AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Pazartesi

18 Kasım 2024

14:06:33
1505694

Hz. Zehra (s.a) ve Ubudiyet 3.Bölüm

Hz. Zehra (Selamullahi Aleyha)’nın –ve de bütün ilahi evliyanın- şahsiyetinin en önemli ve en temel boyutu Yüce Allah’a karşı kulluğu, huşu ve huzusu, raz’u niyazıydı. Hayatına hakim kıldığı ibadet, dua, Allah ile irtibat kurma ve maneviyat yönüydü.

Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA: Merhum Şeyh Bahai bir kitabında önemli bir noktaya değiniyor. Diyor ki farz edelim bir insan günde altı saat yatıyor. Daha çok da yatabilir ama varsayalım ki altı saat yani günün dörtte birini yatıyor. Böyle bir insan 80 yıl yaşayacak olsa ömrünün dörtte birini yani 20 yılını uykuda geçirmiş olacak. 

Kendisi için günah yazılmaz ama sevap da yazılmaz. Amel defterine 20 yıl nötr olarak (ne sevap ne günah, boş olarak) yazılacak. 20 yıl gitti. Ne kadar yaşayacağız ki ömrümüz böyle neticesiz bir şekilde elimizden kayıp gitsin. Ama eğer İmam Sadık (a)’mın bu buyruğuyla amel edersek ve insan uyumak istediğinde seherde kalkacağını niyet ederek uyursa bütün uykusu ibadet olur, amel defterinde nötr olarak yazılacak olan o 20 yılın hepsi ibadet olur. 

İnsan, hayatının her anını kullukla, ibadetle ve Allah’la irtibat halinde geçirebilir. Bu ibadetin genel anlamıdır. İnsanın tüm hayatında ilahi bir bir niyetle, saikle yaşaması ibadetin genel anlamı oluyor. İbadetin bir de has bir anlamı vardır. İbadetin has anlamı; namaz, oruç, zikir, dua, tevessül ve bunlara benzer şeyler olan zikirler, menasik ve amellerden ibarettir. 

Nakledildiği üzere Hz. Zehra (sa) bu anlamda da insanların en abidi, en çok ibadet edeni idi. Nitekim tarihte nakledildiğine göre, evdeki ibadet mihrabında o kadar çok namaz kılıyordu ki mübarek ayakları şişiyordu, o kadar ki kıyam, kuud, ruku ve secde ediyordu. 18, 19 yaşındaki bir bayan bu denli abide ve ibadet ehliydi. 

Evinde bir yeri mihrap ve musalla (namaz mekanı) olarak ayırmıştı. Nitekim  insan eğer evde namaz kılıyorsa bir yeri kendi mihrabı, mescidi ve musallası olarak ayırsın diye tavsiye edilmiştir. Fıkhi risalelerde de ölüm anında durumu fenalaşan ve ölümü zor olan kimsenin namaz kıldığı yere götürülüp yatağının orada serilmesi tavsiye edilmiştir. 

Orası onun musallası (namaz kıldığı yer) ve nurani bir yerdir. Hz. Zehra (sa) evde bir yeri kendisinin musallası olarak ayırmıştı. Resul-i Ekrem buyurdu: Zehra-i Ether mihrabında kıyama durduğunda Hz. Zerhra’nın nuru semavileri aydınlatıyordu, gökteki melekleri nurlandıyordu, yıldızlar geceleyin yeryüzündekiler için parladığı gibi Hz. Zehra’nın (sa) nuru da semaviler için parlıyordu ve onları aydınlatıyordu.