Uluslararası Ehl-i Beyt (a.s) Haber Ajansı – ABNA- Suriye Savaşı 2011 yılında başlamış ve modern tarihin en büyük
insani ve siyasi krizlerinden biri haline gelmiştir. Bu savaş, yalnızca
insani boyutları nedeniyle değil, aynı zamanda küresel ve bölgesel
politikalar üzerindeki derin etkileri nedeniyle de dikkat çekmektedir.
Bu raporda, Amerika Birleşik Devletleri'nin bu savaşta oynadığı rol ve
anlatıların nasıl şekillendiği üzerine çeşitli iddiaları inceleyeceğiz.
Yanlış Anlatılar ve Siyasi Müdahaleler:
Ortaya atılan iddialardan biri, Başkan Barack Obama'nın CIA'ya Rusya'nın müdahalesinden dört yıl önce Beşar Esad hükümetini devirmek için harekete geçme izni verdiğidir. Birçok kişi bu iddiayı gerçek dışı bulsa da, dış politikadaki anlatıların nasıl şekillendiğini göstermektedir. New York Times gazetesi, "Çınar Operasyonu"na sadece on yılda üç kez atıfta bulunmuştur; bu operasyonun amacı Beşar Esad'ı devirmekti. 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri Irak'a saldırdı ve bu saldırı kitle imha silahlarının varlığı gerekçesiyle haklı çıkarıldı. Ancak bu silahlardan hiçbiri bulunamadı. 2002 yılının sonlarında yapılan araştırmalar, Amerikalı yetkililerin savaşı halka satmanın bir yolunu aradığını göstermektedir. Bu çabalar arasında halk arasında korku yaratmak da yer almakta, böylece savaş için kamu desteği sağlanmaya çalışılmaktadır.
Ortaya atılan iddialardan biri, Başkan Barack Obama'nın CIA'ya Rusya'nın müdahalesinden dört yıl önce Beşar Esad hükümetini devirmek için harekete geçme izni verdiğidir. Birçok kişi bu iddiayı gerçek dışı bulsa da, dış politikadaki anlatıların nasıl şekillendiğini göstermektedir. New York Times gazetesi, "Çınar Operasyonu"na sadece on yılda üç kez atıfta bulunmuştur; bu operasyonun amacı Beşar Esad'ı devirmekti. 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri Irak'a saldırdı ve bu saldırı kitle imha silahlarının varlığı gerekçesiyle haklı çıkarıldı. Ancak bu silahlardan hiçbiri bulunamadı. 2002 yılının sonlarında yapılan araştırmalar, Amerikalı yetkililerin savaşı halka satmanın bir yolunu aradığını göstermektedir. Bu çabalar arasında halk arasında korku yaratmak da yer almakta, böylece savaş için kamu desteği sağlanmaya çalışılmaktadır.
Çınar Operasyonu, Barack Obama'nın başkanlığı döneminde CIA
tarafından başlatılan gizli bir programdı ve amacı Suriye'deki isyancı
grupları eğitmek ve donatmak suretiyle Beşar Esad rejimini devirmekti.
2012 veya 2013 yıllarında başlatılan bu program, Suudi Arabistan'dan
önemli mali destek almış ve Katar, Türkiye ve Ürdün gibi diğer bölgesel
müttefiklerden de yardım görmüştür. Britanya da bu operasyona destek
vermiştir. Programın stratejisi, Suriye muhalefet gruplarına mali yardım
sağlamak, silah temin etmek ve eğitim vermek üzerine kuruluydu. Ancak
bu yaklaşımın etkinliği ve sonuçları konusunda endişeler ortaya
çıkmıştır. Obama yönetimi eleştirmenleri, silahların radikal gruplara,
özellikle de IŞİD'e kayması gibi sorunlara ve muhalefetin derin
bölünmüşlüğünün Esad rejiminden geçişi zorlaştırdığına dikkat çekmiştir.
Jeffrey Sachs, son zamanlarda Tucker Carlson ile yaptığı bir
röportajda dış güçlerin etkisi üzerine konuşarak, özellikle İsrail'in
stratejik çıkarlarının Amerika'nın Orta Doğu'daki eylemlerini önemli
ölçüde etkilediğini belirtmiştir. Sachs, İsrail'in jeopolitik
hedeflerine ulaşmak için komşu ülkeleri istikrarsızlaştırma amacının
olduğunu ifade etmiştir. Bu görüş, emekli ABD Generali Wesley Clark'ın
"Democracy Now" programında Amy Goodman ile yaptığı açıklamalarla
örtüşmektedir. General Clark, 11 Eylül saldırılarından hemen sonra
Pentagon'un yedi ülkeyi beş yıl içinde hedef almayı planladığına dair
bir planı öğrendiğini bildirmiştir: Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali,
Sudan ve İran. Bu plan, Orta Doğu'yu askeri müdahalelerle ve gizli
operasyonlarla yeniden şekillendirmeye yönelik daha geniş bir stratejiyi
göstermektedir.
Çınar Operasyonu'nun uygulanması ve benzeri girişimler Orta Doğu
üzerinde derin sonuçlar doğurmuştur. Bölge; Libya, Sudan, Somali,
Lübnan, Suriye ve Filistin gibi ülkelerde önemli istikrarsızlıklar
yaşamıştır. Eleştirmenler, bu tür müdahalelerin dış güçlerin etkisi
altında geniş yıkımlara ve uzun süreli çatışmalara yol açtığını
savunmaktadır. Bu politikaların mirası ise rejim değişikliği amacıyla
yapılan dış müdahalelerin karmaşıklıklarını ve zorluklarını
vurgulamaktadır. Sonuçlar genellikle ters yönde olmuş ve beklenmedik
sonuçlara yol açarak bu tür stratejilerin etkinliği ve etikliği hakkında
sorular ortaya çıkarmıştır.
Çınar Operasyonu çerçevesinde CIA gizlice etkili muhalefet
gruplarını belirlemiş ve ardından komşu ülkelerdeki askeri üsler
aracılığıyla onlara eğitim sağlamıştır; özellikle Türkiye'de bu
eğitimler verilmiştir. Bu eğitimler şehir savaş teknikleri, gelişmiş
silah kullanımı ve savaş stratejilerini içermekteydi. Ayrıca CIA bu
gruplara silah göndererek onların devlet güçlerine karşı koyma
yeteneklerini artırmayı hedeflemiştir.
Çınar Operasyonu'nun Suriye Savaşı üzerindeki etkileri oldukça
belirgin olmuştur. Bu program muhalefet gruplarına bazı başarılar
kazandırmış olsa da aynı zamanda gerilimleri artırmış ve bölgede şiddeti
tırmandırmıştır. Bazı eleştirmenler Amerika'nın isyancı gruplara
verdiği desteğin IŞİD gibi daha radikal grupların ortaya çıkmasına yol
açtığını düşünmektedir ki bu durum durumu daha da karmaşık hale
getirmiştir.
İlginçtir ki Irak Savaşı'nın kökleri Benjamin Netanyahu'nun
etkisine dayanabilir. 1995 yılından beri Netanyahu'nun hedefi Suriye ve
İran gibi ülkeleri ana düşmanlar olarak tanımlayan bir iki kutuplu dünya
yaratmaktır. Netanyahu sürekli olarak Amerika Birleşik Devletleri'ni
İran'a karşı harekete geçmeye zorlayarak bölgedeki gerilimleri
artırmıştır.
Sonuç:
Suriye Savaşı'nın karmaşıklıkları ve bunun Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikaları üzerindeki etkileri belirli bir anlatı manipülasyonu ve yanlış bilgi kalıbını göstermektedir. Bu süreç yalnızca insani krizin derinleşmesine neden olmakla kalmamış; aynı zamanda küresel politikada da önemli değişikliklere yol açmıştır. Anlatıların siyasi kararlar üzerinde etkili olabileceği göz önüne alındığında mevcut bilgilerin daha dikkatli bir analizine ihtiyaç vardır ki bu kriz arkasındaki gerçeğin daha iyi anlaşılmasını sağlasın. Sonuç olarak Suriye Savaşı, dış politikalarda şeffaflık ve dürüstlüğün önemini hatırlatmakta olup anlatıların ulusların kaderini nasıl etkileyebileceğini göstermektedir.
Suriye Savaşı'nın karmaşıklıkları ve bunun Amerika Birleşik Devletleri'nin dış politikaları üzerindeki etkileri belirli bir anlatı manipülasyonu ve yanlış bilgi kalıbını göstermektedir. Bu süreç yalnızca insani krizin derinleşmesine neden olmakla kalmamış; aynı zamanda küresel politikada da önemli değişikliklere yol açmıştır. Anlatıların siyasi kararlar üzerinde etkili olabileceği göz önüne alındığında mevcut bilgilerin daha dikkatli bir analizine ihtiyaç vardır ki bu kriz arkasındaki gerçeğin daha iyi anlaşılmasını sağlasın. Sonuç olarak Suriye Savaşı, dış politikalarda şeffaflık ve dürüstlüğün önemini hatırlatmakta olup anlatıların ulusların kaderini nasıl etkileyebileceğini göstermektedir.
