Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Hz. Abdulazim, İmam Hasan Mücteba'nın (as.) dördüncü nesil torunlarından
Abdullah b. Ali'nin oğludur. Annesi, Akabeh b. Kays'ın kızı Fatıma'dır. Hz.
Abdulazim, 4 Rebiulahir 173 h.k yılında Medine'de dünyaya gelmiştir. 79
yıllık bereketli hayatı dört imamın (imam Musa Kazım, imam Rıza, imam
Muhammed Taki ve imam Ali Naki (a.s)) dönemine denk gelir. İmam Rıza,
İmam Muhammed Taki ve İmam Hadi'nin (a.s) sahabelerinden olup onlardan
birçok rivayet nakletmiştir.
Hz. Abdulazim, soy olarak imam Hasan'a (a.s) ulaştığı için Hasani lakabıyla meşhur olmuştur. Hz.
Abdulazim Hasani, şia'nın büyük âlimlerinden, muteber kabul ettiği
hadis ravilerdendir aynı zamanda Ehlibeyt âşıkları tarafından sevilen ve
itimat edilen yüce bir şahsiyettir. Dini bilgileri ve maarifi yüksek,
İslam hükümlerini çok iyi bilen birisiydi. Ehlibeyt
imamlarının onu övmeleri ve onun hakkında güzel sözler söylemeleri,
onun ilminin ve güvenilir şahsiyetinin göstergesidir. İmam
Hadi (a.s) bazı günlerde kendisinden soru soran kimseleri, Abdulazim
Hasani'ye yönlendirir ve onu, kendisinin gerçek dostlarından birisi
olarak tanıtırdı. şia kaynaklarında onu abid,
zahit, takvalı, emin, güvenilir, inançlı, temiz yürekli ve yüce makama
sahip muhaddis olarak zikreden cümleler vardır. çeşitli rivayetlerde Abdulazim'in ziyaret sevabı, Seyyid-iş şüheda İmam Hüseyin'in (a.s) ziyaretinin değerinde zikredilmiştir.
Hz.
Abdulazim'in Medine'den Rey şehrine gelip oraya yerleşmesinin
sebeplerini zamanın siyasi ve içtimai şartlarında aramak gerekir. Abbasi
halifelerinin Resulullah'ın (s.a.a) Ehlibeyt'ine (a.s) ve sevenlerine
karşı sert tutumları vardı. Bunların içerisinde en acımasız olanlardan
birisi de Mütevekkil idi. Ehlibeyt'e (a.s) karşı çok acımasız bir tutum
izlerdi. Sadece onun zamanında İmam Hüseyin'in (a.s) Kerbela'daki mezarı
defalarca tahrip edilip, yeksan edilmiştir. Yine Mütevekkil döneminde
imam Hüseyin'in (a.s) ziyaretine engel olundu. Seyitler
ve Aleviler onun zamanında en kötü şartlarda yaşamaktaydılar.
Hz.
Abdulazim Hasani'de halifelerin bu kininden nasibini aldı. Defalarca
ölüm komplosu ile karşılaştı. Bu zor dönemlerde Abdulazim, İmam Hadi'nin
(a.s) huzuruna vardı ve itikadını ona sundu. İmam Hadi (a.s) onu teyit
ettikten sonra şöyle buyurdu: "Sen bizim dostlarımızdansın." Hz.
Abdulazim'in, Samira'da İmam Hadi ile (a.s) görüşmesinin haberi
halifeye ulaşınca halife, Hz. Abdulazim'in yakalanması emrini verdi.
Abdulazim tehlikeden uzaklaşmak için şehir şehir dolaşmaya başladı ve en
sonunda Rey şehrine ulaştı. O günden sonra orada yaşamaya karar verdi.
İran'ın İslam dinini kabul etmesinden sonra, Rey şehri sahip olduğu
verimli topraklardan dolayı o dönem Müslümanların yaşadığı önemli
şehirlerden biri olmuştu. Nitekim çmer b. Sad'ın Kerbela'da Hz. Hüseyin
(a.s) ve yareninin şehit edilmesinde rol oynamasının nedeni kendisine
vaat edilen Rey şehrinin valiliğiydi.
Rey şehrinin önemli kılan tek
neden sadece verimli torakları değil aynı zamanda bu şehrin bir kültür
ve kardeşlik merkezi olmasıydı. Ehli Sünnet ve Ehlibeyt (a.s) dostları
bu nadide şehirde birlikte yaşamaktaydılar. Hz.
Abdulazim Hasani (a.s) Rey şehrinde Saribanan mahallesine yerleşti.
Yaşadığı ev bodrum kattı ve çok az dışarı çıkardı.
Gündüzleri oruç tutar
ve geceleri ibadet ederdi. Ehlibeyt dostlarından çok az bir insan onu
tanımakta ve Rey'de yaşadığının bilmekteydiler. Genellikle gizli bir
şekilde ziyaretine giderlerdi. Hz. Abdulazim Hasani'nin orada olduğunun
bilinmemesi ve tehlikeye düşmemesi için çok dikkatli hareket ederlerdi. Bir
müddet sonra Abdulazim'i tanıyanların sayısı çoğaldı ve evi Ehlibeyt
dostlarının sık ziayret ettiği bir yer haline geldi. İnsanlar onun
yanına gelip ilminden faydalanıyor ve Ehlibeyt'in (a.s) manevi kokusunu
ondan alıyorlardı. Onu Ehlibeyt imamlardan bir hatıra ve emanet olarak
görüyorlardı.
Pervane misali o yüce şahsiyetin etrafındaydılar. Hz.
Abdulazim, insanların şer'i sorularına cevap veriyordu. Onların
sıkıntılarını ve dertlerini gidermeyi kendine bir görev saymıştı. Bu
yardımseverlik ve fedakârlık onun yüce makamına, şahsiyetine ve İmam
Hadi'nin (as.) o bölgede vekili olduğuna dair bir işarettir. Halk onun
sözlerini imam'ın (a.s) sözleri olarak kabul ediyordu. Hz.
Abdulazim'in bereketli ömrünün son yılları hastalıkla mücadeleyle
geçti. Ehlibeyt (a.s) âşıkları bu yüce insanın bereketinden mahrum kalma
riskiyle karşı karşıyaydılar.
Abbasilerin günden güne artan zulümleri
onu daha çok üzmekteydi. Ariflerden biri
rüyasında Resulullah'ı (s.a.a) gördüğünü ve kendisine: "Yarın benim
evlatlarımdan biri Sakket'ul Mevla mahallesinde dünyaya gözlerini
kapatacaktır. Dostları onu Abdulcabbar'ın bahçesine götürecekler ve elma
ağacının yanında onu toprağa verecekler" diye buyurduğunu nakleder. Resulullah'ın
(s.a.a) evlatlarından birisinin kendi bahçesinde defnedilmesini arzu
eden arif, sabah erkenden sözü edilen bahçeyi almak için, bahçe
sahibinin yanına gider. Bahçenin sahibi Abdulcebbar, kendisi de aynı
rüyayı gördüğünü ve bu iftihara ulaşmak için elma ağacı ve etrafını
Ehlibeyt dostlarından büyük bir şahsın defnedilmesi için bahçeyi
vakfettiğini söyler.
Hz. Abdulazim Hasani 15 şevval 252 h.k yılında 79 yaşında dünyaya gözlerini yumdu. Peygamber'in
(s.a.a) bu seçkin evladının vefatı dilden dile ulaştı ve insanlar siyah
elbise giydiler. Ağlayarak Hz. Abdulazim'in evinin önünde toplandılar.
Ona gusül verdiler. Anlatıldığına göre gusül Abdulazim'in üzerinde soy
şeceresinin yazılı oldu bir kâğıt çıktı. Cenaze namazından sonra orada
toplanan insanlar tabutu Abdulcabbar'ın bahçesine kadar taşıdılar ve o
yüce şahsiyeti Resulullah'ın (s.a.a) işaret ettiği elma ağacının yanında
defnettiler.