AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Cumartesi

27 Ocak 2024

13:57:36
1432821

İbadette Doğru Yol ve Doğru Metod

Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.a.) Câbir b. Abdullah el- Ensarî (r.a.)’a hitaben şöyle buyuruyor: “Ey Cabir, bu din sağlam ve muhkem bir dindir. Allah’a ibadetten nefsini nefret ettirme.”

     Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Bazıları ne kadar çok ibadet yapılırsa o kadar iyi olacağını, ibadetin çok yapılmasının ruhu cezp edeceğini, ruhun da bundan sağlıklı olarak besleneceğini sanıyorlar. Aynı şekilde, iyi gıdadan ne kadar çok yararlanırsak o kadar iyidir düşüncesi de böyledir; bunlar doğru değildir, ibadetten yararlanmak böyle olmaz.

 

   İbadet, ruh ferahlığı ile uyum içerisinde olmalıdır. Bunu söylerken, önce bedenî bir ferahlık olmalı, ondan sonra ibadete başlanılmalıdır, demek istemiyorum. Öyle kişiler vardır ki, hiçbir zaman bu ferahlığı bulamazlar ki, sonradan ibadete başlasınlar. Bu ruh ferahlığı, ibadet ederek ve Allah’ın zikriyle ünsiyet kurularak tedricen kazanılır. Usulüne uygun bir şekilde yerine getirilirse tedricen alışkanlık, ilgi ve ferahlık meydana gelir. Maksat şudur: İnsanın ibadeti yerine getirebilme gücü sınırlıdır. Mesela, insan ibadete ferahlıkla başlamış olabilir. Bir süre sonra yorgunluk duyarsa ferahlık da ortadan kalkar ve ibadet bir yük gibi zoraki bir nitelik olabilir. Hoşlanılmayan bir yiyeceğin yenilmesi gibi bir durum olabilir. Nasıl ki, uygun bir yiyeceği vücut özümler, ancak uygun olmayanı bir vesileyle dışarı atarsa.

 

Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.a.) Câbir b. Abdullah el- Ensarî (r.a.)’a hitaben şöyle buyuruyor: “Ey Cabir, bu din sağlam ve muhkem bir dindir. Allah’a ibadetten nefsini nefret ettirme.” 

 

Yani nefsine ibadeti düşman gösterecek şekilde yüklenme, onu bıktırma aksine öyle amel et ki, nefsin yaptığın ibadeti dost bilsin, ona yakınlık, yatkınlık duysun, onu arzulasın.

 

Allah Resûl (s.a.a.) daha sonra şöyle devam ediyor: “Gittiği yolu hesap etmeden ve bineğinin sırtının sağlamlığına bakmadan birkaç menzil yol kat eden birisi gibi olma.”

 

   Bineğinin ne kadar yük çekebileceğini bilmeyen, sadece kamçı ve kamçılamayı bilen süvari bir gider, iki gider bir de bakar ki, hayvanının sırtı yara içinde, dizlerinin üstüne yere çöker ve bir adım atamaz; çünkü artık yürüme gücü kalmamıştır.

 

Resûl-i Ekrem başka bir hadisinde şöyle buyuruyor: “Ne mutlu ibadete âşık olanlara ve onu kucaklayanlara.”

 

Resûl-i Ekrem bu hadisinde şunu demek istiyor: İbadetten yararlanan ve onun meyvelerini, büyük sonuçlarını alabilenler, ibadeti, kalben âşık olmuşçasına seçenler ve devam ettirenlerdir.

 

   Güzel ibadet etmenin ve onun nimetlerinden yararlanmanın kural, hesap ve ıstılah mekanizması vardır. Ve bu, kişinin iyi bir idareci olması, duygularını, düşünce ve arzularını, kalp ve gönlünü güzel bir şekilde idare edebilmesiyle ilgilidir.

 

Murtaza Mutahharî , Ruhun Tahareti kitabından alıntıdır.