AhlolBayt News Agency (ABNA)

source : radikal
Çarşamba

10 Ağustos 2011

19:30:00
258924

Hazar'da suları ısıtan işbirliği

Hazar'ın statüsünün ne olacağı yönünde ardı sıra yapılan zirvelerde sonuç çıkmazken, yakın zaman önce yaşanan gelişme Hazar'da harekteliliğin yeniden arttığı yönünde yorumlara yol açtı.

Ehlibeyt Haber Ajansı ABNA- Enerjiye sahip olmak endüstriyel çağın güç aşısı olarak algılanıyor ve güce sahip olmakla eş anlamlı olarak algılanıyor. "21. Yüzyılın Basra Körfezi" olarak anılan Hazar Havzası petrolleri ve doğalgazı, Batılı ülkeler için de, istikrarsızOrtadoğu enerji kaynaklarına olan bağımlılığın azalması anlamına geliyor.

Rusya bölgedeki etkin gücünü sürdürme yönündeki fırsatları değerlendirirken, ABD tek hegomonik güç merkezi olmanın verdiği özgüvenle bölgede büyük payın kendisine ait olması gerektiği iddiasında. Amerika'nın bu tutumu bölgedekİ taraf ülkeler üzerinde etkinlik kurma çabalarına hız vermesine yol açıyor.

Azeri-Türkmen yakınlaşması

Hazar denizi 371 bin km2 lik alanı ile dünyanın en büyük iç denizi. Günümüzde 5 bağımsız devlet Hazar'ın çevresini paylaşıyor. İran, Rusya, Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan Hazar denizinde birincil taraf ülkeler. AncakAmerika'nın bölgedeki varlığı ve taraflar üzerindeki etkisin yadsınamaz konumda.

Hazar'ın statüsünün ne olacağı yönünde ardı sıra yapılan zirvelerde sonuç çıkmazken, yakın zaman önce yaşanan gelişme Hazar'da harekteliliğin yeniden arttığı yönünde yorumlara yol açtı. Edinilen bilgilere göre Hazar'ın çevresini paylaşan ülkelerden Azerbaycan ile Türkmenis'tan arasındaki yakınlaşmanın önemli bir aşamaya vardığı öğrenildi. Buna göre Azerbaycan Kepez (Serdar) ve Güneşli sahalarının işletim hakkını Türkmenis'tan verdi. İki taraf arasındaki bu anlaşmanın perde arkasında yer alan gücün ise Amerika olduğu ifade ediliyor.

Amerika'nın müdahalesi ilginç bir açılım

Azerbaycan ve Türkmenistan arasında iki yıldan beri süren bir 'açılım' sürecinin olduğunu hatırlatan USAK Avrasya Uzmanı Hasan Selim Özertem, yoğun enerji trafiğinin Türkmenistan'ın tavrının değişimine yol açtığını söyledi. Türkmenistan'ın son dönemlere dek "Hazar bir göldür" tezini savunduğunu söyleyen Özertem şunları ifade etti:

"Türkmenistan Kepez (Serdar) denilen sahanın kendilerine ait olduğunu ve bu sahayı sadece kendilerinin işletebileceğini inanıyorlardı. Azerbaycan ise 'aslında burası kapalı bir denizdir. Bu denize göre bizim kıta sahanlığımız içerisinde yer almaktadır' diyordu. Bu çerçevede 2000'lerin başından beri bölgede iki tarafın uçaklarının uçtuğu, iki tarafın birbirine 'kötü adam' muamelesi yaptığı bir dönemi izledik. Fakat geçen yıldan beri belki Amerika'nın baskısıyla beliki de bölgedeki bir takım gelişmeler ile ortak bir dil geliştirilmeye başlandı. Bunun neticesi olarak şu söylenmeye başlandı: 'Bölge tartışmalı bir bölgedir ikimiz de fayda sağlayamayız. Oturalım beraber işletmenin şansını arayalım.' Türkmenistan, Astana zirvesinde Ekim'de dediki 'Hazar'ın statüsü konusunda çok fazla tartışma yapmamıza gerek yok. Tartışmalı sahalarda ise bu iki devlet burayı işletsin. Bölgede boru hatları yapmamızın önü açılsın'. Bu sahaya Amerika'nın müdahalesi olduysa ilginç bir açılım olabilir. Bu şu sonuçları doğurur: Bir tanesi Hazar meselesinde anlaşma sağlanabilirse Rusya'ya da hak verilebilirse hakikaten İran'ın by-pass edildiği ve tamamı ile izole edildiği fotoğraf ortaya çıkabilir.Amerika'nın orada belli çıkarları var. Başında ise bu enerji kaynaklarının Batı'ya aktarılması yatıyor."

Amerika'ya risk oluşturacak ülke Çin

Bölgedeki en etkin gücün Rusya olduğuna işaret eden enerji Uzmanı Necdet Pamir ise, zorlu enerji denklemine Çin'in dahil olması durumunda muhtemel senaryoları yorumladı. "Bölgedeki tek rakip Rusya'dı; Rusya ile bu sorunlar çözülebiliyordu" diyen Pamir şunları kaydetti: "Fakat Çin gibi bir aktör dahil olunca beraberinde yeni riskler ortaya çıkardı. Çin'in yavaş yavaş adımlarla Hazar'a gelmesi şunu gösteriyor. Çin sadece kendi bölgesinde kalan değil genişleyen bir ülke haline geldi. Batıya doğru hamle yapan bir aktöre dönüyor. Önümüzdeki dönemde bölgenin en önemli hatta Amerika'ya risk oluşturacak ülkenin Çin olduğunu görüyoruz. Obama ileAmerika- Rusya ilişkileri resetlendi yeni bir sürece girildi.İran'ı by-pass edecek olan bir proje olması ve çine karşı önlem olarak görülebilecek olan proje sürekli kazanan olduğunu gösteriyor. Bu açıdan açılım yaptığını gösteriyor" şeklinde konuştu.

Amaç Rusya'nın etkinliğini kırma

Berlin Freie Üniversitesi Hazar Bölgesi Enerji ve Çevre Enstitüsü'nde görev yapan Arzu Yorkan ise, Hazar'ın statüsünün çetrefili bir konu olduğunun altını çizerek şunları kaydetti: Bölgedeki ülkeler arasında sürekli tartışagelen bir şey; hukuki statüsü maalesef belli değil. Amerika'nın, Azerbeycan'dan Türkmenistan'a bu hakkın verilmesi konusunda bir baskısı varsa, o açıdan aslında baktığınızdaAmerika'nın Azerbaycan'la ilişkisi oldukça iyi. Bakü-Ceyhan'ı biliyoruz petrol buradan geliyor keza bunun arkasındaki destek yine Amerika'ydı. Türkmenistan'dan ziyade Amerika'nın ilişkileri Azerbeycan'la daha iyi. Hazar Bölgesi petrolü ile doğalgazıyla çok gündemde. Ortadoğu'da da Amerika oldukça etkin. Şu an Hazar'da bir savaş söz konusu değil. İran'a yapılan yaptırımlar Irak'daki çözümsüzlükler filan...Ortadoğu'da etkin olsa da çok fazla işlemiyor bu savaşlar yüzünden. Hazar bölgesi çok daha cazip hem Avrupa hemAmerika açısından. Orta Asya'dan geçen boru hatları üzerinde egemen rusyanın sözü geçiyor. Orada Rusya'nın monopöl konumda. Rusya'yı orada dengelemek orada daha fazla nüfuz kazanmak açısından orda etkili olmak gerekiyor; Amerika da bu yüzden orada. Burada temel şey Rusya'nın etkinliğini zayıflatmak. Avrupa'nın Nabucco projesi dahil Rusya'nın etkinliğini kırmak içindi" şeklinde konuştu.