AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : ابنا
Pazartesi

18 Kasım 2024

14:12:39
1505697

Hz. Zehra (s.a) ve Ubudiyet 6.Bölüm

Hz. Zehra (Selamullahi Aleyha)’nın –ve de bütün ilahi evliyanın- şahsiyetinin en önemli ve en temel boyutu Yüce Allah’a karşı kulluğu, huşu ve huzusu, raz’u niyazıydı. Hayatına hakim kıldığı ibadet, dua, Allah ile irtibat kurma ve maneviyat yönüydü.

Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:İmam Kazım’ın (a) büyük yarenlerinden biri Ali bin Yaktin’di. İmam Kazım (a) onun hakkında şöyle buyuruyor: “Kim cennet ehlinden birini görmek istiyorsa Ali bin Yaktin’e baksın”. Ali bin Yaktin böyle bir azamete sahip bir insandı. Harun Reşid’in sarayında vezirlik yapıyordu elbette İmam Kazım’ın izniyle bu görevi yürütüyordu. 

Bir kaç kez istifa edip sarayı terketmek istedi ancak İmam Kazım kendisine "Sen orada kal ve Şiilerimizin, müminlerin ve mazlumların işleriyle ilgilen" buyurdu. İmam Kazın bir keresinde ona dedi: Ali! Ben Arafat’taydım ve orada kaldığı tüm süre içinde hep gözümün önündeydin ve sana dua ediyordum. 

Bu çok büyük bir makam, çok büyük bir azamet. Belki inanmazsınız ama aynı Ali bin Yaktin bir ara öyle bir şey yaptı ki İmam Kazım’ın gözünden düştü, kendisini mahrum eden bir iş yaptı. Şiilerden İbrahim Cemmal adında birisi, bir iş için Kufe’den Abbasilerin başkenti Bağdat’a gelmişti. İşi için, vezir olan Ali bin Yaktin’in yanına gelmişti. Ali bin Yaktin, artık başı mı kalabalıktı, yorgun muydu, müracaat edenleri mi çoktu her ne sebeple olduysa, işini yola koymak için gelen bu mümin insanın yani İbrahim Cemmal’in işiyle ilgilenmedi, ona itinasız kaldı ve işini görmedi. 

O Allah’ın kulu da işiyle hiç ilgilenilmediğini görünce kendi şehri Küfe’ye geri döndü. Aradan bir süre geçtikten sonra Ali bin Yaktin hac ibadeti için Mekke'ye gitti. Hac merasimini ve ibadetinden sonra da İmam Kazım'ın huzuruna çıkmak için Medine'ye geldi. Ali bin Yaktin, İmam Kazım’ın evinin kapısına gelince hizmetçi dışarı çıktı ve buyrun ne istiyorsunuz dedi. O da dedi ki: Git İmama söyle, huzuruna çıkmak istiyorum ve kendisiyle işim var. Hizmetçi içeri gitti ve sonra dışarı çıktı ve ona dedi: İmam bana, ‘Ali bin Yaktin’i içeri alma ve ona yol verme’ dedi. 

Ali bin Yaktin birden yerinde donup kaldı ve hizmetçiye dedi: Benim Ali bin Yaktin olduğumu İmam’a söyledin mi? Hizmetçi de evet, vezir olan Ali bin Yaktin’in geldiğini söyledim ama bana dedi ki ona yol verme. Ali bin Yaktin, İmam Kazım’ın kapısından geri dönecek güç ve takati artık ayaklarında bulunmayacak kadar yıkılmıştı. Bütün amelleri heder olacaktı, zira İmam’ı artık kendisini kabul etmiyordu. Artık şöhret, makam, mevki ne varsa hepsini ayağının altına aldı. Sokakta gezmeye başladı, artık vezirin burda gidip geldiğini görürler, ne derler vs gibi şeyler asla onun için önemli değildi. 

Tek önemsediği şey, İmam belki dışarı çıkarsa bir bahaneyle kendisiyle görüşmekti. Birkaç saat geçtikten sonra İmam Kazım dışarı çıktı. Sokakta Ali bin Yaktin, İmam’a yaklaşıp selam verdi ve ‘Efendim, bir hata mı yaptım beni içeri almadınız?’ diyince, İmam Kazım (a) buyurdu: “Sen Şiilerimizden birine itina göstermedin biz de sana itina göstermedik. Eğer amellerinin, yaptığın haccın Allah katında kabul edilmesini istiyorsan helaliyet istemelisin”. Ali bin Yaktin Kufe'ye gitti ve kendisiyle ilgilenmediği ve işini yola koymadığı İbrahin Cemmal’in evinin kapısına geldi. 

Kapının girişinde yüzünü yere koydu ve İbrahim Cemmal’e ayağını yüzünün üzerine koymasını istedi. İbrahim: Efendim neden benden bunu istiyorsunuz? İbni Yaktin: Ayağını yüzümün üzerine koy, bir müminle ilgilenmeyen ve onun işini hal yoluna koymayan bu yüz zelil olmalı. İbrahim Cemmal ayağını Ali bin Yaktin’in yüzüne koydu. İbni Yaktin, yüzü İbrahim’in ayağının altındayken şöyle dedi: Allah’ım! Elimden geleni yaptım, İmamımın gönlünü bana karşı merhametli ve razı eyle”. Sonra ayağa kalktı, İbrahim’le kucaklaştı ve Medine’ye geri döndü. İmam Kazım (a) onunla hayli ilgilenip ağırladı. 

Büyük bir ders. Ali bin Yaktin gibi azametli bir insan da olsan, bir mümine karşı itinasızlık yaparsan, bir hata veya haksızlık yaparsan kendini ilahi bir irtibattan, İmam’ın huzuruna çıkmaktan mahrum edersin. Kimi durumlarda bizi de mahrum ederler! Bazen bizler de öyle bir şey yaparız ki artık ziyaret halimiz olmaz, bize yol vermezler, gece namazı kılacak halimiz kalmaz ve yerden kalkamaz hale geliriz!