“Ömrünün son saatlerinde Fatıma’ya (s.a) ben bakıyordum. Bir gün durumu biraz düzeldi ve kendini iyi hissetti. Emirü’l-Müminin Ali (a.s) bazı işler için dışarı çıkmıştı. Hz. Fatıma (s.a) gusül edip, bedenini yıkamak için benden bir miktar su istedi. Yardımımla ayağa kalktı, güzelce bir güsul etti ve elbiselerini değiştirdi, sonra benden yatağını evin ortasına sermemi istedi. Yüzü kıbleye dönük bir halde yatağa uzandı ve bana şöyle buyurdu: “Bu gün dünyadan göçeceğim, kendimi yıkadım, kimse üzerimi açmasın.” Sonra elini başının altına koydu ve o haliyle de dünyadan göçtü.
Rivayete göre Hz. Fatıma (s.a) akşam ve yatsı arasındaki bir saatte vefat etti. Ölüm anı iyice yaklaşınca sertçe şöyle bir baktı ve buyurdu:
”Selam olsun Cebrail’e, Selam olsun Resulullah’a! Allah’ım! Senin Resulünle birlikteyim, Allah’ım! Senin rıdvanında, dergâhında ve evindeyim ki senin evin esenlik evidir.”
Sonra orada hazır olanlara: “Acaba benim gördüğümü sizlerde görüyor musunuz?” buyurdu.
onlardan bazıları: “Ey Allah Resulünün (s.a.a) kızı! Ne görüyorsun?” diye arz ettiklerinde Hazret şöyle buyurdu: “Şimdi gökyüzü ehlini, kendi heyetleriyle birlikte görüyorum, Cebrail’i (a.s) ve Resulullah’ı (s.a.a) görüyorum, babam bana “Ey kızım! Yanımıza gel! Önünde olanlar (cennet nimetleri ve Allah’ın hoşnutluğu) senin için daha hayırlıdır.” buyuruyor.
Zeyd b. Ali (a.s) şöyle naklediyor:
“Hz. Fatıma (s.a) Peygamber’e (s.a.a), Cebrail’e (a.s) ve Azrail’e (a.s) selam verdi. Hazır olanlar meleklerin zarif seslerini işittiler ve kokuların en güzelini kokladılar.”