1- Bir kutsî hadiste yüce Allah "Oruç benim içindir ve
karşılığını da ben veririm." veya, "karşılığı da benim kendimim."
buyuruyor. Orucun yüce Allah için oluşunun anlamı şudur: Oruç ibadeti,
ibadetler içinde olumsuz (eksi yönü olan) tek ibadettir. Namaz ve hac
gibi başka ibadetler ise, olumluluktan oluşurlar veya bir şekilde olumlu
unsurlar taşırlar. Varoluşsal bir eylem, pürüzsüz ve kesin olarak kulun
kulluğunu ve yüce Allah'ın rablığını belirginleştirmez.
Çünkü bu tür bir faaliyetin maddi yetersizlikten, sınırlılık
musibetinden ve bencillik olgusundan soyutlanması imkânsız gibidir. Bu
davranışlarda yüce Allah'a pay verilmesi mümkündür. Oysa olumsuzluk
içeren ve yerin cazibelerine saplanıp kalmaktan kurtulma, nefsin temel
arzularına bir süre ara verme ve onlardan arınma olarak tanımlanan
oruçta durum bundan tamamen farklıdır. Çünkü Allah'tan başkasının
olumsuz/eksi nitelikli bir eylemden pay alması söz konusu değildir.
"Karşılığını da ben veririm." ifadesi, orucun karşılığını verme
hususunda Allah ile kul arasında kimse aracılık yapamaz, anlamını ifade
eder. Bu, yüce Allah'ın, sadakaları hiç kimsenin aracılığı söz konusu
olmadan almasına benzer. "Karşılığı da benim kendimim." cümlesinden,
oruç tutanın ecrinin yüce Allah'a yakın olma olduğu anlaşılıyor.
2- Ramazan ayına üç gün vardı. Peygamberimiz (s.a.a)
Bilal'e halkın toplanması için çağrıda bulunmasını emretti. Halk
toplanınca, kürsüye çıktı ve yüce Allah'a hamdüsenada bulunduktan sonra
şöyle buyurdu. "Ey insanlar! Yüce Allah bu seçkin aya ulaştırdı sizi ve
şimdi bu ay gelip çatmak üzeredir. Bu ay, tüm ayların baş tacı olup
hepsinden efdaldir. Bu ayda, bin aydan daha hayırlı ve üstün olan bir
gece vardır. Bu ayda, cehennem kapıları kapanır, cennet kapıları ise
açılır."
3- İmam Bâkır (a.s), Peygamber efendimizden (s.a.a)
şöyle nakleder: "Ey insanlar topluluğu! Ramazan ayının hilâli doğunca,
şeytanlar zincire vurulur; gök, cennet ve rahmet kapıları açılıp
cehennem kapıları kapanır ve dualar kabul edilir. İftar zamanı
geldiğinde oruçlular kavuşmuş ve kurtulmuşlardır. Yüce Allah onları
ateşten kurtarmıştır çünkü. Her gece bir melek şöyle seslenir: 'Af
dileyen var mı? Allah'tan kendisini bağışlamasını ve tövbesini kabul
etmesini isteyen var mı? Allah'ım! Kim yoksulları yedirip içirir ve
bağışta bulunursa, onu mükâfatlandır ve kim cimrilik eder, pintilikte
bulunursa, onu yok et.' Şevval ayı gelip çatınca da müminlere şöyle
seslenir: Yarın ödülünüzü alın; çünkü yarın ödül günüdür." Bunları
söyledikten sonra İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurdu: "Canımı elinde tutana
andolsun ki sözü edilen mükâfat, dirhem veya dinar türünden değildir."
4- İmam Sadık (a.s) Peygamber efendimizden (s.a.a)
şöyle nakleder: "Oruçlu kimse Müslümanlıktan çıkmadıkça, yatağında olsa
da ibadet hâlindedir."
5- İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Oruçlu kimsenin
uykusu ibadet ve nefesi tesbih ediştir. Allah Musa'ya (a.s) şöyle
buyurmuştur: Ey Musa! Oruçlu kimsenin ağzının kokusu, benim indimde misk
kokusundan daha hoştur." "Oruçlu kişinin iki mutluluğu ve öğüncü
vardır: Biri iftar zamanı, diğeri de Rabbiyle görüşme anıdır."
6- İmam Sadık (a.s) ramazan ayı
gelince, evlâtlarına şöyle tavsiye ederdi: "(Fazla) ibadet etmeye
gayret gösterin; çünkü bu ayda halkın rızkı bölüştürülür ve eceller
yazılır. Bu ayda, Allah'ın davetine icabet edip gidecek olanlar belli
olur. Ramazan ayında bir gece vardır ki o gecede yapılan amel bin
gecenin ibadetinden daha üstündür."
7- Hz. Ali halka şöyle buyuruyordu: Ramazan ayında
fazla dua edin; istiğfar edin. Çünkü dua vasıtasıyla sizden bela
giderilir ve istiğfarla günahlarınız affedilir."
8- Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Oruç cehennem ateşinden korunmak için bir kalkandır."
9- Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Yüce
Allah buyuruyor ki: 'Sabır hariç insanların bütün iyi amellerine on
kattan yedi yüz kata kadar sevap verilir. Sabrın mükâfatını ise, ben
vereceğim.' O hâlde, sabrın sevabını sadece yüce Allah bilir, sabır ise
oruçtur."
10- İmam Sadık'tan (a.s) şöyle nakledilir: "İmam
Zeynelabidin (a.s) oruç tutar ve o gün bir koyun kestirerek büyük
kazanların yanında durur ve pişirilen yiyeceğin kokusu kendine
ulaştığında, tencerelerin getirilmesini emreder ve tencerelere
doldurulan yemekleri çeşitli evlere gönderdikten sonra kendileri ekmek
ve hurmayla iftar ederlerdi."
11- İmam Bâkır (a.s) Sedîr'e; "Ey Sedîr! Bu gecelerin
nasıl geceler olduğunu biliyor musun?" Sedîr, "Atam sana feda olsun,
dedi, ramazan ayı geceleridir." İmam, "Her gece İsmail oğullarından
(asil Arap) on köleyi azat edebilir misin?" diye sorunca Sedîr, "Atam
sana feda olsun, böyle büyük bir işi yapmaya gücüm yetmez." cevabını
verdi. İmam bir köleye ininceye kadar sayıyı azalttı; fakat Sedîr her
defasında özür dileyerek yapamayacağını söyledi. İmam, "Her gece bir
Müslümana iftar veremez misin?" diye sorduğunda Sedîr, "On kişi de olsa
iftar verebilirim." dedi. Bunun üzerine İmam şöyle buyurdular: "Müslüman
kardeşine iftar yemeği vermek, İsmail oğullarından köle azat etmeye
denktir."
12- Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) bir hutbesinde
şöyle buyurmuştur: "Her kim ramazan ayını susarak oruç tutar da,
kulağını, gözünü, dilini, şehvetini ve vücudunun organlarını yalandan,
haramdan ve gıybetten Allah'ın rızası için korursa, yüce Allah onu
kendine yakın kılar, öyle ki o adam Hz İbrahim Halilullah'a (onun
makamına) erişir ve onunla birlikte olur."
13- Hz. Peygamber efendimiz (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
"Her kim sevabı için bir gün sünnet oruç tutarsa, günah ve hatalarının
bağışlanması farz olur:"
14- Hz. Ali'den (a.s) şöyle nakledilir: Resulullah
(s.a.a) şaban ayının sonunda ramazan ayı münasebetiyle ["Şabaniyye
hutbesi" diye meşhur olan] bir hutbesinde bize şöyle buyurdu: "Ey
İnsanlar! Allah'ın ayı, bereket, rahmet ve mağfiretle size varıp
ulaşmıştır. Öyle bir ay ki Allah indinde her aydan daha üstündür.
Gündüzleri en iyi gündüz; geceleri en üstün gece ve saatleri en iyi
saatlerdir. Öyle bir aydır ki, o ayda Allah'ın misafirliğine davet
edilmiş ve Allah'ın ikramına layık kimselerden kılınmışsınızdır.
Nefeslerinizde tesbih, uykunuzda ibadet sevabı vardır." "Bu ayda
niyetler ve temiz kalplerle sizleri oruç tutmaya ve Kur'ân okumaya
muvaffak etmesi için Allah'ı çağırın (dua edin). Asıl kötü ve bedbaht
kimse, bu büyük ayda Allah'ın mağfiretinden mahrum olan kimsedir."
"Açlık ve susuzluğunuzla kıyamet günündeki açlık ve susuzluğu
hatırlayın. Fakir ve miskinlere sadaka verin. Büyüklerinize saygı
gösterin. Akrabalarınıza sıla-i rahim yapın (akrabalık hakkını koruyun),
dilinizi tutun, gözünüzü haramdan koruyun ve kulağınızı haram olan
şeyleri duymaktan sakındırın.
Halkın yetimlerine şefkat gösterin ki, sizin de yetimlerinize şefkat
göstersinler. Günahlarınızdan tövbe edin ve namaz vakitleri dua için
ellerinizi O'na doğru kaldırın; bu saatler yüce Allah'ın halka rahmet
gözüyle baktığı, münacatlarına icabet ettiği ve nidalarına 'lebbeyk'
dediği en iyi saatlerdir." "Ey İnsanlar! Nefisleriniz amellerinizin
rehinesidir. O halde istiğfar vasıtasıyla onları azat edin; sırtlarınız
günahtan ağırlaşmıştır, uzun secdeler ederek yükünüzü hafifletin.
Bilin ki, yüce Allah namaz kılanları ve secde edenleri azaplandırmamak
ve kıyamette onları cehennem ateşiyle korkutmamak üzere kendi izzetine
ant içmiştir." "Ey İnsanlar! Her kim bu ayda oruçlu bir mümine iftar
verirse ona bir köle azat etmenin sevabı verilir ve geçmiş günahları
affedilir." Birinin, "Ya Resulullah (s.a.a)! Bizim hepimiz bir mümine
iftar verecek güçte değiliz." demesi üzerine Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle
buyurdu: "Bir hurma tanesiyle veya bir içim suyla da olsa cehennem
ateşinden kurtulmaya çalışın."
"Ey İnsanlar! Her kim bu ayda ahlâkını iyileştirirse kıyamette sırat köprüsünden geçmesine müsaade edilir."
Her kim bu ayda (emri altındaki) kölesinin işini hafifleştirirse yüce
Allah kıyamette onun hesabını kolaylaştırır." "Her kim bu ayda şerrini
halktan uzaklaştırırsa, yüce Allah kıyamette gazabını ondan
uzaklaştırır. Her kim bir yetime ikram ederse, Allah da kıyamette ona
ikram eder. Her kim akrabasıyla ilgilenir, ona ihsanda bulunur, üzerine
düşeni yaparsa, Allah da kıyamette onunla ilgilenir, ona ihsanda
bulunur, üzerine düşeni yapar. Her kim de akrabasıyla ilişkisini
keserse, yüce Allah kıyamette rahmetini ondan keser.
Her kim bu ayda sünnet namaz kılarsa, yüce Allah onun hakkında ateşten
beraatı -uzak olmayı- yazar. Her kim bu ayda bir farizeyi yerine
getirirse diğer aylarda yapılan yetmiş farizenin sevabı verilir ona. Her
kim bu ayda bana fazla salavat getirirse, yüce Allah kıyamette onun
salih amellerinin terazisini ağırlaştırır ve her kim bu ayda Kur'ân-ı
Kerim'den bir ayet okursa diğer aylarda yapılan bir Kur'ân hatmi sevabı
verilir ona." "Ey İnsanlar! Bu ayda cennetin kapıları açılmıştır.
Allah'tan o kapıları sizin yüzünüze kapatmamasını isteyin; (bu ayda)
cehennemin kapıları kapanmıştır; Allah'tan, o kapıları (sizin yüzünüze)
açmamasını isteyin, bu ayda şeytanlar bağlanmıştır; Allah'tan onları
size musallat etmemesini isteyin."
Hz. Ali (a.s) devamında şunları da ekliyor sözlerine: "Ben, 'Ya
Resulullah! Bu ayda en iyi amel nedir?' diye sorunca, Resulullah
(s.a.a), 'Ya Ebu'l-Hasan! Bu ayda en iyi amel takva ve Allah'ın
haramlarından kaçınmaktır.' diye buyurdu ve ağlamaya başladı. "Ya
Resulullah niçin ağlıyorsunuz?" diye sorduğumda ise şöyle buyurdu: "Ya
Ali, bu ayda sana karşı yapmayı helal bildikleri şey için ağlıyorum.
Rabbine namaz kılarken geçmiş ve geleceklerin en kötüsü; Semud kavminin
devesini yaralayanın kardeşinin sana doğru gelip kılıçla seni vurarak
sakalını kana boyadığını görür gibiyim." "Ben: Ya Resulullah, bu dinimin
salim kalmasından mıdır?" diye sorunca Resulullah (s.a.a); "Evet bu,
dininin salim kalmasındandır." cevabını vererek şöyle buyurdu: "Ya Ali!
Kim seni öldürürse beni öldürmüş olur, kim sana buğzederse, bana
buğzetmiş olur, kim sana küfrederse bana küfretmiştir.
Çünkü sen gerçekten de kendi nefsim gibi bendensin, ruhun benim ruhumdur, ahlâkın benim ahlakımdır.
Doğrusu yüce ve ulu Allah beni ve seni bir (anda) yarattı, beni ve seni
seçti, beni nübüvvete, seni de imamete seçti. Kim senin imametini inkâr
ederse, benim nübüvvetimi inkâr etmiş olur. Ya Ali! Sen benim vâsim,
çocuklarımın "Hasan ve Hüseyin'in" babası, kızım Fatımanın kocasısın,
hayatımda ve ölümümden sonra ümmetime halifemsin. Buyruğun benim
buyruğum, yasağın benim yasağımdır, beni nübüvvetle gönderene ve
yaratılmışların en hayırlısı kılana andolsun ki hiç şüphesiz sen,
Allah'ın yarattıkları üzerine hücceti, sırrının emini ve kulları üzerine
halifesin."