Hasan (a.s) ve Hüseyin (a.s) gözleri yaşlı bir halde geldiler ve “Ah! Ceddimiz Muhammed’in (s.a.a) ve annemiz Fatımatü’z-Zehra’nın (s.a) şu hasret ateşi artık bir daha sönmez. Ey Hasan ve Hüseyin’in annesi! Ceddimizi mülakat ettiğinde bizimde selamlarımızı O’na ilet ve söyle ki biz senden sonra dünyada yetim kaldık.” diyerek ağıtlar okudular.
Emirü’l-Müminin Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’ı şahit tutuyorum ki, Fatıma (s.a) yürekleri yakan bir sesle feryat etti, şefkatli ellerini uzattı ve bir süre evlatlarını bağrına bastı. Ansızın gökyüzünden bir münadinin şöyle seslendiğini işittim: “Ey Ali! Hasan ve Hüseyin’i annelerinin göğsünden kaldır, Allah’a andolsun ki, onların bu durumu gökyüzündeki melekleri ağlattı ve dostlar, dostlarını görmeye müştaktırlar...”
Sonra Hz. Ali (a.s), Hasan (a.s) ve Hüseyin’i (a.s) annelerinin göğsünden kaldırdı.