Bu ayette dikkat çeken bir diğer kavram, "bi yüton ezenellahu en turfe’a ve yüzekker fihi", yani "Allah’ın izniyle yükseltilen ve içinde Allah’ın adı anılan evler"dir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu ayet hakkında açıklama yaparken, bu "evler"in peygamberlerin evleri olduğunu belirtmiştir. Bir soru üzerine, Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma (a.s)’nın evlerinin bu kutsal evler arasında yer alıp almadığı sorulmuş ve Peygamber (s.a.v) onlara en yüksek derecede nuru ve değerini vermiştir. Dolayısıyla, bu evlerden kasıt sadece maddi evler değil, aynı zamanda ilahi hidayeti taşıyan ve Allah’ın nuruyla aydınlanan ruhlardır.
Bu ilahi hidayet yolunda, Şeytan tüm gücüyle Müminlerin, Allah’ın Velisi olan İmamlar (a.s) ile olan bağlarını koparmaya çalışır. İmam Sadık (a.s), bir gün talebesi Zerare’ye, neden Şeytan’ın sürekli olarak Şiilere saldırdığını soran bir soruya cevap verirken şöyle buyurmuştur: "Zerare, Şeytan sizin gibi müminleri daha çok hedef alır, çünkü sizler Allah’ın velayetiyle donanmışsınız. Eğer bu velayeti koruyabilirseniz, hiçbir zaman sapmazsınız." Şeytan, Allah’ın velayetini taşıyan kimselerin yolunu saptırmaya çalışırken, bunun farkında olan müminler sürekli bir sınavdan geçerler.
Zerare, bu açıklamadan sonra İmam Sadık (a.s)’a, neden bazı bölgelerdeki insanlar (özellikle batılı toplumlar) doğru yoldan sapmadığı ve dürüstlük, ticarette adalet gibi erdemler gösterdiği halde, Şii toplumunun içinde daha fazla günah ve fitne görüldüğünü sormuştur. İmam Sadık (a.s) buna şöyle cevap verir: "Şeytan, sıradan insanları değil, sizin gibi Allah’ın velayetiyle aydınlanmış kimseleri hedef alır. Çünkü onların kalbinde bir nur vardır, o nuru yok etmek için her yolu dener."
Bu noktada İmam Sadık (a.s), Şeytan’ın hedefinin, özellikle Şii toplumunun içindeki kişileri yolundan saptırmak olduğunu ifade etmiştir. Çünkü bu insanlar, Allah’ın hidayetiyle ışık bulmuşlardır ve bu nur, onları doğru yolda yükseltir. Şeytan, bu yolu saptırmak için en büyük çabayı gösterir.
İmam Sadık (a.s), bu bağlamda Zerare’ye şöyle demiştir: "Ey Zerare, sen ve senin arkadaşların, Şeytan için sürekli bir hedefsiniz, çünkü siz Allah’ın velayetini taşıyorsunuz. Eğer ona karşı sabırlı olur ve direnirseniz, sonunda ona galip geleceksiniz."
Sonuç olarak, bu derin öğretiler bize, gerçek hidayetin sadece Allah’ın velayetini kabul etmekle elde edilebileceğini hatırlatmaktadır. Şeytan, bu yola gidenleri engellemeye çalışırken, müminlerin sabırlı olmaları ve ilahi hidayet ışığını takip etmeleri gerektiği vurgulanmaktadır. Bu hidayet, yalnızca Allah’ın velileri aracılığıyla ulaşılabilir ve her türlü fitne ve tuzağa rağmen, gerçek müminler bu yolu koruyarak yükseleceklerdir.
Ayetullah Üstat Â'li'nin konuşmasından alıntıdır.