AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Cumartesi

6 Nisan 2024

13:56:11
1449533

Sebahaddin Türkyılmaz

İran Siyonistlerden Korkuyormu?

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslimin Sebahaddin Türkyılmaz: İran Siyonistlerden Korkuyormu Neden Cevap Vermiyor?

        Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Bismirabişşuheda Vessiddikin... Dünyada bir savaş var, Batı Asya bu savaşın kalbi ve odak noktasını oluşturuyor. İran’ın bu savaştaki stratejisini anlamak oldukça zordur. 
Genel hatlarıyla medyaya yansıyan yönü, politikacıları kullandığı diplomatik dil derin siyaseti anlamakta yetersiz kalıyor. Örneğin herkesin merak ettiği ama söylemekten çekindiği soruların cevabı verilemiyor.

    İran kendisine bu kadar saldırı olmasına rağmen; bölgedeki üst düzey komutanlarının teker teker şehid edilmesi, ülke içinde ve dışında kendisine terör saldırılarının yapılaması, en son elçiliğinin bombalanması karşısında, Neden ikna edici karşılık vermiyor? Müslümanları hoşnut edecek hamleler yapmıyor? Aldığı darbe oranında cevap vermiyor? Tehditleri ile yaptıkları aynı oranda değil? İnsanların gazını almak için boş slogan atıyor. İnsanların istediği ve beklediği darbeyi indirmiyor.
 İranlı yetkililer haklarını almak ve suçluyu cezalandırmak için diplomatik yolların hepsini kullanıyor lakin kendisi de, Amerika da biliyor ki bu çabaların bir faydası olmayacaktır. Hiçbir uluslararası kurum Amerika‘nın izni, emri olmadan bir adım atamaz. Amerika’nın rızası olmadan alınan kararların hepsi semboliktir. İran kendisine yapılan saldırılara karşı belirlediği strateji oldukça karmaşıktır. Bazı ülkeler halkı avutmak, kendisini güçlü göstermek, karşılık veriyor görünümü vermek için „basit Avam stratejisi“ uygular. Avam avutma stratejisi nedir? Derinliği olmayan, tansiyonu düşürmek için göstermelik ve insanların gazını almak için sözlü veya kısıtlı karşılık vermektir. Bu strateji genelde güçlü olmayan devletlerin uyguladığı stratejidir, onlar için önemli olan kendi halklarıdır. Küresel düşünüp küresel vizyona sahip olamadıkları için de küresel strateji belirleyemezler. İran’ın tehdit ve sloganlarıyla „avam avutma stratejisi“ diplomatik dilde görülse de arkasında derin bir strateji olduğu seziliyor.
 İran gibi bir ülkenin böyle basit bir stratejiyle yetinmesi düşünülemez. Amerika, İran’ın bu diplomatik girişimlerin arkasında gerçek küresel stratejisi olduğunu biliyor ve bunu çözmeye çalışıyor, biliyor olsa da bunu başarısız kılmak için çaba gösteriyor. Peki İran’ın bu kadar saldırıya maruz kalmasına rağmen stratejisi nedir? 
İki önemli stratejisi olduğu kesindir;
 1-Derin küresel strateji: İran, İslam devrimiyle sahip olduğu yeni dünaya görüşü ve oluşturduğu yeni vizyon ile dünyanın dengesini değiştirdi. Küresel bir hedef, küresel bir vizyon, küresel bir strateji ile dünyada kendisine büyük bir yer edindi. Şimdi bu sermayesi yani derin küresel stratejisi ile Aksa Tufanı öncesi ve sonrasında şunları başarmış veya başarma aşamasındadır. 
a) Siyonist canilerin gerçek çehresini ortaya çıkarıp siyonist ve destekçilerini halkalar arasında itibarsızlaştırma 
b) Yıllarca bedel ödeyerek oluşturduğu „Direniş cephesini küreselleştirmek ve küresel uyanışı“ sağlamak 
c) Küresel değerlerin; istikbara karşı dik duruş, zülme karşı ayağa kalkma, adalet nidasını haykırmak gibi temel taşları küresel alanda döşemek
 d) Mücadele ve direnişi İlahi ve insani değerler eksenli kılmak İran’ın bu derin küresel stratejisi ya idrak edilemiyor veya halkların duymaması için büyük çaba harcanıyor olsa da artık bu strateji meyvelerini veriyor. 
Örneğin; - Müslüman kimliği ile gayri müslümanların zulme karşı duyarlı olmalarını ve siyonistlere karşı tepkilerini ortaya koymalarını sağlaması, - Şii kimliğine sahip olmasına rağmen mezhepçilik yapmadan bütün müslümanları Kudüs davasına sahip çıkmalarını sağlaması, - İranlı kimliği ile Türk-Kürt, Arap-Acem bütün milletleri tağutlara karşı uyanış kıvılcımızı yakması - Siyonistlerle ticaret yapan İslam ülkelerindeki tağuti hükümetlere halkaların tepkisinin oluşmasını sağlaması, bu stratejinin küresel meyvelerinden sadece bazılarıdır. İşte bu küresel stratejisidir.
    Şimdi asıl soruya dönelim İran neden gerekli cevabı vermiyor? İran bu stratejisi ile siyonistlere vurduğu darbenin karşılığını alıyor. İran bu küresel stratejisinin bedelini ödüyor. Siyonistlere bölgesel ve küresel alanda vurduğu büyük darbelerin karşılığını ödüyor. Siyonistler aldıkları darbeyi söylemeye utanıyorlar, direniş karşısındaki acizliklerini gizlemeye çalışıyorlar, kendilerini başarılı göstermeye çalışıyorlar.
2- Sabir stratejisi: İran‘ın takip ettiği ikinci strateji „Sabir stratejisi“ İslam’ın dışında hiçbir ideolojide olmayan bir strateji sabır stratejisidir. Hidayet önderlerinin miras bıraktı bir stratejidir. Hz. Ali'nin (as) „Gözümde diken boğazımda kemik“ cümlesi „Sabır Stratejisidir“. Sabir ahlaki bir sıfat olduğu kadar siyasi bir stratejisidir. 
  Hz. Ali (as) hem siyaset arenasında hem de savaş meydanında Sabır stratejini kullanmıştır. Hz. Ali (as) savaşlarda sabr ederek hücceti, dost ve düşmana tamamen tamamladıktan sonra saldırılara cevap niteliğinde savaşa başlardı. Sabır stratejisinin meyveleri pratikte görülür. Sözle, sloganla, tehditle olmaz.
  Hz. Ali (as) bir savaşta şöyle buyuruyor; „düşman ordusunun en son noktasına bakın!…“ Yani düşmanın karşınızda görünen yüzüne bakmayın! Düşmanın bütün gücünü tanıyın; meydanda arkasındaki güce, açıkca yanında yer alanlara, perde arkasındaki destekçilerine bakın, daha sonra arkasından gelecek güce! Şimdi İran kendisine yapılan saldırılara karşı sabır stratejisi uyguluyor; uygun zamanı bekliyor, bir taraftan herkese hücceti tamamlamak istiyor, diğer taraftan siyonistlerin en son destekcisini görmek istiyor ve diğer taraftan da siyonist ve direniş cephesinin saflarının netleşmesini bekliyor.
 „Avam avutma stratejisi“ güdseydi şimdiye kadar hem de direniş cephesi zayıflayacaktı, hem Gazze çoktan yok olmuş olacaktı, hem de Filistin davası ebedi olarak bitmiş olacaktı. Bu davaların korunması, hakikatlerin ortaya çıkması, uyanış, diriliş ve direniş bedelsiz olmaz. Sabri stratejisinin meyvelerini dermek için bir az sabır gereklidir. Vesselam