AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Çarşamba

6 Aralık 2023

16:07:57
1417980

Doç. Dr. Muhammed Caferi

Din ve Maneviyat 7

Sahte irfanların bir kısmı doğuda, bir kısmı da batıda ortaya çıkmıştır. Bu coğrafi çeşitlilik, sadece sapkınlık türünün farklılaşmasına yolaçmaktadır.

                    Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:  Sahte İrfanlar
                Geçtiğimiz bölümlerde söylendiği gibi, maneviyat yaklaşımı kendine has prensipleriyle, günümüzde piyasası hayli hareketli olan yalan ve sahte irfanların ortaya çıkışı ve gelişmesi için uygun bir mecra yaratmaktadır. Son birkaç yıldır yoga, zihin teknolojisi ve tedavi aşkı kitapları, belgesel ve sinema filmleri, müzik, tedavi enerjisi, sihirbazlık ve hurafenin kutsandığı ve muhatabını olağanüstü güçlere kendini kaptırıp tabiat ve şansın kalbinde sükûnet ve tatmin sağlayan saçma romanlar, sufilik ve dervişlik görüntüsünde ya da günün dekorasyonu formunda belirip ortaya çıkan sahte ve içeriksiz gruplar hep aynı hedefin peşinde koşmaktadır: Maneviyat ve anlama odaklılık adı altında hazzı esas almak. Tehlikelerle dolu bu vadide görülemeyen tek şey, saf ve hakiki irfanın özünü oluşturan kemal arayışı ve takvadır.[184]
   Bu âhir zaman deccalları ve falcıları, inci yerine boncuğu allayıp pullayarak gençlerimize pazarlamış, ellerindeki modern araçlarla herşeyi mübah kılma yoluyla ve insanın çile ve sıkıntısını giderme bahanesiyle şeriat ve dindarlığın üzerine çizgi çekmiş ve İrem bahçelerini aramaya çıkmıştır. Günümüzde müstekbirler ve medya patronları tüm kapasitelerini ilahî dinlerle mücadele etmek ve onların ışığının cılız olduğunu göstermek için seferber etmiş ve mistik görünümlü akımları propagandaya odaklanmıştır. Böylelikle bu mecrada, birincisi, muhataplarını hurafecilik, absürdlük ve hakikatten uzak tutma tuzağına düşürmekte; ikincisi de onları siyaset, devlet ve topluma kayıtsız münzeviler haline getirmekte, kendilerinin şeytani ve istismarcı maneviyatlarını, bu habersizlik ve kayıtsızlık ortamında hiçbir engelle ve karşı koyuşla karşılaşmaksızın icra etmektedirler. Öte yandan, bu mistisizmler, kolaylık ve hoşgörü politikasıyla takipçilerini kültürel ve itikadî çoğulculuğa çekerek bâtıl görüş ve fikirlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır.
 Sahte irfanların bir kısmı doğuda, bir kısmı da batıda ortaya çıkmıştır. Bu coğrafi çeşitlilik, sadece sapkınlık türünün farklılaşmasına yolaçmaktadır. Doğulu mistisizmler dünyadan kaçış ve zühd eksenlidirler. Batılı mistisizmler ise dünya eksenlidir ve dünya vurgunu yemiştir. Biri ifrat, diğeri tefrit yolunu katetmektedir. Ama hakiki ve sâdık irfan tüm boyutlara sahiptir; insanı, dünya lezzetlerinden yararlanmakla birlikte ona bağlanmayacak ve onun imkânlarından kendini geliştirme doğrultusunda en iyi şekilde faydalanacak biçimde yetiştiren irfandır.
Yarın hakikatin huzurunda çıkmalı ortaya / Yalanla davranan yolcunun mahcubiyeti
Modern Maneviyatın Özeti
1. Modern maneviyat, akıl-din ilişkisi ve gelenek-modernlik uzlaşmasına cevap doğrultusunda şekillenmiştir.
2. Maneviyat, örf ve lugat açısından, cisim veya diğer maddi ve duyumsanan şeylerden ayrı, maddi olmayan boyuta ilişkin bilgi sahibi olarak varolma ve yaşamanın metodudur. Ama kavramsal bakımdan modern maneviyat, insanın en büyük kaygısı olan “adalet ve sükûnetin gölgesinde yaşam” doğrultusunda dinamik bir yaklaşım şeklinde ifade edilir ve yorumlanır. Tezahürü de, bu dünya hayatında en az dert ve sıkıntı, buna karşılık iç huzurudur.
3. Maneviyatın dört özelliği vardır: Bilişsel, iradî, duygusal ve metodik.
4. Kadim metafiziğin sarsılması, kulluk için itaatin reddi, tarihe güvensizlik, dönemsel özelliklerin reddi maneviyatın negatif yapısını şekillendirir.
5. Maneviyat, ölümden sonrasına ve ebedi dünyaya dair sonuçlar, etkiler, vaat ve ikazlarla ilgilenmez. Durumların yalnızca dünyevî işlevi ve faydasının peşindedir. Yine maneviyatta inanç vardır ama bu inanç, bir gerçekliğe itikat türünden değildir. Çünkü realite, değişip dönüşebilecek bir şeydir, sabit ve yerleşik olmaz. Bu tür bir inanca “reel olmayan iman” denir.
6. Maneviyat insanı modern akılcılığa tam bir bağlılık taşır. Maneviyatçı şahıs için inançların doğruluk ve yanlışlığının bir önemi yoktur. Önemli olan, rasyonel akidedir. Aslında maneviyatçılar, akılcılık ve bilgiyi göreceli ve değişken kabul ederler.
7. Duyu ve tecrübe, metod bakımından modern maneviyatın asli dayanağıdır. Çünkü maneviyat, burada ve şu anda düşünerek eyleme geçer. Öyleyse deneyip yanılmak ve bir şeyin değerli ve işe yarar olduğuna karar vermek yalnız duyu ve tecrübe ölçütüyledir.
8. Maneviyat bir açıdan dinin alternatifidir ve onunla biraraya gelemez. Çünkü dinlerde kutsal metinlere taabbüd, o dini takip etmenin ilk direği olarak tarif edilmektedir. Maneviyat insanının, yükü altına girmediği kulluk itaatidir bu. Lakin bir başka açıdan, maneviyatçıların zannına göre maneviyat, dinin çekirdeğini ihya ve kabuğunu donatma amacındadır. Çünkü, birincisi, dindarların ardına düştüğü hedef, maneviyatın sükunet, umut, mutluluk ve başarı hedefidir. İkincisi, dünyadaki maneviyatçıların buluştuğu dünya ahlak düzeni veya altın kural gibi inançlar daima tüm tarihsel dinlerde vurgulanmıştır.
9. Maneviyat yaklaşımı iki zarureti idrak etmenin sonucudur: Modern olmanın zarureti, maddiyatın ötesine geçme ve insanın varlığını aşan alanlara odaklanma zarureti. Maneviyatçılar, modern çağda dindarlığın icabını, dinin, kendi kaçınılmaz bileşenleriyle uzlaşması olarak görmektedir. Maneviyatın başka bir çıkış noktası ve kökeni daha vardır. O da dert ve sıkıntıyı azaltmaktır. Bu boyutta maneviyat, psikolojik renk ve koku kazanır. Ruh sağlığına, daha iyi ve daha kaygısız bir yaşama dönük psikoloji.
Eleştirilerin Özeti
1. Maneviyat, dinî öğretilerin kanıtlanabilir olmasından, hatta makul olup olmadığından kuşku duyarak, suratını görmektense hediyeyi geri çevirmek gibi hakikati feda etmekte ve bu hedefe erişmek için çaba göstermeyi boş iş kabul etmektedir. Bu nedenledir ki nihayetinde reel olmayan imana eğilim duymakta, din ve maneviyatın yalnızca işlevleri üzerinde durmaktadır. Hâlbuki akılcı kanıtlar temelinde de dinî itikatlar insanların zihin ve kalbine yerleşebilir ve kökleşebilir.
2. Maneviyat insanının inancı, irreel imandır. Fakat din çerçevesinde maneviyat, maddi gerçeklerle ilgili tamamen insanî duygulardan kaynaklanan, zihinsel ve hayali bir şey değildir. Bilakis insanın, madde âlemini aşan ufka yerleşmiş hakikatlerle ilgili eğilimidir. İnsan, iç huzuru ve hoşnutluğu ancak bu takdirde bulabilir. Çünkü bir inanç gerçeklikle uyumlu olmadığında bizzat kendisinin dert ve sıkıntının kaynağı olacağı kesindir.
3. Kulluk olsun diye itaat ile modernite arasında çelişki bulunduğu iddiası da çürük bir iddiadır. Çünkü ne modern insan her zaman delillendirmeyle hareket eder, ne de kulluk olsun diye itaatin rasyonellik ve delil getirmeye aykırılığı sözkonusudur.
4. Maneviyatçılar sadece bu dünyada deney ve test potasına atılabilen önermelere değer verir. Hiç kuşkusuz bu yaklaşımın kökü, bir önermenin doğruluk veya yanlışlığını deneyin belirlediğine inanan pozitivist düşüncededir. Oysa bu dünyada mevcut herşeyin deneysel sonuçları bulunması gerekmez. Duyu ve deney, bilginin kaynaklarından sadece bir tanesidir. İnsanın elinde, önermeler ve öğretiler babında yargıda bulunmak, malumat toplamak ve bilmek için başka kaynaklar da vardır. Bu kaynaklar ve dayanaklar da akıl, tarih ve vahiy olabilir.
5. Maneviyat; hakikat arayışı, güzeli isteme, iyilikseverlik, doğruluk, söz ve davranışın birliği, başkalarını yargılamaktan uzak durmak ve başka birçok şeyler gibi ahlakî ve duygusal-nefsanî özellikler boyutunda dine borçludur.
6. Modern maneviyat ve ondan doğmuş mistisizmler, modernitenin prensiplerinin sahip olduğu dayanaklarla kaçınılmaz biçimde fırsatçılık ve ben-merkezciliğe varacaktır. Kesin olan şu ki, akılcılık egemen araç olduğunda hayat tamamen hesaplamanın konusu haline gelir ve ahlak faydacılığa dönüşür. Bu bilimzede atmosferde bazı yüce insanî değerler ortadan kalkar. Fakat gerçek irfanda maneviyat, sırf iç huzuru doğrultusunda davranmaz, hak eksenli ve kemale dayalı istikamete yönelir.
................................................
Kaynaklar
Kur’an-ı Kerim
Nehcu’l-Belaga.
Âmidî, Abdulvâhid, Gureru’l-Hikem ve Dureru’l-Kelim, Beyrut: Müessese-i A’lamî li’l-Matbûât, hicri kameri 1407.
Ayer, A. C., Zebân, Hakikat ve Mantık, tercüme: Menuçehr Bozorgmihr, Tehran: Müessese-i İntişârât-i İlmî, Dânişgâh-i San’atî-yi Şerif, 1974.
Brown, Colin, Felsefe ve İman-i Mesihî, tercüme: Tâtavus Mikâiliyân, Tehran: İlmî ve Ferhengî, 1375.
Cevâdî Âmûlî, Abdullah, Dinşinâsî, Kum: İsra, 1381.
Chryssides, George D., “Ta’rif-i Ma’neviyyetgerâyî-yi Cedid”, tercüme: Bâkır Tâlibî, Heft Âsimân, yıl 5, sayı 19, Pâyiz 1382.
Cupitt, Don, “Veda ba Cezmiyyet, Lebhend be Din-i Zindegî” (Rachel Cohn’in Don Cupitt’le röportajı), tercüme: Nasıruddin Ali Takaviyân, Ahbâr-i Edyân, sayı 12, İsfend 1383 ve Ferverdin 1384.
Deutsch, Eliot, Religion and Spirituality, State University of New York Press, 1995.
Hick, John, Faith&Knowledge, New York: McMillan Press Ltd., 1988.
Kierkegaard, Soren, “Enfüsî bûden Hakikat est”, tercüme: Mustafa Melikiyan, Nakdu Nazar, yıl 1, sayı 3 ve 4, Tâbistân ve Pâyiz 1374.
King, Ursula, “Ma’neviyyet”, tercüme: Ali Rıza Şücâî, Heft Âsimân, yıl 6, sayı 3, Pâyiz 1383.
Kuleynî, Muhammed b. Ya’kub, el-Usûl mine’l-Kâfî, c. 1, Tahran: Dâru’l-Kütübi’l-İslamiyye, hicri kameri 1375.
Leech, Kenneth, “Spirituality and Liberation”, Companion Encyclopedia of Theology, Peter Byrne (ed.), London, New York: Routledge, 1995.
Mahony, William K., “Spiritual Discipline”, The Encyclopedia of Religion, Mircea Eliade (ed.), Simon and Schuster McMillan, c. 14, 1995.
Melikiyan, Mustafa, “Ma’neviyyet-i Gûher-i Edyân” ve “Porseşhâyî-i Pirâmûn-i Ma’neviyyet”, Sünnet ve Sekülarizm, Tahran: Sırat, 1381.
Mutahharî, Murtaza Usûl-i Felsefe ve Reveş-i Realizm (Mecmua-i Âsâr, c. 6), 3. baskı, Tahran: Sadra, 1374.
Müctehid Şebisterî, Muhammed, “Mizgerd-i Câygâh-i Din der Dûrnumâ-yi Ferhengî-yi Cihan”, Nâme-i Ferheng, yıl 1, sayı 3, Bihar 1370.
Nasr, Seyyid Hüseyin, İslam ve Tengnâhâ-yi İnsan-i Müteceddid, tercüme: İnşaallah Rahmetî, Tahran: Defter-i Pejûheş ve Neşr-i Sühreverdî, 1381.
Nasrî, Abdullah, Goftimân- i Modernite, Tahran: Defter-i Neşr-i Ferheng-i İslamî, 1382.
Peterson, Michael ve diğerleri, Akl ve İ’tikâd-i Dinî, tercüme: Ahmed Nerâkî ve İbrahim Sultânî, Tehran: Tarh-i Nov, 1376.
Ray Griffin, David, “Postmodern Spirituality and Society”, Spirituality and Society, Griffin (ed.), State University of New York Press, 1988.
Redfield, James, Bineş-i Ma’nevî; Zisten der Âgâhî-yi Cedid, tercüme: Hasan Fethî, Tahran: Fikr-i Rûz, 1377.
Smith, Janatan Z.&diğerleri, Dictionary of Religion, Harper Sanfrancisco, 1995.
Stacey, Walter, T., “Der bî-Ma’nayî Ma’na hest”, Nakdu Nazar, yıl 8, sayı 29 ve 30, Bihar ve Tâbistân 1382.
Surûş, Abdulkerim, “Râz ve Râzzedâyî”, Kiyan, sayı 43, Mordad ve Şehriver 1377.
Surûş, Abdulkerim, Râzdânî, Rûşenfikrî ve Dindârî, 4. baskı, Tahran: Sırat, 1377.
Süleymanî Emirî, Askerî, Nakd-i Burhannâpe­zirî-yi Vücûd-i Hoda, Kum: Bustân-i Kitab, 1380.
Şems, Mansur, Âşinâyî ba Ma’rifetşinâsî, Kum: Encümen-i Meârif-i İslamî-yi İran, 1382.
Thorson, Karl A. ve diğerleri, “Ma’neviyyet, Din ve Behdâşt”, Nakdu Nazar, yıl 9, sayı 1 ve 2 (ardışık sayı 33 ve 34), Bihar ve Tâbistân 1383.
Tillich, Paul, Pûyâyî-yi İman, tercüme: Hüseyin Norûzî, Tehran: Hikmet, 1375.
Unamuno, Migel, Derd-i Câvidânegî, tercüme: Bahauddin Hürremşâhî, 2. baskı, Tehran: Elbruz, 1370.
Wakefield, Gordon S., “Ma’neviyyet ve İbadet”, Heft Âsimân, tercüme: Muhammed Hasan Muhammedî Muzaffer, yıl 4, sayı 16, Zemistân 1381.
West, William, Revândermânî ve Ma’neviyyet, tercüme: Dr. Şehriyâr Şehidî ve Sultan Ali Şîrofken, Tahran: Rüşd, 1383.
............................
[183]  Budizm okulunun zikredilmesi, Melikiyan’ın, maneviyat için örnek açıklarken bir yerde Budizmi küresel özelliğe sahip göstermesi ve ima yoluyla onu İbrahimî dinlere tercih etmesi nedeniyledir. (Bkz: Gozâreş-i Goftigu, yıl 1, sayı 1, s. 18).
[184]  Şaşırtıcı olan şu ki, modern maneviyat ile tevhidî dinlerin saf irfanı arasında belirgin bir fark ve mesafe görülmesine rağmen maneviyatın dinin özü olduğu ve maneviyatçıların dinlerin hedefini izlediğinin iddia edilmesidir.