AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Salı

2 Ocak 2024

12:13:56
1426024

Yusuf Tazegün

Allah’ın Sevgili Kulları

Allah’ın sevgisini kazanmaktan maksat Allah’ın engelleri onların kalplerinden kaldırması ve kalp gözlerini açarak bu şekilde O’nu görmelerini sağlaması ve O’na ulaşma yolunda güç vermesidir.

       Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Allah’ın sevgisine ulaşan gerçek hazineye ulaşmıştır, bu sevgi onun için her şeyden daha değerlidir. İlahi sevgi, çölün ortasında yolunu kaybetmiş, ekmeğini suyunu bitirmiş ve baygın bir halde ölümü bekleyen kimsenin yaşama isteğinden daha değerlidir. Ölüm döşeğinde ölmek üzere olan kimsenin birkaç gün daha yaşama isteğinden daha büyüktür. Allah’ın kulunu sevmesiyse çok daha değerli, faydalı ve sonsuzdur.

Allah sevgisinin ne kadar değerli olduğunu bilmek, insanın Allah’ı tanımasıyla alakalıdır. Tanımayı çoğaltarak, mümkün olduğu kadar bu büyük hazineyi bütün varlığımızla ele geçirmeye çalışmalıyız.

İnsan sürekli başkalarının sevgisini kazanmak için uğraşıp, bunun içinde değişik yollara başvurmaktadır. Bazıları halkın gönlünde yer edinerek, kendilerine bağlayarak onların ilgisini çekme peşindedir; ama ahiret ehli kimseler sadece insanların sevgisiyle yetinmemekteler, onların tek amacı; kalıcı ve faydası daha çok olan Rablerinin sevgisini kazanmaktır, bunun için de ellerinden geleni yapmaktadırlar.

   Allah’ın sevgisini kazanmaktan maksat Allah’ın engelleri onların kalplerinden kaldırması ve kalp gözlerini açarak bu şekilde O’nu görmelerini sağlaması ve O’na ulaşma yolunda güç vermesidir. Allah’ın kuluna karşı bu istekler içinde olması onu sevmesidir. Diğer bir tabirle Allah’ın sevmesi yani kulun batınını Allah’tan gayrisinden temizleyip, onla arasında olan tüm engelleri kaldırmasıdır.

Peki, nasıl Allah’ın sevgisini kazana bilir ve O’nun bizi sevmesini sağlaya biliriz? Bunun için öncelikle yüce Allah’ın kimleri sevdiğini ve Allah’ın sevgisine ulaşmış kulların ne gibi özellikleri bulunduğunu bilmemiz gerekmektedir. Bunlar bilindikten sonra o üstün makama ulaşa bilir ve Allah’ın sevdikleri arasına girebiliriz.

Kuran-ı Kerim ayetlerinde bazı kimselerin, bir takım özellikleri kendilerinde oluşturarak Allah’ın sevgisine ulaştıkları ve Allah’ın onları sevdiği buyrulmaktadır. O özelliklerden bazıları şunlardır:

1. Dünyaya bağlanmamak:

Allah sevgisine ulaşmak için yapılması gereken ilk iş dünya sevgisi ve dünya bağını kalpten silip, temizlemektir. Dünya sevgisi kalpte oldukça insan asla ilahî aşka ulaşamaz. Çünkü kalpte, sadece bir sevgi kendisine yer edine bilir, ayrıca Allah sevgisiyle dünya sevgisi tamamen birbiriyle çelişmektedir, bu ikisinin bir kalpte olması düşünülemez. Nitekim Peygamber efendimiz (s.a.a) bir hadisinde bunu bizlere şöyle buyurmaktadır:

“Dünya sevgisi ile Allah sevgisi asla bir kalpte beraberce yer almaz.”

Dolayısıyla Allah’ı sevmek isteyenler, en büyük engel olan dünya sevgisinden kurtulmalıdırlar. Zerar b. Zemret’uş Şeybani, Şam’a gidip Muaviye’nin yanına vardığında Muaviye kendisine Ali’yi (a.s) sordu. O şöyle dedi: Şehadet ederim ki onun, gece karanlık bastığında mihrabında eliyle sakalını tutup, yılan sokmuş birisi gibi kıvranarak ve hüzünlü birisi gibi ağlayarak şöyle dediğini gördüm:

“Ey dünya! Ey dünya! Uzaklaş benden. Kendini bana mı sunuyorsun, yoksa beni mi arzuluyorsun? Beni aldattığın gün olmasın! Heyhat! Sen, benden başkasını aldat; benim sana ihtiyacım yok. Seni üç kez boşadım; artık dönmeye imkân yok. Ömrün kısadır, değerin azdır, arzun hakirdir. Ah! Azığın azlığından, yolun uzunluğundan, seferin uzaklığından, varılacak yerin (kabir, berzah ve kıyametin) zorluk ve azametinden!”

Yine bu hususta Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır:

“Kalbinde dünya sevgisi yer eden bir kimse nasıl Allah sevgisini iddia edebilir? Gece ve gündüz bir araya gelmediği gibi Allah ve dünya sevgisi de bir araya gelmez. Her kim münezzeh olan Allah’ı görmek isterse dünyadan el çeksin. Eğer Allah’ı seviyorsanız o halde kalplerinizden dünya sevgisini çıkarın.”

2. Zorluklar karşısında sabretmek: 

Allah’ın o güzel sevgisini kazanmanın yollarından ikincisi ve Kuran’ın üzerinde çokça durduğu yol; zorluk, sıkıntı ve belalar anında sabredip, katlana bilmektir. Nitekim arifler, sabırlıları Allah’ın sevdikleri olarak adlandırmışlardır.

“…Allah sabredenleri sever.”

“Nice peygamberlerin yanında pek çok rabbani kimse savaşmıştır. Allah yolunda başlarına gelenlerden ötürü gevşememişler, yılmamışlar ve boyun eğmemişlerdi. Allah, sabredenleri sever.” (Al-i İmran: 146)

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ı seven kalp, Allah yolunda çektiği zorluk ve sıkıntıları çok sever. Allah’tan habersiz olan kalp ise rahatına düşkündür. O halde ey Ademoğlu! Sıkıntı ve zorluğa düşmeden iyiliğin yüce makamına ulaşacağını sanma. Zira hak ağır ve acıdır.”

3. Allah yolunda savaşıp, mücadele etmek:

Bunu başara bilen kimseler gerçekten Allah’ı seven ve Allah’ın da onları sevdiği kimselerdir. Çünkü onlar sevdiklerinin yolunun devamlılığı için hiç bir şeylerini feda etmekten çekinmiyorlar. Öylesine Allah’ı sevmedeler ki, en kıymetli olan canlarını bile bu sevda uğruna vermeye hazırdırlar. Onlar canlarıyla ve mallarıyla hakkın batılla olan savaşının tüm cephelerinde hazır bulunurlar. Hem silahlı savaş cephelerinde ve hem de kültürel savaş sahnelerinde. Onlar, Allah’ın dinin yayılması ve şeytanın yolunun kapanması için hiç bir şeyden çekinmez ve her şeylerini bu uğurda feda ederler. Dolayısıyla Allah da onları sevmektedir.

“Allah, taşları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saflar halinde, Kendi yolunda savaşanları sever.” (Saf:4)

4. Tövbe etmek: 

Evet, günah işlemek kötüdür, insanı Allah’ın sevgisinden uzaklaştırır, fakat günahtan daha kötü olanı ise tövbe etmemektir. Bu bağlamda tövbe yeniden Allah’ın sevgisini kazanmak için atılan adım, ondan özür dilemek ve yaptıklarından dolayı pişman olmaktır. Yüce Allah bu şekilde tövbe edenleri çok sever.

“Allah şüphesiz daima tövbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.” (Bakara: 222)

İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s), bir münacatında şöyle buyuruyor:

“Allah’ım hata ağaçlarını kalp gözlerinin önüne diken, onu kendilerine pişmanlık yemişini versin diye tövbe suyu ile sulayan kimselerden kıl! Onları yüce gizliliklerin örtüsünden haberdar kıldın, hüzün ve korkulardan emin kıldın… Onlar da böylece yüce bir zekaya ulaştılar ve hizmet elbisesini giyip sana ulaştılar.”

5. İman edip hayır işler yapmak: 

Kurtuluş sadece iman etmek ve iyi işler yapmaya bağlıdır. Bu ikisi asla birbirinden ayrılmaz ve tek başına da kabul olmaz. Dolayısıyla Allah’a iman edenler ve sonrasında bu imanlara üzere yaşayıp, onun emirleri doğrultusunda hareket edenler yüce Rablerinin sevgisini kazananlardır. İnsanlara hizmet etmek, Allah’ın yarattıklarını ondan ötürü sevmek ve özellikle darda kalmışların imdadına koşmak Allah’ın en sevdiği ibadetlerden biridir. Bu şekilde fakirlere yardımda bulunanları, düşkünlere bağış edenleri Allah sevecektir. Bu aslında Allah’ın vermiş olduğu nimetler karşısında teşekkür niteliğindedir. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur:

“Resulullah’a (s.a.a) aziz ve celil olan Allah’a hangi amel daha sevimlidir?” diye sorulunca, “Müslüman’ı sürekli sevindirmek” diye buyurdu. “Ey Allah’ın Resulü! Müslüman’ı sürekli sevindirmekten maksat nedir?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Açlığını gidermek, hüznünü yok etmek ve borcunu ödemektir.”

6. Yüce Allah miraçta Peygamber’ine kimleri sevdiğini ve onları niçin sevdiğini şöyle buyurmaktadır:

“Ey Ahmet! Dört grubu sevmek bana vaciptir; birbirlerini benim için sevenler, benim için benim sevmediklerimle ilişkisini kesenler, benim için bir birleriyle ilişki kuranlar ve sadece bana tevekkül edenler.”

Allah, Resul’üne (s.a.a) hitap ederek dört grup insanı sevmenin kendisine vacip olduğunu buyuruyor. Elbette bu vaciplik bildiğimiz fıkhı vaciplik gibi değildir, burada ki maksat Allah’ın bu şartları kendisinde bulunduran kullarını sevdiğidir. Açıkça anlaşıldığı üzere, Rabb’ul âleminin bütün bunları, insanın mutluluğu ve O’na yaklaşması için gerekli bildiğinden buyurmaktadır. Allah’ın yapılmasını istemiş olduğu bu dört şey elbette O’nu sevenler ve emrine itaat edenler içindir, yoksa Allah’tan gafil ve Ondan habersiz olanlar için değildir. Allah’ın sevgisine ulaşan gerçek hazineye ulaşmıştır, bu sevgi onun için her şeyden daha değerlidir.

Hadisin başında yüce Allah, birbirlerini onun rızası için sevenleri sevdiğini buyurdu; çünkü bu şekilde birbirini sevmek aslında Allah’ı sevmektir, O’nun sevdiklerine sevgi göstermek, Allah’a sevgi göstermektir. Bir şey veya bir kimse sevildiği zaman, sevgiliyle alakalı olan şeyler de sevilecektir. Allah’ı seven Allah’ın sevdiklerini de sever, bu sevginin kaçınılmaz getirisidir, sevgilinin sevdiğini sevmek vazgeçilmez bir şeydir. Bu yüzden Allah’ı seven biri, Allah’ı daha çok sevenleri sevecektir, bu yüzden Allah âşıkları; ilk aşamada Peygamber’i (s.a.a) ve imamları (a.s) sonrasında onların yolunu devam ettiren müminleri sevmektedirler.

7. Allah’ın sevdiği kimseleri sevmek:

İnsanlarla olan dostluklar, Allah değer ölçüsüyle kurulmalıdır. Allah’ı ve Resulünü seven, onlara yakın olan bireyleri bularak, onlarla dost olmaya çalışılmalıyız, belki böylelikle Allah’ın sevdiği insanlar zümresine girebiliriz. Dostluklar ve sevgiler Allah’a ulaşma doğrultusunda olmalıdır, eğer hedef dünya menfaatleri olursa bu sevgi daha da insanı Allah’tan gafil ederek, ondan uzaklaştırır. Öyleyse Allah dostlarıyla olan arkadaşlığı güçlendirmek gerekiyor ki, ilâhî sevgi kalbe yerleşsin. Allah’ı sevenleri sevmek, Allah’ı sevmeyi gerektirir, Allah’ı sevmekte onu sevenleri sevmeyi. Hangisi güçlenirse diğerini de güçlendirecektir. Bu iki sevgi bir birlerini karşılıklı olarak etkilemektedir.

Allah’a olan sevgi ağacın kökü, Allah dostlarına olan sevgi de ağacın dalları gibidir. Eğer ağacın dallarını kesecek olursanız, zamanla ağacın kökü de çürüyecektir ve eğer kökü kesip atarsanız bu sefer dallar kuruyacaktır. Diğer taraftan da, dallar güneş ve havadan yararlandıkça kökte yararlanacak, kök topraktan aldığı gübreyle güçlendikçe ağacın dalları da güçlenecektir. Bu karşılıklı ilişki Allah sevgisiyle, Allah dostları sevgisi arasında da bulunmaktadır. Bu yüzden yüce Allah, Kuran-ı Kerim’de insanların hangi yolla kendilerini Allah’a sevdireceklerini şöyle bildiriyor:

“(Resulüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin.” (Al-i İmran: 31.)

Demek ki Allah’ın sevgisini kazanmanın en önemli ve en büyük yolu Resulünün sevgisini kazanmaktır, hatta Allah’ın birisini sevmedeki değer ölçüsünün, Resulünün sevgisi olduğunu söyleyebiliriz. Neden olmasın, imkân âleminin en mükemmel ve en üstün varlığı, bütün kemallerin toplandığı kimse Allah Resulü değil mi?

İnsanın kendisinden daha mükemmel olana karşı sevgi beslemesi çok doğaldır, lakin insan en mükemmel ve en üstün olana dikkatini topladığı zaman, ondan daha aşağıda bulunan küçük mükemmellikleri görmeyecek, sonuç itibarîyle de onları sevme gereksinimini duymayacaktır. En mükemmel varlık olan Allah’ın sevgisini kalpte oluşturmak ve dünyevî sevgilerden kalbi temizlemek için; Allah’ı tanımak gerekir. En üstün, kemallerin kaynağı, bütün güzellikleri sınırsız sahibi, sevmeyi gerektiren bütün üstünlüklerin asıl menşesi ve bütün bunları sonsuz bir şekilde kendisinde bulunduran sadece O’dur.

Evet, Allah’ı sevmenin yolu, masumları, onun dostlarını, O’nu sevenleri sevmektir. Bunlara olan sevgi çoğaldıkça Allah’a olan sevgi de gün be gün çoğalacaktır. Elbette bu insanları sadece Allah’a ulaşmak ve Allah’ın bunları sevdiği için sevmek şartıyla; eğer maddî menfaat, makam veya zenginlikleri için sevilirse kesinlikle ulaştırmayacaktır. Usul-u Kâfi’de İmam Zeyn’ül Abidin’den (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmektedir.

“Kıyamet gününde, Allah bütün kullarını topladığında birisi şöyle seslenecek: Allah için birbirlerini sevenler çıksınlar? Herkesin içinden bir grup kalkacak ve onlara hesapsızca cennete girmeleri söylenecektir.Onlarla karşılaşan melekler şöyle derler: Nereye gidiyorsunuz? Onlar: Sorguya çekilmeden cennete giriyoruz, derler. Melekler: Peki niçin? Onlar: Çünkü bizler Allah için dostluk kuranlarız. Melekler: Sizin yapmış olduğunuz ameller nelerdi? Onlar: Allah için dost ve Allah içinde düşman oluyorduk. Melekler: Amel ehli için ne de güzel bir mükâfat.”