AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : Ehl-i Beyt Haber Ajansı ABNA
Pazar

15 Mayıs 2011

19:30:00
241754

Neden örtünmeliyim? (1)

Örtünmemenin sebeplerinden biri de dini inançların zayıflığı ve dini emirlere bağlı olmamaktan kaynaklanmaktadır. Bazı hanımlar önceden kapalı olduklarını, ancak sonradan Allah’a olan imanlarının zayıfladığından açıldıklarını itiraf etmektedirler.

Bunlara verilecek cevap şudur ki bizler kendi kendimizin yaratıcısı değiliz. Dolayısıyla ruhi ve bedensel yapımıza karşı yeterince bilgi sahibi değiliz. Öteki varlıklarda insanlardan farklı bir konuma sahip değillerdir. Onlarda bizim gibi muhtaç varlıklardır. Allah, bizim varlığımızın tamamına vakıftır. Bizi yarattığından bizim her türlü zaaf ve eksikliğimizi tam olarak bilmektedir. Nelerin bizim yararımıza nelerin bizim faydamıza olduğunu herkesten daha iyi bilmektedir. Ama bizler genel olarak imanımızın zayıflığından yararımıza olan şeylerden gaflet içindeyiz. Bizi bizden daha iyi tanıyan, bizi bizden daha çok seven ve saadetimizin temini için bizlere peygamberler gönderen ve bizleri akıl kuvvesiyle donatan Allah, bizim dünya ve ahrette huzurlu bir yaşam sürmemiz için gerekli tüm kanunları koymuştur. Dolayısıyla Allah’ın koymuş olduğu kanunlar bizim faydamıza ve bizi yetiştiren kanunlardır. Beşerin koyduğu kanunlar gibi nakıs ve eksik değildir, bilakis tam ve kamildir. Örtünme de Allah’ın insanların saadeti için koymuş olduğu kanunlardan biridir. Eğer Allah bu yasanın kati ve kesin olarak yerine getirilmesini istiyorsa mutlaka yerine getirilmezse insana bir zarar gelecek ve bu dünyada huzursuz ve kuruntulu bir hayat sürecektir. Ahrette de Allah’ın emirlerine itaat etmediği için elemli bir azaba duçar olacaktır.   

Bazılarına neden örtünmedikleri veya neden kötü örtündükleri sorulduğunda insani kerametten haberdar olmayan batının insanları aldatmak için kullandığı dili kullanarak örtünmemelerini güzelliklerine ve bu güzelliklerin her kes tarafından görülmesi gerektiğini, insanları güzellikleriyle etkilemeleri ve eğer Allah bu şekilde güzel yaratmışsa bu güzelliği göstermemenin doğru olmadığını dile getirmekte ve iddialarına Allah’ın güzel olduğunu ve güzeli sevdiğini söyleyerek sözlerine dini bir boyut bile katmaktadırlar.

Bu tür yaklaşımlar dillere düşmüş demagoji ve safsatadan başka bir şey değildir. Allah’ın güzel olduğu doğrudur, ancak Allah güzeldir, yani Allah’ın sıfatları güzeldir. Allah güzellikleri sever, yani güzel sıfatları sever. İffet, hayâ ve namusta güzel sıfatlardandır ve Allah bu tür sıfatları sever. Allah’ın kendisi mümin erkek ve kadınların kendisinin uygun gördüğü münasip elbiseler giymesini istemiştir. Eğer Allah Teâlâ birisine güzellik nimeti vermişse onun şükrünü yerine getirmelidir. Nimete şükretmenin anlamı da onu doğru yerde kullanmakla olur. Dolayısıyla eğer birisi güzelse bu güzelliği Allah’ın uygun gördüğü yerde kullanmalı ve onu haram yolda kullanmamalıdır.

Allah’ın çok sevdiği güzelliklerden bir diğeri iffettir. İffetin anlamı ise haramdan uzak durmak ve hayâlı olmaktır. Yani Allah’ın emirlerine boyun eğmektir. Allah, iffetli kişileri sever. Acaba açık seçik bir şekilde veya kötü ve tahrik edici bir kıyafetle topluma çıkarak başkalarının zihinlerini bulandırmak iffet midir, yoksa iffetsizlik midir? Bu hareket, iffetten mi, yoksa hayâsızlıktan mı kaynaklanmaktadır?  

Benim gül bacım!

Sen nereden biliyorsun ve nereden çıkarıyorsun ki Allah bu şekilde giyinip, süslenerek namahrem insanların arasına çıkmanı seviyor?! Yüce Allah, sevdiği ve hoşlandığı şeyleri vahiy aracılığı ile Peygamberlerine ulaştırmıştır. Onlar ise Allah’ın sevmediği ve hoşlanmadığı şeyleri bizlere Kur’an ve hadis aracılığı ile açıklamışlardır. Allah’ın sevdiği ve hoşlandığı şeylerden birini Allah Kur’an’ında şöyle açıklamıştır: “Mümin kadınlar namus ve iffetlerini korusunlar. Görünen (yüzleri ve bileklere kadar iki el) kısımları müstesna olmak üzere, ziynetlerini (namahremlere) teşhir edip göstermesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.  Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini (çarşaflarını) üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en uygun olan budur. (Nur Suresi, 31. Ayet ve Ahzap Suresi, 59. Ayet)

Allah, burada kadınlara sadece nasıl olmaları gerektiğini açıklamamış, bizzat böyle olmaları gerektiğini emretmiştir. Nedenini de şöyle açıklamıştır: “onların incitilmemesi ve taciz edilmemeleri için en uygun olan budur” günümüzde her gün milyonlarca kadının taciz edilip tecavüze uğradığını dikkate alırsak Allah’ın bu emrinin ne denli yerinde olduğunu görürüz. Gerçi eğer dünyadaki tüm hanımlar böyle giyinirse bu tür tacizler biter demiyoruz, çünkü zati itibari ile fıtratı bozuk olan insanlar mutlaka olacaktır ve bu tür girişimlerde bulunacaktır, ancak bu tür girişimler parmakla sayılır düzeye inecektir. Hadislerin anlattığına göre Hz. İmam Mehdi (Allah zuhurunu çabuklaştırsın) evrensel İslam devletini kurduktan sonra en güzel bir kızın kendi evinden çıkıp dünyayı kendi başına dolaşsa bile kimse tarafından dokunulmayacağı ve aynı temizlikte evine geri döneceği kaydedilmiştir! Yani böyle bir toplum hayal değil. Eğer herkes Allah’ın insanların saadet ve mutluluğu için karar kıldığı kanunları tam anlamıyla öğrenip amel edecek olursa böyle bir toplum bizi beklemektedir. İnşallah böyle bir toplum imam Mehdi (a.s) eliyle gerçekleşecektir…   

Burada güzellik kavramına dikkat edip, Allah’ın güzellikten neyi anladığına iyice bakmamız gerekmektedir. Allah, bu şekilde giyinmenin güzel olduğunu söylemiş ve bu şekilde giyinilmesinden hoşlandığını söylemiş, hatta hoşlanmak bir yana bunun olmasını bizzat emretmiştir!  

Güzelliğin göreceli bir durum olduğunu da unutmamak gerekir. Batıda bazı erkek ve kadın toplulukları anadan doğma dışarı çıkarak insanın hayvansal yapısını göz önüne alarak bu şekilde gezmenin güzel olduğunu iddia etmektedirler. Onlara neden böyle yaptıkları sorulduğunda ise şöyle cevap vermektedirler: ‘çünkü güzeliz!’

Allah güzeli severin anlamı haram kokusu gelmeyen kendi belirlemiş olduğu kanunlardır. Bunu da unutmamak gerekir ki Allah her ne kanun koymuşsa bizim yararımıza olan kanunlardır, kendisine bizim amel edip etmemiz hiçbir şey kazandırmamaktadır. Çünkü o ihtiyaçsız kadiri mutlaktır. Aciz, güçsüz ve ihtiyaç sahibi olanlar bizleriz. Kurtuluşumuz için onun kanunlarına ihtiyacımız vardır.

ABNA.İR