım yöntemler aracılığıyla yaygınlaştırmaktadırlar.[71]
   Tabii ki modern maneviyatçıların başlangıçta (hiç değilse yirminci yüzyılda) geleneksel dinlere dönerek kutsal kitapları ve dinî simgeleri yeni bir okuma biçimiyle ele almak suretiyle maneviyata doğru bir yol arama çabasına giriştikleri, ama sonraki adımda dinlere sırt çevirip daha derunî ve daha kişisel manevî yollara ilişkin daha detaylı bir kavrayışa ulaşmanın ardına düştükleri belki iddia edilebilir.[72] İlahiyat ile maneviyat arasındaki derin ayrım da buradan ortaya çıkmış ve modern insanın, bilinen itikadî-dinî sistemlerde görünmeyen en önemli değerlerini tespit için şekillenmiştir.[73] Bu değerler ve ödevlerin modern insanın akılcılığı aracılığıyla tanındığı ve maneviyatın duygusal ve iradî göstergeleri kanalıyla pratiğe aktarma güvencesi kazandığı açıktır.[74] Buna göre günümüz insanı, müteal olmayı isteyen vicdanını tatmin edebilmek için evren ve insana dair yeni düşünme yolları ve başka yorumlar bulmuş, sonuç itibariyle de insanın kemal ve mutluluğunu başka bir tarzda tasvir etmiştir.[75] Bütün bunlar, din ve modern akılcılık arasındaki uyumu yeterince güç bir iş haline getirmiş ve sahayı da dindar için her geçen gün daraltmıştır:
Dünyada dindar aydınların zorlu görevlerinden biri, hem dinin mitolojik kimliğini korumaya çalışmak, hem de dini anti mitolojik modern rasyonalizmle uyumlu hale getirmektir… Dinin modern akılla uzlaştırılması, din eğer akılcı olmaz ve modern akılla bağdaşmazsa modern akıl onu reddedeceği için yaşamsaldır. Modern aklın kendisini dinle uyumlu hale getirmeyeceği gözönünde bulundurulmalıdır.[76]
   Lakin bu, maceranın tamamı değildir. Maneviyatın diğer bir kökeni ve çıkış noktası daha vardır. O da dert ve acıyı azaltmaktır.[77] Tüm insanlar nadir bulunan üç metanın peşindedir: Huzur, mutluluk ve umut. İnsanların tarihsel bir dine yönelmesi her ne kadar başta dert ve acıyı azaltmak için olmuşsa da[78] tarihsel dinlerin kendisi bir şekilde dert ve acıya yolaçtığından ondokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren batının bilim ve akademi mahfillerinde dert ve acıyı giderecek çözüm yolları arayışı sohbetlerin konusu olmaya başlamıştır.[79] Bu boyuttan, maneviyat psikolojik renk ve koku kazanmaktadır. Ruh sağlığı,[80] daha iyi ve daha kaygısız hayatla ilgili bir psikoloji.
  Maneviyatçılar, bütün dert ve acıların sebeplerin sebebinin, insanların zihinsel ve ruhsal karmaşası olduğuna dair önyargıyla, geçmişte kabul görmüş ilahiyat ve metafiziğin varsayımlarına dayanmaksızın nihai tatmin ve mutluluğu bulmaya çalışmaktadır.[81] Onlar, geleneksel dinlerin bir kısım âdâbını belki koruyor olabilir ama bunu modern yöntemlerle gerçekleştirmektedir:
   [Onlar] ilahiyat ve doğaötesi faraziyelerle bağı tamamen koparmaya ve geleneksel dinin şekil ve suretlerine sarılmaksızın geleneksel insanın önemli hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadır. Daha önce geleneksel dinin inanç ve faaliyetleriyle bağ kurdukları temel şeylerin bir kısmını öne çıkardıkları yoldan, ama kendileri uygun yöntemler icat ederek.[82]
Hulasa, manevî tecrübeler insan için değerli ve önemlidir, bu tecrübelerin devamı ve sürekliliğinin bizzat kendisi bu iddianın doğruluğunun kanıtıdır. Günümüzde kilise veya mescide gitmeyen ama manevî yaklaşımlara inanan veya bağlılık hisseden sayısız birey vardır. Bu da maneviyatın zorunluluk ve önemini katlayarak arttırmaktadır.[83]
Maneviyatın Eleştirisi
   Makalenin bu bölümünde ele alınacak konu, maneviyat öğretisinin eleştirisi ve irdelenmesidir. Hedefin, maneviyatın bilimsel eleştirisi ve anahtar prensipler ve bileşenlerin analizi olduğu açıktır. Maneviyat teorisinin iddiaları üzerinde tek tek durulması hiçbir şekilde yazarın maksat ve muradı değildir. Geçen bahislerin örgüsü, değerlendirme ve eleştiri yaparken dinin dışındaki ve rasyonel mayalanmalardan yararlanmayı gerektirmektedir. Lakin bu iş, bazı durumlarda zaruret ve ihtiyaç oranında dinin içindeki öğretilerle (dinin kesin önermelerini referans göstererek) delillendirmeye ve onlara istinat edilmesine engel değildir. Bu, diğer bir açıdan da ilaveten öneme sahiptir. O da, din ve modern maneviyat arasında, başarılı ya da başarısız bir değerlendirme ve anlayış elde etmede bize yardımı dokunmak üzere bugünkü işlevleri itibariyle mukayese yapmanın lüzumudur. Buna ek olarak, bu bölümde bu projede mevcut çelişkilere de parmak basarak teorinin geçmiş bölümlerde değinilmiş icapların altını çizeceğiz. Makalenin başında hatırlattığımız gibi, fikirlerdeki güçlü noktaları ve doğru öğeleri göstereceğiz.
..................................
[54]   Melikiyan, “Nişânehâ-yi İnsan-i Ma’nevî”, Vijenâme-i Rûznâme-i İran, sayı 2962.
[55]   “Tarih bize göstermektedir ki, bu üç bileşen (mutluluk, umut ve huzur) hiçbir özel dine ve belli bir okula dayandırılamaz ve onlara bağlı değildir… Diğer bir ifadeyle, hiçbir özel din ve belli bir okulu kabul etme veya reddetmenin, bu üç bileşenin insan hayatında oluşması veya oluşmaması üzerinde etkisi yoktur.” (Bkz: Melikiyan, “Ma’neviyyet-i Gûher-i Din” ve “Porseşhâyî Pirâmûn-i Ma’neviyyet”, Sünnet ve Sekülarism, s. 307).
[56]   Melikiyan, “Ma’neviyyet-i Gûher-i Din” ve “Porseşhâyî Pirâmûn-i Ma’neviyyet”, Sünnet ve Sekülarism, s. 355 ve 356.
[57]   Melikiyan, Müştâkî ve Mehcûrî, s. 419.
[58]   Melikiyan, “Ma’neviyyet-i Gûher-i Din” ve “Porseşhâyî Pirâmûn-i Ma’neviyyet”, Sünnet ve Sekülarism, s. 354.
[59]   “Başkalarına öyle davran ki, sana hoşlukla karşılık versinler”
[60]   Melikiyan, “Ma’neviyyet-i Gûher-i Din” ve “Porseşhâyî Pirâmûn-i Ma’neviyyet”, Sünnet ve Sekülarism, s. 354.
[61]   Melikiyan, Müştâkî ve Mehcûrî, s. 278.
[62]   Melikiyan, “Sâzigârî-yi Ma’neviyyet ve Modernite”, Bâztâb-i Endişe, sayı 77, s. 49.
[63]   King, “Ma’neviyyet”, Heft Âsimân, s. 74.
[64]   Melikiyan, “Ma’neviyyet-i Gûher-i Din” ve “Porseşhâyî Pirâmûn-i Ma’neviyyet”, Sünnet ve Sekülarism, s. 289.
[65]   A.g.e., s. 270.
[66]   A.g.e., s. 270, 271 ve 298.
[67]   A.g.e., s. 273.
[68]   Metinde “istidlalger” (Çev.)
[69]   Melikiyan, Râhî be Rehâyî, s. 240 ve 241.
[70]   Kurbânî, “Ma’neviyyet: Rûyâverdî-yi Tecürbeî, Gûherşinâhtî ve Modern be Din ya Sâze-i Revânşinâtî”, Makâlât ve Berresîhâ, s. 75.
[71]   West, Revândermânî ve Ma’neviyyet, s. 28.
[72]   Redfield, Bîneş-i Ma’nevî; Zisten der Âgâhî-yi Cedid, s. 22 ve 23.
[73]   Sheldrake, “Ma’neviyyet ve İlahiyyât”, Heft Âsimân, s. 249 ve 251.
[74]   Melikiyan, Müştâkî ve Mehcûrî, s. 418 ve 419
[75]   Surûş, Râzdânî, Rûşenfikrî ve Dindârî, s. 309.
[76]   Surûş, “Râz ve Râzdânî”, Kiyân, sayı 43, s. 26 ve 27.
[77]   Melikiyan, “Ma’neviyyet-i Gûher-i Din” ve “Porseşhâyî Pirâmûn-i Ma’neviyyet”, Sünnet ve Sekülarism, s. 317.
[78]   A.g.e., s. 314.
[79]   A.g.e., s. 366 ve 310.
[80]   Huzur, umut, içsel tatmin ve hayatın anlamlı olması ruh sağlığının bileşenleri kabul edilmektedir.
[81]   Geçmiş metafizik ve ilahiyata az sempati duyulmasının sebeplerinden biri, eskiden gelmiş olmasına ilaveten, o fikrî sistemin köklü dert ve acılara ilişkin bir bilgiyi ve onların ilacını bize sunamıyor olmasıdır.
[82]   Melikiyan, Mihr-i Mândegâr, s. 32 ve 33.
[83]    Bkz: West, Revândermânî ve Ma’neviyyet, s. 30.