AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Perşembe

22 Şubat 2024

13:54:45
1439669

Doç. Dr. S. Ali Musavi

İmam Mehdi'yi Beklemek ve Görevler 1

Dinlerin, özellikle de İslam’ın önemli öğretilerinden biri, kurtarıcı ve onun gelişini bekleme meselesidir. Bu mesele, Şia düşüncesinde amellerin en faziletlisi olarak adlandırılır.

     Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Mehdi’yi Bekleme Felsefesi ve Bekleyişin En Faziletli Amel Oluşu

Beklemek (intizar), yolunu gözlemek demektir. Bu kelime eklendiği diğer kelimeyle belirli bir anlam kazanır. Ona eklenen kelime ne kadar öneme, değere ve derinliğe sahip olursa bekleyiş de o ölçüde önemli ve değerli olur. (İbn Faris, c.4, 498)

   Servet beklemek, mevki makam beklemek, çocuk beklemek, sevgiliyle görüşmeyi beklemek ve hak devletini beklemek (intizar-ı ferec), bunların hepsi bekleyiştir. Ama bu bekleyişlerin her biri kendinden önceki kelime ile önem kazanır, o kelime bekleyişin derinliğini tayin eder. Hiç kuşkusuz, bekleyişin zirvesi, kalıcı ve faydalı olan bekleyiştir, yani tek bir cümle ile beklemeye değer olmasıdır.

Para, makam, evlat ve dünya beklentileri, dünyada ulaşılabileceğimiz beklentilerdir ve ömür boyunca beklentisini duyduğumuz her şey, sona erer.  Ama eğer beklenti kalıcı ve değerli olursa yani dünyadan sonra da faydası olursa, berzahta ve kıyamette de fayda vermeye devam ederse onun değeri ve önemi diğer bekleyişlerle kıyaslanabilir nitelikte olmayacaktır.

   Fereci beklemek, Hak devletin zuhurunu beklemek işte böylesine görkemli bir bekleyiştir. Nitekim Kur’an-ı Kerim ayetlerinde onu bekleyenlerin bu işte Allah’la beraber olma iftiharına ulaşacağı belirtilmiş rivayetlerde ise bu bekleyiş en faziletli amel olarak nitelenmiştir. 

Ferec bekleme ile ilgili yazılmış makalelere baktığımızda şu noktadan gafil kalındığını görüyoruz: Niçin ferec bekleme konusunda bunca sevap ve fazilet zikredilmiş, hatta bu iş en üstün amel olarak adlandırılmıştır. Genellikle ferec bekleyişiyle ilgili yazı yazanlar, faziletlerini zikretmekle yetinmiş ve çoğunlukla okuyucuların kafasına takılan ferec beklemenin neden bunca sevap kazandırdığı ve faziletli olduğu sorusuna cevap verilmemiştir. Bu makalede rivayetlerden hareketle bu soruya cevaplar vermeye çalışacağız.

   Bekleyiş için zikredilen özellikler dikkate alındığında bekleyiş böylesi bir ortamda şekilleniyor ve kendi anlamını kazanıyor. Bekleyişin (intizar) sözlük anlamı, gözün yolda olmasıdır. –Özellikle İmam-ı Zaman’ın (as) zuhuru için gözü yolda olan kimselerle ilgilidir- Bekleyiş, bir şahısta bekleyişin gerçek özellikleri oluşunca gerçekleşir. Bir başka deyişle, gözü yolda olmak ve İmam-ı Zaman’ın (as) ferecini beklemek, yalnızca ona kesin olarak inanan ve örnek bir şekilde sebat gösteren kimselerde oluşabilir. Ayrıca bunlar sâlih amelleri, Allah’ın Resulü’ne (s) kardeş olma iftiharına nail olacak ölçüde yerine getiren kimselerdir. (Bkz. Meclisi, 1403, c.52, 124.)

Dolayısıyla, bekleyiş sadece sözde olan bir şey değildir. Yakine dayalı derin bir inancın ve sâlih amellerin ürünüdür ve bekleyen kimse gaybet döneminde bunlara bağlıdır. Diğer bir deyişle bekleyiş, tüm inançların ve sâlih amellerin zirvesidir. Tevhidin, nübüvvetin, imametin maadın ve tüm ahkam ve ahlakın özüdür. Bekleyişin amellerin en faziletlisi diye adlandırılmasının ve bekleyenin İmam-ı Zaman’ın (as) gölgeliğinde yer almasının sırrı işte budur. (Saduk, c.2, s.380)

1- Bekleyenlerin Vasıfları ve Özellikleri

Gerçek anlamda bekleyenler, dini öğretiler çerçevesinde çeşitli vasıflara ve özelliklere sahiptir. Aşağıda bunlardan önemli olan bazılarına değinilecek.

1-1- Sebat Göstermek ve Doğru İnanç

Gerçek bekleyenlerin özelliklerinden biri, onların velayete bağlılık konusunda sebat göstermesidir. Gerçek bekleyenler, gaybet döneminde itikadi ve ameli açıdan rivayetlerde mümtaz sıfatlarla nitelendirilmiştir. Öyle ki onlar inancın zirve noktasına yerleştirilmiştir ve onların velayete ve Ehlibeyte bağlılık konusunda gösterdikleri sebat ise örnek verilecek türdendir. Bir rivayette Hz. Peygamber, (s) Hz. Ali’ye (as) gerçek bekleyenlerin inançlarıyla ilgili olarak şöyle buyuruyor: 

‘’Ey Ali’ Bil ki yakîn açısından insanların en yüceleri, Ahir zamanda gelirler. Onlar, Peygamberi görmemişlerdir ve hüccet onlardan gaiptir. Onlar, beyazın üstündeki siyahlıklara (Kur’an’ın ve hadislerin yazdıklarına) iman ederler.’’

Bu hadis-i Şerif’te gaybet dönemindeki bekleyenler, yakinin zirvesindeki kişiler olarak diğer tüm insanlarla mukayese ediliyor. Onlar Peygamber’i görmemişlerdir ve İmamları da gaybet perdesinin arkasındadır. Onların elinde olan sayede ilahi hüccetlerden kalan hadislerdir. Onlar, itikadi açıdan peygamberi gören ve onun mucizelerine yakından tanıklık eden kişilerden daha ileridedirler. Bu durum onların kavrayış ve marifetin zirvesinde olduklarını ifade eder. Onlar, itikadi açıdan işte böylesine yüksek düzeyde bir yakine sahiptir.

1-2- İmanda Üstünlük

Gerçek bekleyenlerin ikinci özelliği onların iman açısından üstünlüğüdür. Hz. Peygamber, (s) nakledilen diğer bir hadiste gaybet dönemindeki bekleyenleri kendi kardeşi olarak nitelemekte ve onları görmeyi arzuladığını ifade etmektedir. Bu çok önemli olan unvan, Peygamber’in sahabesinin gıpta etmesine ve ‘’Ey Allah’ın Resulü, bizler senin kardeşin değil miyiz?’’ demelerine neden oldu. Hz. Peygamber (s) ise ‘’Sizler benim ashabımsınız; ama kardeşlerim ahir zamanda beni görmedikleri halde bana inanan kimselerdir’’ diye buyurdu. (Meclisi, 1403, c.52, 124; Saffar, 1404, c.1, s.84)

Hz. Peygamber’in (s) bu buyruğunda bekleyenlerin iman bakımından sahabesine olan üstünlüğü açık bir şekilde gözükmektedir.

1-3- Bekleyenlerin Hidayet Etme Rolü

Diğer bir konu da bekleyenlerin inançlarına, özellikle de gaybet zamanında Ehlibeyt’in velayetine bağlılıkta sebat göstermesidir. Bu, öylesine zordur ki karanlıkta dikenlerle dolu bir ağacın üstüne çıkmaya ya da ateşi eliyle tutmaya benzetilmiştir.

 “Her biri, zifiri bir gecede dikenler üzerinde yürümek ve avucunda ateş koru tutmaktan daha zor olmasına rağmen dinlerini korurlar. Onlar, kapkaranlık gecelerin kandilleridirler ve Allah onları her türlü bulanık ve karanlık fitneden kurtarır.” (Meclisi, 1403, c 52:124)

Bu hadis-i şerifte bekleyenlerin bir diğer özelliğine işaret edilmiştir. Onlar, karanlıkta yön gösteren lambalardır. Diğer bir ifadeyle onlar, gaybet zamanında başkalarının hidayetine vesile olan bilgelik meşaleleridir. Bazı rivayetlerde gaybet döneminde imamı bekleyenler, muttakilerin misdakı olarak tanıtılmıştır.

‘’Muttakiler için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar’’ (Bakara:2-3) ayetinin tefsiriyle ilgili olarak İmam Sadık’tan rivayet edilen bir hadiste şöyle deniyor:  “Onlar, Kaim’in kıyamının hak olduğuna ikrar edenlerdir.’’ (İbn Babuye, 1395, c.2, 340)

Bu rivayette İmam Sadık (as) muttakileri -ki onlar Kur’an’ın özel hidayetinden yararlanırlar ve onların birinci özelliği gayba iman etmeleridir- İmam-ı Zaman’ın (as) kıyamını ve hakkaniyetini ikrar edenler olarak görmüştür.