Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Kasım Süleymani’nin şehadet yıl
dönümünün yaşandığı bu günlerde başta İran ve Irak olmak üzere Filistin,
Yemen, Suriye ve birçok ülkede anma programları düzenlendi. Ülkemizde
de Kasım Süleymani’yi anmak amacıyla İran’ın Ankara Büyükelçiliği ve
Kasım Süleymani’nin İslam dünyası için yaptıkları çalışmaların
gerçekliğine vakıf olan STK’lar tarafından çeşitli programlar
düzenlendi.
İran Büyükelçiliğinin düzenlediği program emperyalizmin
ağına takılan mezhepçi, faşist gruplar tarafından sabote edildi. Ayrıca
kendilerini İslamcı ya da muhafazakar diye adlandıran sözde aydınlar,
yazarlar Kasım Süleymani ve İran İslam Cumhuriyeti aleyhinde yazılar
kaleme aldılar. Aslında bunlara en iyi cevabı emperyalizmle ve işgalci
rejimle göğüs göğüse savaşan Filistinli grupların liderleri ve
komutanları Kasım Süleymani’yi anarak ve onun yaptıklarını açıklayarak
verdiler.
Bu açıklamalara gözlerini yuman ve kulaklarını kapatanlar
için, onlar Arapça konuşuyor diyen emperyalizmin taşeronları sözde aydın
ve yazarlara Soner Yalçının 8 Ocak 2020’de sözcü gazetesinde kaleme
aldığı “Kör İnanç” başlıklı yazısını hatırlatmak isteriz.Soner
Yalçın, mezhepçi arkadaş diye hitap ettiği muhataplara; Kasım
Süleymani’yi Türk subaylarına, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a sormalarını
istemiş.
Yalçının ilgili yazısı şu şekilde:
Prof.
İhsan Süreyya Sırma (d. 1944)… A. Ü. İlahiyat Fakültesi'ni 1966 yılında
bitirdi. İslam tarihi alanında doktora yapmak için Fransa'ya gitti.
Arapça öğrenimi için Tunus'ta bulundu. 1980'de doçent, 1989'da profesör
oldu. İslam tarihi alanında 30 kitap, 200'ün üzerinde makale yayınladı.
Prof. İhsan Süreyya Sırma, geçen hafta sonu yapılan Giresun Kitap
Fuarı'na davet edildi; uçak biletleri gönderildi. Sonra… “Yerel siyasi
dengeler” denilerek Sırma Hoca'nın fuara katılması iptal edildi! Yerel
denge de neydi? Prof. Sırma'nın beş ciltlik “Müslümanların Tarihi” adlı
kitabı var. Dedi ki: -“Muaviye ve oğlu Yezit haksızdı; Hz. Ali
haklıydı!” Tesadüf: Prof. Sırma'nın “yerel siyasi dengeler” sebebiyle
Giresun'da istenmediği gün ABD, Kasım Süleymani'yi katletti!Kasım
Süleymani hakkında pek bilgisi olmayan Yezit taraftarı kimileri “Şii
komutan öldürüldü” diye bayram etti! Evet. Onlar için tek kıstas, ölen
kişinin Şii olmasıydı… Evet. Onlar için tek ölçü, Prof. Sırma'nın
Hz. Ali'yi haklı çıkaran görüşleriydi… Sorgusuz-sualsiz, bilgisiz kör
inanç, vasat kafaların ürünüdür! Ülkemizde son yıllarda “Emevi
dinciliği” hortlatıldı… Prof. Sırma'ya yapılan ile Kasım Süleymani
katliamını onaylamak arasında fark yok:
Yezitlik bu…MEZHEPÇİ ARKADAŞ Kasım
Süleymani hakkında medyada yazılanlar genelde Batı tercümeleri. Yazık.
Geçen pazar günü… Emekli bir subayı telefonla aradım. Kapalıydı
telefonu. Geç aradı. -“Kusura bakma İran'daydım” dedi. Kasım
Süleymani'nin cenaze törenine gitmişti: -“Arkadaşımdı” dedi; “Yıllarca
beraber çalıştık!” Mehmetçik'in PKK'ya yönelik sınır ötesi
operasyonlarında (koordinat bildirme gibi) en büyük yardımı aldığı
isimlerin başında Kasım Süleymani geliyordu! Kasım Süleymani'nin ABD'nin maşası haline getirilen PKK gibi örgütlere karşı verdiği mücadele sır değil.
Sahi… Önyargıyla hareket eden mezhepçi yandaşlar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a Kasım Süleymani'yi neden sormuyor?
Bak mezhepçi arkadaş! Hem yanı başınızda terör devleti kurulmasına
karşı çıkacaksın, hem de Kasım Süleymani'nin ABD tarafından
katledilmesine alkış tutacaksın! Olmaz. Bağnaz mezhepçi- siyasal inanç
seni “kukla” haline getirir… Bizim topraklarda siyasal İslamcıların 200
yıldır emperyalizm safında yer almasının sebeplerine kafa yorman
gerekmiyor mu? Haksızlık yapmak istemem; düşünsel çıtası hayli
düşürülmüş “Bizim Mahalle”deki kimileri de son 30 yıldır aynı
emperyalist safta: -“Türkiye İran Olmayacak!” sloganını bize kimler
neden attırdı? İslam tarihi açısından bakıldığında Erbakan'ın, büyük
dönemeç olacak mazlum İran gezisine medya kışkırtmalarıyla neden karşı
çıkıldı?
Bugün… Erdoğan ve Kılıçdaroğlu korkarken Temel
Karamollaoğlu'nun Kasım Süleymani için “şehit” demesinin derin anlamını
ne zaman kavrayacağız?SORU'SUZ OLMAZYakın
tarih “okumalarını” gözden geçirmek zorundayız. FETÖ polis yalanlarının
yapılan politik değerlendirmelere etkisi ne oldu? Mesela bir polis
raporu şöyleydi:-“Yapılan
istihbari ve operasyonel çalışmalar sonucu, gazeteci-yazar Uğur Mumcu
suikastı ve diğer büyük suikastların daha çok İran Devrim Muhafızları'na
bağlı Kudüs Ordusu'na mensup şahısların plan ve yönlendirmeleri
neticesinde icra edildiği anlaşılmıştır…” Artık… Bu bilgilerden kuşku
duymak gerekmiyor mu? Kaynağı 2000 yılında İstanbul Beykoz'da yapılan
Hizbullah operasyonuydu.
İyi de… Bu Hizbullah'ın İranla-Şiilikle ilgisi
neydi? Suriye İhvan/ Müslüman Kardeşleri yolunu benimsiyordu örgüt.
Keza: Bu örgütten kopan grup da Mısır İhvan Et Tekfir Ve'l-Hicre
yolundan gidiyordu. Bu grup Aksoy, Üçok, Mumcu, Kışlalı cinayetini
işlemişti… İran bu cinayetleri neden işlesin? Biliyoruz ki: Soğuk
Savaş'ın bittiği 1990'larda, tek güç kalan ABD (İran, Irak, Suriye gibi
birkaç ülke hariç) dünyaya hükmediyordu.Peki.
Geleceğinden kuşkulu İran'ın o süreçte Türkiye'de siyasal cinayet
işlemesi için ne sebebi olabilir? Ya da şöyle sormalıyım: O dönem Irak'a
bombalar yağdırarak Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmeye çalışan ABD'nin
bu suikastlerde parmağı var mı? FETÖ bu işin neresinde? Soru'suz
gazetecilik olmaz; aksi durumda politik-dini kör inancın esiri
olursunuz!