AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Salı

23 Ocak 2024

15:12:50
1431848

Üstad Hamid Rıza Rızâniyâ

İnsanın Tekâmül Seyri 2

“Andolsun, biz insanı saf çamurdan yarattık. Sonra onu nutfe olarak savunması sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak olarak yarattık; ardından o alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.”

     Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:  İnsanın Dünyevî Yaratılışının Başlangıcı

    Merhum Sadru'l-Müteellihin açısından nefis, dünyevî yaratılışının başlangıcında, cismanî varlık bakımından vardır ve bedenin yüzeyindedir.[1] Ona hâkim olan kuvvet ise maddeye muhtaç olan maddi tabiat kuvvetidir; aklî biçimlere bürünme kabiliyeti dışında. Oysa bedenin bu kabiliyeti yoktur.[2]

Nefis nefis olduğu sürece bağımlığı öz varlığa sahiptir. Bu öz varlıkta bedene ihtiyaç duyar; duyusal ve doğal kuvvetler yönünden bedenle kaimdir ve türsel bağ yoluyla da onunla irtibat halindedir.[3]

 

Kur'an-ı Kerim'de İnsanın Yaratılışı

Kur'an-ı Kerim, Mü'minun suresi, 12-14. ayetler: “Andolsun, biz insanı saf çamurdan yarattık. Sonra onu nutfe olarak savunması sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra o su damlasını bir alak olarak yarattık; ardından o alak'ı bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne yücedir.”

Merhum Allame Tabatabaî'nin ifade ettiği gibi, burada Allah, “İnsanı halis çamurdan yarattık.” buyurmaktadır. Öyleyse insanın yaratılışının saf çamurdur ve çamurun cisim olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde insanın ortaya çıkışı cisimdendir. “Sonra o çamur insanı nutfe haline soktuk.” Nutfe de cisimdir. Öyleyse hareket-i cevherî esasına göre çamur nutfeye dönüşmüştür. Yani bir cisim başka bir cisim haline gelmiştir. Aynı şekilde ‘alaka’ ve ‘mudğa’ haline de... Allah, kemiklerin üstüne et giydirdiğinde şöyle buyurur: “Bu haldeyken bu insanı başka bir yaratılışa dönüştürdük.” Yani cisimden insanı ruhanî yaptık. Öyleyse “… bu insanı başka bir yaratılışa dönüştürdük.” ifadesinde madde kenara çekilmekte ve o madde soyut nefse dönüşmektedir.

   Sözkonusu ayetten çıkan sonuç, kadim hakimlerin söylediğidir: Bir insan meydana getirmek istediğinde önce cenin varlığı gerçekleştirir; ruh üflemeye müsait hale gelinceye kadar. O anda da Yüce Allah, ara vermeksizin nefsi vareder. Bu mesele mübarek ayete aykırıdır. Çünkü eski bilgeler insanın ruh ve bedenden oluştuğunu söylüyordu. Fakat ayet-i şerife terkip ifade etmemektedir. Aksine gayet açık biçimde dönüşümden bahsetmektedir. İnsanın saf çamurdan olduğunu ve yine ilahî yaratılışın adım adım maddi mecrada seyrettiğini belirtmektedir. Ta ki maddenin dışına sıçrayacağı bir yere ulaşıncaya dek. “İnsanı başka bir yaratılışa dönüştürdük.” Madde şimdi bu oldu. Yaratılış başkalaştı. Hareket-i cevherînin etkisinde madde soyut varlığa dönüşür. Cisim, konuşan nefis haline gelir. Bu ayet oldukça açıktır. Fakat aynı zamanda Kur'an-ı Kerim'de bu manayı ifade eden başka ayetler de vardır.

Kur'an-ı Kerim, Nuh suresi, 17. ayet:

“Ve Allah, sizi yerden (sanki) bir bitki olarak bitirdi (sizi topraktan yarattı).”

Kur'an-ı Kerim, Secde suresi, 7. ayet:

“Allah, yaratılışın başlangıcında insanı çamurdan varetti.”

Kur'an-ı Kerim, Fatır suresi, 11. ayet:

“Allah, sizi topraktan yarattı.”

   Hulasa, bu ayetler topluca tereddüde yer bırakmaksızın insan nefsinin yaratılış ilkesinin cisim ve maddeden olduğunu belirtmektedir. Bu değişim ve dönüşüm hareket-i cevherî aracılığıyla gerçekleşmektedir. Yani cevherin kendisi varoluş sırasında hareket halindedir. Bu cevherin ilk hali, mesela mahiyet bakımından saf çamur idi. Sonra özünde gerçekleşen hareket ile nutfe âlemine geçti ve nutfe mahiyetine dönüştü. Adım adım yerden bitirildikten sonra kemiğin üstüne et giydirildi, sonra birden madde soyut nefse dönüştü. Madde konuşan nefis oldu. Ruh, maddeye ait hale geldi. Bu âlemden gittiğinde de soyut ruh hemen maddeyi terkedecek, atıp gidecek ve madde, nefisle alakası olmaksızın yerde kalacaktır.

   “Sonra şüphe yok ki siz öleceksiniz.” tahakkuk edecek ve yine konuşan nefis, maddeden soyutlandıktan ve öldükten sonra cevherindeki hareket vasıtasıyla kemale doğru yürüyecektir. Berzah'ı geçtikten sonra soyut biçimde kıyamet çıkagelecek ve kıyamet giysisini giyecektir. Orada “Sonra gene şüphe yok ki kıyamet günü tekrar diriltileceksiniz.” gerçekleşecektir. Bunların hepsi cevherde hareket aracılığıyla olmaktadır. İnsan saf madde olduğu sürece hareket maddede gerçekleşmektedir. Konuşan nefis olduğunda ise hareket-i cevherîsi konuşan nefiste olmaktadır. İnsanın hareket-i cevherînin etkisiyle geçirdiği bu dönüşümleri lambada fitilden çıkan ışığa benzetebiliriz. Bu ışığın aslı zeytinyağı iken veya odun ve petrolken saf yanmanın etkisiyle o yağ veya diğer şeyler ışıklı aleve dönüşmektedir. Alev de gaza dönüşmekte ve ışınlarını dışarıya vererek etrafı aydınlatmaktadır.[4]


......................................

[1] El-Hikmetu'l-Mütealiyye fi'l-Esfari'l-Akliyye, Sadru'l-Müteellihin, İntişarat-i Bunyad-i Hikmet-i İslamî, Seyyid Muhammed Hameneî tahkiki, Tehran, 1383, c. 3, s. 358.

[2] A.g.e., c 3, s. 358.

[3] A.g.e., c. 8, s. 430.

[4] Mihr-i Tâbân (Yadname-i Allame Tabatabaî), Seyyid Muhammed Hüseyin Hüseynî Tehranî, İntişarat-i Bakıru'l-Ulum (aleyhisselam), birinci baskı, s. 71-74, 151-156.