Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA:İmam
Kazım’ın (a) büyük yarenlerinden biri Ali bin Yaktin’di. İmam Kazım (a)
onun hakkında şöyle buyuruyor: “Kim cennet ehlinden birini görmek
istiyorsa Ali bin Yaktin’e baksın”. Ali bin Yaktin böyle bir azamete
sahip bir insandı. Harun Reşid’in sarayında vezirlik yapıyordu elbette
İmam Kazım’ın izniyle bu görevi yürütüyordu.
Bir kaç kez istifa edip
sarayı terketmek istedi ancak İmam Kazım kendisine "Sen orada kal ve
Şiilerimizin, müminlerin ve mazlumların işleriyle ilgilen" buyurdu. İmam
Kazın bir keresinde ona dedi: Ali! Ben Arafat’taydım ve orada kaldığı
tüm süre içinde hep gözümün önündeydin ve sana dua ediyordum.
Bu çok
büyük bir makam, çok büyük bir azamet. Belki inanmazsınız ama aynı Ali
bin Yaktin bir ara öyle bir şey yaptı ki İmam Kazım’ın gözünden düştü,
kendisini mahrum eden bir iş yaptı. Şiilerden İbrahim Cemmal adında
birisi, bir iş için Kufe’den Abbasilerin başkenti Bağdat’a gelmişti. İşi
için, vezir olan Ali bin Yaktin’in yanına gelmişti. Ali bin Yaktin,
artık başı mı kalabalıktı, yorgun muydu, müracaat edenleri mi çoktu her
ne sebeple olduysa, işini yola koymak için gelen bu mümin insanın yani
İbrahim Cemmal’in işiyle ilgilenmedi, ona itinasız kaldı ve işini
görmedi.
O Allah’ın kulu da işiyle hiç ilgilenilmediğini görünce kendi
şehri Küfe’ye geri döndü. Aradan bir süre geçtikten sonra Ali bin Yaktin
hac ibadeti için Mekke'ye gitti. Hac merasimini ve ibadetinden sonra da
İmam Kazım'ın huzuruna çıkmak için Medine'ye geldi. Ali bin Yaktin,
İmam Kazım’ın evinin kapısına gelince hizmetçi dışarı çıktı ve buyrun ne
istiyorsunuz dedi. O da dedi ki: Git İmama söyle, huzuruna çıkmak
istiyorum ve kendisiyle işim var. Hizmetçi içeri gitti ve sonra dışarı
çıktı ve ona dedi: İmam bana, ‘Ali bin Yaktin’i içeri alma ve ona yol
verme’ dedi.
Ali bin Yaktin birden yerinde donup kaldı ve hizmetçiye
dedi: Benim Ali bin Yaktin olduğumu İmam’a söyledin mi? Hizmetçi de
evet, vezir olan Ali bin Yaktin’in geldiğini söyledim ama bana dedi ki
ona yol verme. Ali bin Yaktin, İmam Kazım’ın kapısından geri dönecek güç
ve takati artık ayaklarında bulunmayacak kadar yıkılmıştı. Bütün
amelleri heder olacaktı, zira İmam’ı artık kendisini kabul etmiyordu.
Artık şöhret, makam, mevki ne varsa hepsini ayağının altına aldı.
Sokakta gezmeye başladı, artık vezirin burda gidip geldiğini görürler,
ne derler vs gibi şeyler asla onun için önemli değildi.
Tek önemsediği
şey, İmam belki dışarı çıkarsa bir bahaneyle kendisiyle görüşmekti.
Birkaç saat geçtikten sonra İmam Kazım dışarı çıktı. Sokakta Ali bin
Yaktin, İmam’a yaklaşıp selam verdi ve ‘Efendim, bir hata mı yaptım beni
içeri almadınız?’ diyince, İmam Kazım (a) buyurdu: “Sen Şiilerimizden
birine itina göstermedin biz de sana itina göstermedik. Eğer
amellerinin, yaptığın haccın Allah katında kabul edilmesini istiyorsan
helaliyet istemelisin”. Ali bin Yaktin Kufe'ye gitti ve kendisiyle
ilgilenmediği ve işini yola koymadığı İbrahin Cemmal’in evinin kapısına
geldi.
Kapının girişinde yüzünü yere koydu ve İbrahim Cemmal’e ayağını
yüzünün üzerine koymasını istedi. İbrahim: Efendim neden benden bunu
istiyorsunuz? İbni Yaktin: Ayağını yüzümün üzerine koy, bir müminle
ilgilenmeyen ve onun işini hal yoluna koymayan bu yüz zelil olmalı.
İbrahim Cemmal ayağını Ali bin Yaktin’in yüzüne koydu. İbni Yaktin, yüzü
İbrahim’in ayağının altındayken şöyle dedi: Allah’ım! Elimden geleni
yaptım, İmamımın gönlünü bana karşı merhametli ve razı eyle”. Sonra
ayağa kalktı, İbrahim’le kucaklaştı ve Medine’ye geri döndü. İmam Kazım
(a) onunla hayli ilgilenip ağırladı.
Büyük bir ders. Ali bin Yaktin gibi
azametli bir insan da olsan, bir mümine karşı itinasızlık yaparsan, bir
hata veya haksızlık yaparsan kendini ilahi bir irtibattan, İmam’ın
huzuruna çıkmaktan mahrum edersin. Kimi durumlarda bizi de mahrum
ederler! Bazen bizler de öyle bir şey yaparız ki artık ziyaret halimiz
olmaz, bize yol vermezler, gece namazı kılacak halimiz kalmaz ve yerden
kalkamaz hale geliriz!