Ey Kumeyl, her gün Allah'ın ismini zikret; "La havle ve la kuvvete illa billah"
(Bütün güç ve kuvvetler ancak Allah’tandır) de ve Allah'a tevekkül et
(sığın). Bizi hatırla; ismimizi anarak bize salavât getir ve bunu kendin
ve korunmasına önem verdiğin şeyler için tekrarla; o günün şerrinden
âmânda olursun, inşâallah.
Ey Kumeyl, Yüce Allah, Resulullah’a edep öğretti; Resulullah da bana.
Ben de mü'minleri terbiye edenim ve bu edepleri erdemli insanlara miras
olarak bırakanım.
Ey Kumeyl, her ilmi açan benim; bütün sırları sona vardıran da Kaim (Hz. Mehdi)’dir.
Ey Kumeyl, (Resulullah salla’llahu
aleyhi ve alih’in Ehl-i Beyt’i) hep birbirinden olan (ve aynı kökten
türeyen) bir soydur. Allah duyan ve bilendir.
Ey Kumeyl, ilim ve adabı yalnızca bizden alırsan, işte o zaman bizden sayılırsın.
Ey Kumeyl, yapacağın her harekette marifete (bilgi ve şuura) muhtaçsın.
Ey Kumeyl, yemek yediğinde Allah'ın ismiyle başla ki, O’nun ismiyle hiç
bir hastalık zarar veremez ve bütün dertlere de şifadır. Ey Kumeyl,
yemeğini başkalarıyla ye ve cimrilik yapma; sen kimseye rızık veremezsin
(her kesin rızkını Allah verir); oysa Allah bunun karşılığında sana bol
mükâfat verir. Sofra başında hoş davran; sofra arkadaşını sevindir ve
hizmetçini suçlama. Ey Kumeyl, yemek yerken (sofrada oturmanı) uzun
sürdür ki arkadaşın da doysun, başkaları da rızkını alsın. Ey Kumeyl,
yemekten sonra, verdiği rızk karşısında Allah'a hamd et, sesli bir
şekilde şükret ki, başkaları da sana uysun; o zaman daha çok sevap
alırsın.
Ey Kumeyl, midenin tümünü yemekle doldurma, su ve havaya da yer bırak;
henüz iştahlıyken el çek ki, yemeğin lezzetini alasın. Vücudun sağlığı,
az yiyip, az içmededir.
Ey Kumeyl, ancak zekât veren, mü'minlere kardeşçe davranan ve
akrabalarıyla iyi ilişkisi olan kimselerin malında bereket olur. Ey
Kumeyl, mü'min akrabalarına, diğer mü'minlerden daha çok pay ayır;
onlara daha çok rauf ve şefkatli davran ve yoksullara sadaka ver.
Ya Kumeyl, sana el açan kimseyi, eli boş çevirme, sadece bir üzüm veya
hurma tanesi verebilecek durumda olsan bile. Muhakkak sadaka, Allah
katında büyür.
Ey Kumeyl, mü'minin süsü, alçak gönüllü olması; güzelliği iffetidir;
şerefi, dini araştırıp anlamaktır; izzeti, boş konuşmaları ve
dedikoduları terk etmektir.
Ey Kumeyl, halkın her sınıfında bir grup diğerinden daha üstün olur;
sakın düşük seviyeli olanlarıyla tartışma; bana yönelik yakışmaz bir söz
söyleseler bile tahammül et ve Allah'ın: "...Cahiller onlara söz söyleyince, selam olsun, diye cevap verirler." diye vasıflandırdığı kimselerden ol.
Ey Kumeyl, bütün hallerde hakkı söyle. Takvalı insanlarla dost ol;
fâsıkları terk et; münafıklardan uzak dur ve hain insanlarla arkadaş
olma.
Ey Kumeyl, ilişki kurmak veya alışveriş yapmak için zalimlerin kapısını
çalma. Sakın onlara tâzim etme. Toplantılarında Allah'ın gazabına
uğramana vesile olacak şekilde hazır bulunma. Eğer mecburiyet gereği
yanlarında bulunursan, sürekli Allah'ı zikret; O'na tevekkül eyle ve
şerlerinden Allah'a sığın; başını aşağı sal; kalbinle yaptıklarını inkâr
et; Allah'ı onların duyacağı kadar sesli bir şekilde tâzim et. Böylece,
Allah da seni teyid eder ve onların şerrinden korur.
Ey Kumeyl, Allah'a ve O'nun dostlarının velayetine ikrardan sonra
kulların en iyi itaati, iffetli, tahammüllü ve sabırlı olmalarıdır.
Ey Kumeyl, maddî sıkıntını açığa vurma; izzet-i nefsini koruyarak onu gizli tut ve Allah için sabret.
Ey Kumeyl, kardeşine sırrını açmanın mahzuru yoktur; fakat kardeşin
kimdir (biliyor musun)? Seni zorluklarda yalnız bırakmayan, boynuna
diyet yahut kan parası geldiğinde kendini kenara çekmeyen, (muhtaç
olduğunda) ağız açmadan ihtiyacını gideren, seni, durumunu izhar etmeye
mecbur edecek derecede kendi haline bırakmayan (sürekli durumundan haber
alan) kimsedir. Eğer kardeşin, seni hak yoldan ayırmak istiyorsa,
ıslahına çalış.
Ey Kumeyl, mü'min, mü'minin aynasıdır; ihtiyacını giderir ve durumunu
güzelleştirir. Ey Kumeyl, mü'minler kardeştirler, kardeş hiç bir şeyi
kardeşine tercih etmez.
Ey Kumeyl, kardeşini sevmiyorsan, kardeşi değilsin. (Gerçek) mü'min,
bizim söylediğimizi söyleyendir; bizim sözümüze hilaf eden, bizden geri
kalır; bizden geri kalan, bize varamaz; bizimle olmayan cehennem
ateşinin en alt tabakasında yer alır.
Ey Kumeyl, sinesinde derdi olan, balgam çıkarır (yüreğinde sırrı olan
diline döker). O halde birisi sana bizden (sır olarak) bir şey söyler ve
senden kimseye açmamanı isterse, sakın onu açığa vurma. Aksini
yaparsan, tövben kabul olmaz; öyle olunca da, son durağın cehennem ateşi
olur.
Ey Kumeyl, Resulullah ve Ehl-i Beyt'inin sırrını başkalarına açmak,
tahammül edilecek şey değildir; açan kimsenin tövbesi kabul olmaz; sana
söylediklerimi yakin ehli mü'minden başkasına açma.
Ey Kumeyl, her zorlukla karşılaştığında: "La havle ve la kuvvete illa
billah" (Bütün güç ve kuvvetler ancak Allah'tandır) dersen, zorlukta
(sana) yeter. Her nimete ulaştığında: "Elhamdulillah" de, rızkın daha da artar. Rızkın gecikirse, Allah'tan mağfiret dile ki bolluğa çıkasın.
Ey Kumeyl, bizim velayetimizle mal ve evladını Şeytan'ın ortaklığından kurtar.
Ey Kumeyl, (iman vardır, gönüllerde) yerleşmiştir; (iman da vardır,
gönüllere) eğreti konar. Sakın (imanı) eğreti olanlardan olma. (İmanı)
yerleşmişlerden olmak istersen, buna ancak, seni saptırmayacak ve yoldan
çıkarmayacak ana caddeden (Ehl-i Beyt'in velayetinden) ayrılmadığın
takdirde ulaşırsın.
Ey Kumeyl, hiç bir farzın ruhsatı olmadığı gibi, hiç bir sünnetin de şiddeti yoktur. (yapılması sıkı tutulmamıştır.)
Ey Kumeyl, (şunu bil ki her zaman) günahların iyiliklerinden, gafletin
zikrinden ve Allah'ın sana verdiği nimetler, yaptığın amellerden daha
çoktur. Ey Kumeyl, sürekli olarak Allah'ın verdiği nimet ve afiyetten
yararlanmaktasın; o halde sen de sürekli O’nun hamd-ü senâsı, tesbih ve
takdisi, şükrü ve zikriyle meşgul ol.
Ey Kumeyl, Allah'ın: "... Allah'ı unutmuşlar da O da, kendilerini
unutturmuştur onlara" deyip "İşte onlar fasıkların ta kendileridir."(3)
diye fasık olarak nitelediği kimselerden olma sakın.
Ey Kumeyl, (sırf) namaz kılman, oruç tutman ve sadaka vermen önemli
değildir; (asıl) önemli olan, namazını (ve diğer amellerini) temiz bir
kalple Allah'ın razı olduğu bir şekilde ve tam bir huşu içinde yerine
getirmendir. Nerede ve neyin üzerinde namaz kıldığına dikkat et; bunları
doğru ve helâl yoldan elde etmiş olmazsan, kabul olmayacaktır.
Ey Kumeyl, kalpte olan dile dökülür; kalp de aldığı gıdayla hayat
kazanır; kalbine ve bedenine verdiğin yiyeceğe dikkat et; helâl olmazsa
Allah, tesbih ve şükrünü kabul etmez.
Ey Kumeyl, şunu bil ve anla ki, biz, halkın emanetini vermemek hususunda
kimseye izin vermemişiz; kim böyle bir izni benden nakletmişse, bâtıl
ve yalan söylemiştir ve yalanının cezası, cehennem ateşidir. Andolsun ki
Resulullah vefatından az önce bana üç kere şöyle buyurdu:
“Ya Ebe'l Hasan, emaneti sahibine
teslim et, ister iyi adam olsun, ister fâcir; emanet ister büyük olsun,
ister küçük, hatta iplik ve iğne bile olsa.”
Ey Kumeyl, cihat ancak âdil imamla câizdir ve ganimet ancak faziletli imamla helâl olur.
Ey Kumeyl, eğer (Allah tarafından) peygamber gönderilmeseydi, fakat
yeryüzünde takvalı bir mü'min bulunup da (peygamberlerin vazifesini
yüklenerek halkı) Allah'a dâvet etseydi, sence bu işinde haklı mıydı,
yoksa haksız mı? Vallahi, Allah onu bu işe tayin edip ve onu lâyık
kılmadıkça haksızdır.
Ey Kumeyl, din Allah'ındır; onun başına resul, nebi yahut vâsiden
(Allah'ın tayin ettiği halifeden) başka kimsenin geçmesine izin vermez.
Ey Kumeyl, (rehberlik makamı) sadece, nübüvvet, risâlet ve imâmetle
sınırlıdır; geriye kalan ya tâbi olup izleyenlerdir yahut da sapık ve
bid'at ehli olanlardır. "Allah ancak takvalılardan (iyi amellerini) kabul eder."
Ey Kumeyl, Allah; Kerim, Halim (ceza vermede acele etmeyen), Azim ve
Rahim'dir. O, ahlâkını bize tanıtmış, onlarla sıfatlanmayı ve halkı da
aynı yöne sevk etmeyi emretmiştir bize. Biz de bu vazifeyi hiç karşı
gelmeksizin yerine getirdik, hiç bir nifâk göstermeden icra ettik,
yalanlamadan tasdik ettik ve şüphe etmeden kabullendik.
Ey Kumeyl, ne itâat edilmek için dalkavukluk yaparım, ne sözümden
çıkmasınlar diye (boş) vaadlerde bulunurum, ne de bana Emirü’l Mü’minin
desinler diye göçebelerin vereceği yemeğe rağbet ederim.
Ey Kumeyl, (mal, makam vb.) bir şeyi elde eden, fâni bir dünyayı elde etmiştir. Biz ise, ebedî ve bâki bir âhireti elde ettik.
Ya Kumeyl, herkes âhirete doğru hareket etmekte; bizim âhirette rağbet
ettiğimiz şey, Allah'ın rızası ve muttakilere vereceği cennetin yüksek
dereceleridir.
Ey Kumeyl, yeri cennet olmayan kimseyi, elemli bir azap ve sürekli bir zilletle müjdele!
Ey Kumeyl, ben her durumda Allah'a, verdiği tevfik ten dolayı hamd ediyorum. Şimdi istersen, kalk (git) artık.