Kur’an-ı Kerim, Ehl-i Beyt (a.s)’dan bahsederken iki üslup kullanmıştır:
1- Onlara özel bir unvan vererek onlardan bahsetmiştir. Tathir Ayeti’nde “Ehl-i Beyt” olarak, Meveddet Ayeti’nde de “Kurba” (Peygamber’in yakınları) olarak onlardan söz edilmesini buna örnek olarak verebiliriz. Bu konuda birçok ayet nazil olmuş ve Sünnet-i Nebevî o ayetleri açıklamıştır; müfessirler ve raviler de, onları kendi hadis ve tefsir kitaplarında nakletmişlerdir.
2- Onlarla ilgili olaylar ve
vakıaları kaydetmiş, onların fazilet ve makamlarını anlatmış, onları
övmüş ve ümmeti onlara yöneltmek istemiştir. Bu konularda birçok ayet
inmiştir. Bu ayetlerin bazılarında, Mübahele Ayeti (Âl-i İmran, 61) ve
İt’am Ayeti’nde (İnsan, 8) olduğu gibi, Ehl-i Beyt (a.s)’den toplu
olarak söz edilmiş, bazılarında ise Ehl-i Beyt (a.s)’ın bazı
fertlerinden bahsedilmiştir. Örneğin; Maide Sûresi’nin 55. ayeti olan ve
“Velâyet Ayeti” diye adlandırılan, “Sizin veliniz, yalnız Allah, O’nun
Peygamberi ve iman eden, namaz kılan ve rükû halinde zekât verenlerdir.”
ayetinde Hz. Emir’ül-Müminin Ali (a.s)’dan bahsedilmektedir.
Devam edecek