AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Çarşamba

24 Nisan 2024

14:23:48
1453758

Hz. Abdulazim Hasani'nin Vefat Günü

Hz. Abdulazim, soy olarak imam Hasan'a (a.s) ulaştığı için Hasani lakabıyla meşhur olmuştur.

     Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:  Hz. Abdulazim, İmam Hasan Mücteba'nın (as.) dördüncü nesil torunlarından Abdullah b. Ali'nin oğludur. Annesi, Akabeh b. Kays'ın kızı Fatıma'dır. Hz. Abdulazim, 4 Rebiulahir 173 h.k yılında Medine'de dünyaya gelmiştir. 79 yıllık bereketli hayatı dört imamın (imam Musa Kazım, imam Rıza, imam Muhammed Taki ve imam Ali Naki (a.s)) dönemine denk gelir. İmam Rıza, İmam Muhammed Taki ve İmam Hadi'nin (a.s) sahabelerinden olup onlardan birçok rivayet nakletmiştir. 
   Hz. Abdulazim, soy olarak imam Hasan'a (a.s) ulaştığı için Hasani lakabıyla meşhur olmuştur. Hz. Abdulazim Hasani, şia'nın büyük âlimlerinden, muteber kabul ettiği hadis ravilerdendir aynı zamanda Ehlibeyt âşıkları tarafından sevilen ve itimat edilen yüce bir şahsiyettir. Dini bilgileri ve maarifi yüksek, İslam hükümlerini çok iyi bilen birisiydi. Ehlibeyt imamlarının onu övmeleri ve onun hakkında güzel sözler söylemeleri,  onun ilminin ve güvenilir şahsiyetinin göstergesidir. İmam Hadi (a.s) bazı günlerde kendisinden soru soran kimseleri, Abdulazim Hasani'ye yönlendirir ve onu, kendisinin gerçek dostlarından birisi olarak tanıtırdı. şia kaynaklarında onu abid, zahit, takvalı, emin, güvenilir, inançlı, temiz yürekli ve yüce makama sahip muhaddis olarak zikreden cümleler vardır.  çeşitli rivayetlerde Abdulazim'in ziyaret sevabı, Seyyid-iş şüheda İmam Hüseyin'in (a.s) ziyaretinin değerinde zikredilmiştir.
    Hz. Abdulazim'in Medine'den Rey şehrine gelip oraya yerleşmesinin sebeplerini zamanın siyasi ve içtimai şartlarında aramak gerekir. Abbasi halifelerinin Resulullah'ın (s.a.a) Ehlibeyt'ine (a.s) ve sevenlerine karşı sert tutumları vardı. Bunların içerisinde en acımasız olanlardan birisi de Mütevekkil idi. Ehlibeyt'e (a.s) karşı çok acımasız bir tutum izlerdi. Sadece onun zamanında İmam Hüseyin'in (a.s) Kerbela'daki mezarı defalarca tahrip edilip, yeksan edilmiştir.  Yine Mütevekkil döneminde imam Hüseyin'in (a.s) ziyaretine engel olundu. Seyitler ve Aleviler onun zamanında en kötü şartlarda yaşamaktaydılar. 
   Hz. Abdulazim Hasani'de halifelerin bu kininden nasibini aldı. Defalarca ölüm komplosu ile karşılaştı. Bu zor dönemlerde Abdulazim, İmam Hadi'nin (a.s) huzuruna vardı ve itikadını ona sundu. İmam Hadi (a.s) onu teyit ettikten sonra şöyle buyurdu: "Sen bizim dostlarımızdansın." Hz. Abdulazim'in, Samira'da İmam Hadi ile (a.s) görüşmesinin haberi halifeye ulaşınca halife, Hz. Abdulazim'in yakalanması emrini verdi. Abdulazim tehlikeden uzaklaşmak için şehir şehir dolaşmaya başladı ve en sonunda Rey şehrine ulaştı. O günden sonra orada yaşamaya karar verdi. İran'ın İslam dinini kabul etmesinden sonra, Rey şehri sahip olduğu verimli topraklardan dolayı o dönem Müslümanların yaşadığı önemli şehirlerden biri olmuştu. Nitekim çmer b. Sad'ın Kerbela'da Hz. Hüseyin (a.s) ve yareninin şehit edilmesinde rol oynamasının nedeni kendisine vaat edilen Rey şehrinin valiliğiydi. 
   Rey şehrinin önemli kılan tek neden sadece verimli torakları değil aynı zamanda bu şehrin bir kültür ve kardeşlik merkezi olmasıydı. Ehli Sünnet ve Ehlibeyt (a.s) dostları bu nadide şehirde birlikte yaşamaktaydılar.  Hz. Abdulazim Hasani (a.s) Rey şehrinde Saribanan mahallesine yerleşti. Yaşadığı ev bodrum kattı ve çok az dışarı çıkardı. 
   Gündüzleri oruç tutar ve geceleri ibadet ederdi. Ehlibeyt dostlarından çok az bir insan onu tanımakta ve Rey'de yaşadığının bilmekteydiler. Genellikle gizli bir şekilde ziyaretine giderlerdi. Hz. Abdulazim Hasani'nin orada olduğunun bilinmemesi ve tehlikeye düşmemesi için çok dikkatli hareket ederlerdi. Bir müddet sonra Abdulazim'i tanıyanların sayısı çoğaldı ve evi Ehlibeyt dostlarının sık ziayret ettiği bir yer haline geldi. İnsanlar onun yanına gelip ilminden faydalanıyor ve Ehlibeyt'in (a.s) manevi kokusunu ondan alıyorlardı. Onu Ehlibeyt imamlardan bir hatıra ve emanet olarak görüyorlardı. 
   Pervane misali o yüce şahsiyetin etrafındaydılar. Hz. Abdulazim, insanların şer'i sorularına cevap veriyordu. Onların sıkıntılarını ve dertlerini gidermeyi kendine bir görev saymıştı. Bu yardımseverlik ve fedakârlık onun yüce makamına, şahsiyetine ve İmam Hadi'nin (as.) o bölgede vekili olduğuna dair bir işarettir. Halk onun sözlerini imam'ın (a.s) sözleri olarak kabul ediyordu. Hz. Abdulazim'in bereketli ömrünün son yılları hastalıkla mücadeleyle geçti. Ehlibeyt (a.s) âşıkları bu yüce insanın bereketinden mahrum kalma riskiyle karşı karşıyaydılar. 
   Abbasilerin günden güne artan zulümleri onu daha çok üzmekteydi.  Ariflerden biri rüyasında Resulullah'ı (s.a.a) gördüğünü ve kendisine: "Yarın benim evlatlarımdan biri Sakket'ul Mevla mahallesinde dünyaya gözlerini kapatacaktır. Dostları onu Abdulcabbar'ın bahçesine götürecekler ve elma ağacının yanında onu toprağa verecekler" diye buyurduğunu nakleder. Resulullah'ın (s.a.a) evlatlarından birisinin kendi bahçesinde defnedilmesini arzu eden arif, sabah erkenden sözü edilen bahçeyi almak için, bahçe sahibinin yanına gider. Bahçenin sahibi Abdulcebbar, kendisi de aynı rüyayı gördüğünü ve bu iftihara ulaşmak için elma ağacı ve etrafını Ehlibeyt dostlarından büyük bir şahsın defnedilmesi için bahçeyi vakfettiğini söyler. 
   Hz. Abdulazim Hasani 15 şevval 252 h.k yılında 79 yaşında dünyaya gözlerini yumdu.  Peygamber'in (s.a.a) bu seçkin evladının vefatı dilden dile ulaştı ve insanlar siyah elbise giydiler. Ağlayarak Hz. Abdulazim'in evinin önünde toplandılar. Ona gusül verdiler. Anlatıldığına göre gusül Abdulazim'in üzerinde soy şeceresinin yazılı oldu bir kâğıt çıktı. Cenaze namazından sonra orada toplanan insanlar tabutu Abdulcabbar'ın bahçesine kadar taşıdılar ve o yüce şahsiyeti Resulullah'ın (s.a.a) işaret ettiği elma ağacının yanında defnettiler.