AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Salı

13 Şubat 2024

16:16:26
1437517

Hayber'in Fethi'nde İmam Ali (a.s) 2

Rivayetlere göre Hayber kalelerinin en büyük ve en sağlam kalesi Kamus kalesiydi. Allah Resulü (s.a.a) fetih sancağını İmam Ali’ye (a.s) verdi. Hz. Ali (a.s) de Merhab’ı öldürdükten sonra, "Merhab" adıyla da bilinen bu kaleyi fethetti.

    Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:  Naim Kalesinin Fethi

   Allah Resulünün (s.a.a) Hayber kalelerinden fethettiği ilk kalenin "Naim kalesi" olduğu nakledilmiştir. Naim kalesinin kendisi birkaç kaleden oluşmaktaydı. Allah Resulü (s.a.a) onlara saldırmak için ashabını hazırladı. Yahudiler Müslümanları ok yağmuruna tuttu ve İslam ordusu askerleri kendilerini Hz. Peygamber'e (s.a.a) siper ettiler. O gün Hz. Resulullah (s.a.a) beyaz sancağı Muhacilerden iki kişiye (İbn-i İshak’ın rivayetine göre: Ebu Bekir ve Ömer’e) ve daha sonra Ensar’dan birine verdi. Ancak onlar bir şey yapamadan peş peşe geri döndüler. Bunun üzerine Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdu: “Yarın sancağı öyle birine vereceğim ki Allah ve Resulü onu sever ve Allah onun eliyle Müslümanlara fethi nasip edecektir. O, asla (düşmana sırt çevirip) kaçmaz.” Ertesi sabah Hz. Ali’nin (a.s) göz ağrısını mucizeyle iyileştirdikten sonra, sancağı ona verdi.

Merhab’ın Kardeşi Haris’in Öldürülmesi

   Merhab’ın kardeşi Haris (kalenin lideri) bir grupla savaş meydanına gelince, Müslümanlar dağıldılar. Ama İmam Ali (a.s) direndi ve yapılan şiddetli savaşın ardından Haris’i öldürdü. Haris’in yârenleri Haris’in öldürüldüğünü görünce, kaleye kaçarak kapıyı kapattılar. Bunun üzerine Merhab recez okuyarak (savaş meydanında karşı tarafa gözdağı vermek için okunan şiir vb.) kaleden dışarı çıktı.

Merhab’ın Öldürülmesi

Bazı rivayetlerde Muhammed b. Mesleme’nin Allah Resulü'nden (s.a.a) aldığı izinle Merhab ile teke tek savaşarak onu kılıçla öldürdüğü[30] ya da onu ağır bir şekilde yaraladığı ve Hz. Ali’nin (a.s) de işini bitirdiği nakledilmiştir. Ancak birçok rivayette, Hz. Ali’nin (a.s) teke tek savaşta Merhab’ı öldürdüğü ve bu olaydan sonra o kalenin fethedildiği nakledilmiştir.  Ehlisünnet'in seçkin tarihçilerinden bazıları ikinci rivayeti doğru bilmişlerdir.

Kamus Kalesinin Fethi

   Rivayetlere göre Hayber kalelerinin en büyük ve en sağlam kalesi Kamus kalesiydi. Allah Resulü (s.a.a) fetih sancağını İmam Ali’ye (a.s) verdi. Hz. Ali (a.s) de Merhab’ı öldürdükten sonra, "Merhab" adıyla da bilinen bu kaleyi fethetti.  Ebu Rafi’ şöyle nakletmektedir: Kalenin kapısının yanında bir adam Hz. Ali’ye (a.s) bir darbe vurarak, kalkanını elinden düşürdü. Bunun üzerine Hz. Ali (a.s) kalenin yanındaki bir kapıyı eline aldı ve kendine kalkan olarak kullandı. Savaş süresince bu kale kapısı kalkan olarak elinde durdu. Nihayetinde Allah, onun vasıtasıyla fethi nasip etti. Hz. Ali (a.s) (Merhab kalesinin) fetih müjdesini Allah Resulüne (s.a.a) müjdeledi. Başka bir rivayette Hz. Ali’ye (a.s) darbe vuran Yahudi’nin Merhab olduğu zikredilmiştir.  Savaştan sonra ancak kırk veya yetmiş kişinin o kapıyı kaldırabildikleri nakledilmiştir.  Hayber’in Hz. Ali’nin (a.s) eliyle fethedilmesi onun fazilet ve erdemlerinden sayılmaktadır ve raviler bu konuda hemfikirler. Yahudilerin iki kahramanının ve Naim kalesinde olan diğerlerden birkaçının öldürülmesinden sonra Hayber’in tamamının fethi kolaylaştı.

Netat Kalesinin Kuşatılması ve Fethi

   İçinde gıda, ürün ve hayvanlarla birlikte beş yüz savaşçının bulunduğu Sa’b b. Muaz’ın kalesi, Netat kalesinde yer almaktaydı. Müslümanlar Netat kalesini on gündür kuşatma altına alıp, savaşıyorlardı. Onlar, özellikle de Ben-i Eslem açlıktan dayanamayacak duruma gelince, Allah Resulü (s.a.a), Allah’ın kalelerden en zengin ve kaynağı bol olanının fethini Müslümanlara nasip etmesi için dua etti. Bunun ardından Sa’b b. Muaz’ın kalesi iki gün süren şiddetli savaşın ardından üçüncü günün sabahı Allah’ın inayetiyle fethedildi. Naim, Netat ve Sa’b b. Muaz kalelerindeki Yahudiler de kaleleri terk ederek, uzun ve sağlam olan ez-Zübeyr (Külle) kalesine kaçtılar. Zübeyr kalesi üç gündür muhasara altındaydı ve Yahudi bir şahıs Hz. Peygamber'in (s.a.a) yanına geldi. Eman aldıktan sonra, onun rehberliğiyle şiddetli bir savaşın ardından Müslümanlar Netat kalelerinin sonuncusu olan Zübeyr kalesini de fethetti.

Müslümanların Rahatlaması ve Karargâhın Değiştirilmesi

   Hicri 10. miladi 16-cı yüzyılda Herat'ta Gıyasuddin Hendemir tarafından hazırlanan Habib el-Sir kitabında Hayber Kapısı'nın Hz. Ali (a.s) tarafından yıkılması anlatılmaktadır. Netat ahalisi, Hayber Yahudilerinin en cesaretlileriydi. Bu kalenin fethinden sonra Yahudilerin savaş ve baskınlarının endişesinden rahatlayan Allah Resulü (s.a.a) karargâhını Reci’den ilk yerine, yani Menzile’ye taşınmasını emir buyurdu. Daha sonra birkaç kaleden oluşan Şıkk kalesine doğru hareket etti. Şiddetli savaşın ardından Müslümanlar ilk önce Sümran (Übeyy) kalesini ve ardından da Nizar (Beriyy) kalesini fethederek, halkını esir aldılar.

Yahudilerin Barış Talebi

   Savaşın yapıldığı en son yer Nizar kalesi oldu. Oranın fethedilmesinden sonra, Netat ve Şıkk kalesinden kaçanlar daha sağlam olan (Ketibe kalesindeki) Kamus, Vatîh ve Sülalim kalelerine sığınarak, kapıları kapattılar. Bundan dolayı Hz. Resulullah (s.a.a) mancınık kullanma kararı aldı. On dört gün süren kuşatmanın ardından, sabrı tükenen Yahudiler Hz. Fahr-i Kainat Efendimizden barış talebinde bulundular. Sülalim kalesinin lideri Kinane b. Ebi’l Hukayk usta bir okçu olmasına rağmen, askerlerine ok atmamalarını emretti. Çok geçmeden Kinane ve beraberindeki birkaç Yahudi Ketibe kalesi ehli (iki binden fazla Yahudi) tarafından bazı şartlar esasınca Allah Resulü (s.a.a) ile sulh yaptılar. Hz. Peygamber (s.a.a) onlara eman verdi ve onlar da mal, altın, gümüş ve zırhlarını Hz. Peygamber'e (s.a.a) verdiler. Böylece Vatih ve Sülalim kaleleri Hayber’in fethedilen son kaleleri oldu.

Barış Anlaşmasının İçeriği

  Bu barış anlaşmasına göre, kalenin içindeki savaşçıların öldürülmemesi ve onların da mal, toprak, silah, elbise ve zırhlarını Allah Resulü'ne (s.a.a) teslim ederek, kadın ve çocuklarıyla birlikte Hayber’i terk etmeleri kararlaştırıldı. Kalenin Hazinelerinin Bulunması Hz. Resul-ü Ekrem (s.a.a) Kinane ve kardeşinin Ketibe kalesinde sakladığı hazine ve mücevherlere ulaştı. Kinane ve kardeşinin böyle bir hazinenin olmadığını yeminle inkar ettiklerinden dolayı, kendi akrabalarının kısasını almaları için, onları Müslümanlardan iki kişiye teslim etti. Ayrıca Allah Resulü (s.a.a) onların anlaşmayı ihlal etmelerinden ötürü mallarını aldı; kadın ve çocuklarını da esir etti.

Hayber Savaşının Süresi

  Düşünülenin aksine Hayber Yahudileri sonunda Müslümanlara yenik düştüler. Bu Yahudilerin yaklaşık bir ay süren savaş ve kuşatmadan sonra ikinci yenilgileriydi.  Bu nedenle hicretin yedinci yılına "İstiğlab (zafer ve galebe) yılı" adı verilmiştir.

Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ashabının Yahudi Kadın Tarafından Zehirlenmesi

   Hayber’in Hz. Resul-ü Ekrem’in (s.a.a) tarafından fethedilmesinden sonra, Haris’in kızı Zeyneb (Yahudilerin liderlerinden Sellâm b. Mişkem’in karısı) babası, amcası ve eşinin intikamını alma düşüncesiyle zehirli bir eti Allah Resulü'ne (s.a.a) hediye etti. Hz. Peygamber (s.a.a) ve Bişr b. Bera gibi bazı ashabı akşam yemeğinde ondan birkaç lokma yediler ve daha sonra Hz. Resul'ün (s.a.a) emriyle yemeği bıraktılar. Bişr b. Bera o anda (veya bir yıl hastalıktan sonra) zehirlenerek, hayatını kaybetti. Nitekim Allah Resulü'nün (s.a.a) vefatının da bu etin zehirlemesinden kaynaklandığına inanılmaktadır. Ölenlerin Sayısı Hayber savaşında Müslümanlardan on beş veya on sekiz kişi şehit oldu. Yahudilerden ise 93 kişi öldürüldü.  Müslümanların Askeri Gücünün Takviyesi Allah Resulü (s.a.a) ve Müslümanların Hayber’deki zaferi Kureyş ve müttefiki olan kabilelerin askeri gücünü azaltırken, Müslümanların askeri ve iktisadi gücünü artırdı.

Ganimetler

   İslam Peygamberi (s.a.a) Ferve b. Amr’ı (Şıkk, Netat ve Ketibe kalelerinde bulunan) savaş ganimetlerini korumakla görevlendirdi ve ona her kim bir iğne veya iplik dahi almışsa, geri döndürmesini emretti. Allah Resulü (s.a.a) bu ganimetleri beş kısma ayırdı. Bir kısmını Allah’a ait (humus) hisse olarak Hz. Peygamber (s.a.a) aldı. Bu hisseden kendi eşlerine, Ehlibeyt’e (Ali ve Fatıma), Ben-i Abdulmuttalib b. Haşim b. Abdumenaf ve Ben-i Muttalib b. Abdumenaf’a, bazı sahabelere, yetimlere ve ihtiyaç sahiplerine bir miktar verdi. Geriye kalan dört hisseyi ise, sattı.  Hayber’in barışla fethedilen diğer bölgeleri (Vatih ve Sülalim) fey’ olarak Hz. Peygamber'e (s.a.a) aitti. Ganimet Alanlar Hayber’de elde edilen ganimetlerden Allah’a ait hissesi (humus) ayrıldıktan sonra, Hudeybiye savaşına katılanlar arasında (ister Hayber savaşına katılmış veya katılmamış olsun) dağıtıldı. Ancak Vakıdi’nin akidesine göre, Allah Resulü'nün (s.a.a) Hudeybiye savaşına katılmamış olsalar da Hayber savaşına katılanlara ganimet verdiği görüşü daha doğrudur. Satılan ganimetlerin tutarı da onlar arasında dağıtıldı. Toplamı 1800 hisse olan paylar, yüzer hisse olarak 18 kümeye bölündü ve her yüz hisse için de bir sorumlu belirlendi. Hz. Peygamber (s.a.a) Hayber’in fethinden sonra Ebu Hureyre, Tufeyl b. Amr ve Esca’ kabilesinden bir grupla birlikte gelen Devs kabilesinden bir gruba da ganimetlerden pay verdi.[56] Allah Resulü (s.a.a) Yahudilere, kölelere ve bu savaşa beraberinde gelen kadınlara da ganimetlerden bir pay verdi veya bağışladı.

Yahudilerin Hayber’de Tarım Yapma İsteği

   İslam Peygamberi (s.a.a) Hayber’in fethinden sonra oradaki Yahudilerin isteği üzerine Hayber topraklarında hurmalık yetiştirme işine devam etmelerine; bunun karşılığında da hurma ve ziraat ürünlerinden elde ettikleri mahsullerin yarısını kendilerine almalarına izin verdi. Onlarla bu hususta anlaşma yaptı; can, mal ve toprakları konusunda onlara eman verdi.

Bazı Ayetlerin Hayber Savaşına Yorumlanması

   Allah-u Teala’nın Kur’an’da müjdelediği “فَتْحًا قَرِیبًا ﴿۱۸” yakın bir zaferin (Fetih suresi, 18) Hayber’in fethi olduğu ve “مغانم کثیره‌” bol ganimetlerden kastın da Hayber savaşı ganimetleri olduğu söylenmiştir. Bazı müfessirler Fetih suresinin 1 ila 15. ayetlerinin ve Ahzab Suresinin 17. ayetindeki “…وَأَرْضًا لَّمْ تَطَئُوهَا …” (ayak basmadığınız yerleri) cümlesinin Hayber savaşı hakkında olduğunu belirtmişlerdir.

İkinci Halife Zamanında Hayber Yahudilerinin Sürgün Edilmesi

   İkinci halife döneminde Hayber Yahudileri Müslümanlardan birinin öldürülmesine karıştı ve buna ek olarak halife Ömer, Hz. Peygamber'e (s.a.a) nispet verdiği “Arap yarımadasında iki din bir arada olamaz” hadisine istinaden, Hayber sakinlerinin de aralarında bulunduğu Hicaz Yahudilerini Şam’a sürgün etti. Hayber topraklarındaki tarla ve hurmalıklarını da yeniden böldü. Bazıları su ve toprak almayı seçerken, bazıları da garantili mahsul aldı. Sürgün edilen Hayber Yahudilerinden bazıları da Irak ve Mısır’a gitti.